Makineleşmenin insana yakınlaşmasıyla makineler ve onların bizlerle etkileşime gireceği alanlar artıyor. Bilinçli olsunlar yahut olmasınlar artık hayatımızda bir yerdeler. Onlarla da olmuyor, onlarsız cümlesi artık sadece insanlar için kullanılmıyor kısacası. Robotik hareketler ve mekanik aksamlar aslında eskiden beri sanatla iç içe. Makineler üzerine Al-Jazari ve da Vinci gibi geçmiş dönem sanatçılarının çalışmaları var tabii ama şimdi biraz ibreyi tarihte yakın zamana getireceğiz. Türk sanatçı Server Demirtaş’ın da kinetik heykelleri uzunca bir dönemdir sanat camiasında adından söz ettiriyor ve görenleri kendine hayran bırakıyor.
Geçmiş Ustalara Saygılı Kinetik Heykeller
Server Demirtaş çocukluğundan beri mekaniğe meraklı biriymiş. Özellikle babasından ve onun el işçiliğini izlemekten çokça etkilenen sanatçı, kendi hayatında da makinaların iç aksamlarına eğildiği bir yol çizmiş kendine. Erken yaşlarından beri üç boyutlu sanat yapıtlarına ve yaratıcı makinelere odaklanarak büyütmüş kendini. Küçük yaşlardan itibaren esas aşkı resim olan sanatçı, Mimar Sinan Resim bölümünden 1984’de mezun olmuş. Akabinde de resim yapmakla boyutlu işler üretmenin aslında aynı şey olduğunu anlamış. Son 20 küsur yıldır da sanatçı mecraları birbirine karıştırarak üretiyor.
Sanatçı eserlerinde insan ve makine arasındaki ilişkiyi, insan benzeri hareketlerle ve robotik bir görünümün karşıtlığında ortaya koyuyor. Sanatçı Deleuze ve Guattari gibi Fransız filozoflardan besleniyor sanatçı. Kinetik heykel üzerine yeni bir bakış açısı sunuyor sanatçı serilerinde. Her bir makine kendine özgü aşağı yukarı 80 hareket serisi gerçekleştiriyor. Bu hareketlerde hayatı betimleyip insani durumları kişileştiriyor. Ayrıca kendi yorumunu tasarlaması için de gözlemciye yeni bir bakış açısı sunuyor.
Arzu ve Gerçeklik İlişkisi
Eserlerinde arzu ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi analiz ediyor Demirtaş. İstekli makineleri ve organları olmayan bedenleri, birbirine bağlayıp arzu ve üretme kavramını bir araya getiriyor. Sanatçının birçok eseri çok karmaşık bir mühendisliğin yaratıcı bir yorumunun ürünü olarak görülüyor. Demirtaş’ın mekanik heykellerinin amacı, bilincimizi ve duyarlılığımızı insan durumuna yönlendirmek.
Demirtaş, mekanik açıdan, Leonardo da Vinci, Al-Jazari gibi eski ustalardan ve Jean Tinguely gibi sanatçılardan besleniyor. Evini stüdyosu olarak kullanan sanatçı her bir heykeli tek tek, ince bir işçilikle tasarlıyor. İddialı mekanik heykeller, çizimlerle planlardan yapı ve mekanizmaya kadar tamamen el işçiliği ile hazırlanıyor. En zor kısımsa bu süreçte, tabii ki hareketleri tam olarak sanatçının hayal ettiği gibi gerçekleştirmek.
Her bir heykelinin çekirdeği, senkronize hareketleri yürütmek için kablolar ve tellerle bağlı bir dizi pleksiglas tekerlek veya dişlilerden oluşuyor. Pleksiglas tekerlekler, farklı vücut parçalarının heykellerin kinetik akışkanlığını yaratan özgül hareketleri oluşturmak için ayrı ayrı şekillendiriliyormuş.
Görsel: Instagram