Anna Mantzaris, daha önce “Career-Limiting Move” ve “Enough” adlı stop-motion ile dikkatleri çekmiş çok ilginç bir yönetmen. Belli bir stilde yapılmış keçe karakterleriyle ve olayları ele alış şekliyle daha ilk anda bir filmin ona ait olduğunu anlayabiliyorsunuz. İsveçli yönetmen bu defa Good Intentions adlı filmiyle suçluluk duygusunu işliyor.
Suçluluk duygusu, en iyi niyetli insanların bile bir şekilde deneyimlediği bir duygu. Elbette suçun boyutları değişken. Kimi, bir insanın kalbini kırdığı için suçluluk hissederken kimileri de daha büyük suçların yarattığı yükü içinde taşımak durumunda kalıyor. Bu duygu insanı bir kez ele geçirdiğinde yaşanan kaygı, o kişi için adeta zamanın ve rasyonel bakış açısının felç olmasına neden olabiliyor. İşte Good Intentions tüm bu duygusal süreci ele alıyor.
Kaçmak mı, yüzleşmek mi?
Filmdeki karakter, suçluluk duygusunu en ağır versiyonuyla yaşıyor. Çarptığı arabanın içindeki sürücüyü öylece bırakıp kaçtıktan sonra bu suçun gölgesinde hayatta kalmaya çalışıyor. Kendine dikkat etmeyi bırakıyor ve sürekli cipsle karnını doyuruyor. En ufak bir olayda, ne yaptığının diğer insanlar tarafından anlaşılacağından korkuyor. Tüm bunlar olurken bedeninde de bir takım değişiklikler olmaya başlıyor. Bedeni zaman zaman silikleşiyor ve hayalete benziyor. Çarptığı kişiyi gördükten sonra ise elinde olmadan onunla yüzleşeceği ana odaklanıyor.
Good Intentions, Anna Mantzaris’in Londra Kraliyet Sanat Koleji’nde hazırladığı mezuniyet projesi. BFI Londra Film Festivali’nde galasını yaptıktan sonra 130’dan fazla festivalde gösterilmiş ve çok sayıda ödül kazanmış. Film geçtiğimiz Kasım ayında Vimeo’da yayınlanmış ve Staff Pick olarak öne çıkarılmış.
Anne Mantzaris’in çalışmalarını Instagram’ı ve Vimeo kanalı üzerinden takip edebilirsiniz.
Görsel: Vimeo