“Burada KOSGEB desteklerinden yararlanan var mı? KOSGEB desteği için torpil lazım mıdır? Arkadaşlar, aranızda dergi çıkarma konusunda bilgisi olan var mı? İki tane vektörel görsel gerekiyor, sınırsız Shutterstock hesabı olan var mı, acil? 100 Bin TL birikmişim var, sizce hangi sektöre yatırım yapmalıyım? Estonya’da şirket açmanın kolay olduğunu duydum, burada bilgisi olan var mı? Dropshipping diye bir uygulamayla Amerika’ya satış yapabiliyormuşsunuz. Ayda 5 Bin TL kazananları duydum. Nasıl öğrenebilirim?”
Bu sorulara muhakkak bir yerlerden aşinasınızdır. Türkiye’de az buçuk internet girişimciliğine ve yatırıma bulaşmış olan herkes bu sorularla bir şekilde karşılaşmıştır. Ben şu sıralar en çok Facebook’ta 13 binden fazla üyesi olan Startup İstanbul grubunda duyuyorum. Yıllar önce karşılaşıp bir şeyler öğrenebileceğimi ve aklımdaki soruları paylaşabileceğimi düşünüp girdiğim grup bana Türkiye’deki o büyük harflerle “ekosistemin” aslında nasıl da hasarlı olduğunu gösterdi. Gruptan henüz ayrılmadım tabi ki. Halen paylaşımlara ve yorumlara bakıyorum, ufuk açıcı bir şeyler çıkar mı diye kurcalıyorum. Ancak yıllar içinde bu grupta gördüklerim internet girişimciliğinin o parıltılı dünyasının altında aslında temel meselelerin nasıl halen eksik olduğunu gösterdi bana.
Amacım gruptan birilerini kaçırmak ya da kötülemek değil elbette. Belli ki iyi amaçlarla kurulmuş ve üye olduğum diğer gruplara nazaran çok daha iyi işleyen, paylaşımların ve katılımların yoğun olduğu bir grup. Amacım yukarıda saydığım soruları soranları aşağılamak da değil. Herkes bir yerlerden başlar, belli temel soruları tekrar sorar, öğrenir ve kendi yol haritasını çizer. Ancak Startup İstanbul grubundaki paylaşımlar ve katılım bize bir şeyler anlatıyor. İnternet ekonomisinin sorunlarını, aktörlerin, daha doğrusu aktör olmaya çalışanların davranışlarını görebiliyoruz. Asıl buna bakmak gerek.
Startup İstanbul kendini nasıl tanımlıyor?
Grup yöneticisi Hasan Demirhan grubun amacını şu şekilde belirtiyor: “Öncelikle grubu kurarken ki amacımızı yinelemekte fayda var, çift yönlü olarak insanların start-up girişimciliğini konuşabildiği kolay bir platform/topluluk/organizasyon vs. ülkemizde olmadığı için, kendi aramızda start-up dünyasıyla ilgili şeyleri paylaştığımız, birbirimize değer katmaya çalıştığımız, soru sorup cevap verebildiğimiz bu grubu kurmuştuk. Daha sonra da dışarıdan gelen yoğun istekle beraber grubu herkese açtık.”
Demirhan bütün başvuruların da kabul edilmediğini belirtiyor. Günde 200 kişinin gruba üye olmak istediğini aktarıyor. Gerçekten de büyük bir rakam. Şu anki 13 bin üye sayısı bile Türkiye gibi yatırımları kısıtlı bir ülke için büyükken sırada bekleyenleri düşünemiyorum bile. Bu kadar genç insanın girişimciliğe bakışı, yatırımlardan beklentisi ve kendilerine yol bulma çabası gerçeklerle karşılaştığında nereye tosluyor, mesela?
Grupta çoğunlukla iş ilanları, yazılım problemleri, girişimcilik haberleri, girişimcilerin kendi çalışmaları, muhasebe sorunları ve ürün önerileri gibi paylaşımlar yapılıyor. Eminim ki birçok kişi bunlardan da yararlanıyordur.
Her şeyin başı KOSGEB
Ancak başka bir akım var ki orası girişimcilik dünyasının dipsiz kuyusu. Evet, en başta aktardıklarım. Düzenli olarak KOSGEB gündem olabiliyor mesela. Yıllardır konuşulan, KOSGEB’in internet sitesinde açıklanan her şey baştan konuşulabiliyor. Her seferinde umutlananlarla, “bir şey çıkmazcılar” karşı karşıya gelebiliyor. Ancak ilginç bir şekilde özel şirketlerin yaptığı hibe yarışmalarına grupta ilgi gösterilmiyor mesela. Ülkemizin şanlı “devletten bir şeyler bekleme” geleneği internet gibi doğası gereği devletten uzak durması gereken alanlarda bile işliyor sanırım.
Bu kadar devlet odaklı bir bakış varken, politik konular da neredeyse hiç konuşulmuyor. Bir Facebook grubundan Wired dergisi olmasını beklemiyoruz tabi ki. Fakat bütün dünya teknoloji devlerinin dünyayı yutmasını, siyasal krizleri, yasal düzenlemelerin nereye gideceğini tartışırken bizim pek umurumuzda değil anlaşılan. PayPal’ın ve Uber’in Türkiye’de yasaklanmasına dair tartışmalar bile sızlanmalardan ve yakarışlardan öteye geçmiyor. Türkiye’de devlete bağlılık da böyle bir şey zaten. Devletin açacağı hibeleri beklemek, ancak devletin bu alanda yaptıklarının politik arka planına bakmamak internet girişimciliğinin büyük çaresizliğini gösteriyor.
İngilizce paylaşımlarsa hiç ilgi görmüyor. Türkiyeli girişimcilerin bütün dünyaya seslenecek fikirleri var. Ancak uluslararası tartışmalara, İngilizce yazılara ilgisi yok. Nedeni belki de basit, İngilizce bilgisi yerlerde. İsrail örneği, Polonya gibi bizim ölçeğimize yakın ülkelerin çalışmaları birkaç paylaşımla geçiştirilebiliyor. Ancak yurt dışı vizyonu Estonya’da şirket kurmaktan öteye geçmezken nasıl dünyaya açılma planları yapılıyor, merak ediyorum.
Aktif üyelerin yarattığı çeşitlilik
Grupta görebileceğiniz bir diğer sorun da kadın katılımının azlığı. Çalıştığı şirket için iş ilanı veren ya da etkinlik düzenleyen birkaç kişi dışında kadınları ne paylaşımlarda, ne de yorumlarda görebiliyoruz. 2017 verilerine göre dünyadaki kadın girişimci oranı % 17 oranında, Türkiye’deyse % 15. Çok değil daha birkaç yıl önce dünyayla Türkiye’nin arasındaki oran farklı daha yüksekti. Neyse ki kadın girişimcilere yönelik çalışmalar meyve vermiş ki açık hızla kapanıyor. Ancak Startup İstanbul grubundaki kadın katılımının azlığı kadınların bu tarz platformlardaki tartışmalara dahil olmadığını ya da olmak istemediğini gösteriyor. Belki de kadınlar boşa konuşmak yerine iş yapmayı tercih ediyorlardır, ki bu da iyi bir şey olarak düşünebiliriz.
Türkiye’deki internet girişimciliğine dair sorunlar birçok kişi ve kurum tarafından halihazırda tartışılıyor. Devasa konferanslar, uluslararası katılımcıların yer aldığı zirveler, gittikçe spesifik konulara odaklanan eğitim programları, mentorluk çalışmaları, hibeler, yatırımlar, destekler… Bunların hepsi gün yüzündeki sorunların görüldüğünün ve çözüm arayışlarının olduğunun göstergesi. Ancak daha geniş bir çoğunluğa baktığımızda halen temel meseleleri bile halledemediğimizi görebiliyoruz. Araştırma şirketlerinin, yatırım şirketlerinin hazırladıkları raporlar, büyük sözlerin uçuştuğu analiz yazıları büyük resme dair önemli şeyler söylüyor bize. Peki bir Facebook grubu ne söyler? Startup İstanbul grubunda yer alan tuhaf tartışmalara gülüp geçebilir miyiz? Yoksa onlar bize o büyük resmin altında ne gibi sorunlar yattığını, temeldeki eksiklikleri ve çözüm yollarının başını anlatabilir mi?
Bence cevabının verildiğini düşündüğümüz soruların tekrar tekrar ortaya koyulmasında yarar var. O şaşalı sıfatlarla tanımladığımız internet girişimciliğinin temelindeki sorunlar neler? Şimdi bunu tekrar soralım.
Görsel: Franck V., Annie Spratt, rawpixel