Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Pide Bitmiş Dosyası – Röportajlar ve Bigumigu Görüşü

Pide Bitmiş Dosyası – Röportajlar ve Bigumigu Görüşü

Torku reklamı üzerinden internet mimleri ve fikri haklar üzerine sektörden fikirler ve benim görüşlerim.

2012’de SXSW Interactive’de 
görüp de haberdar olduğum Everything is A Remix video serisi, yaratıcı düşüncenin nasıl da farklı alanlardan beslenirken sürekli bir varolanı yeniden ele alma sürecinden geçtiğini anlatıyordu. Geçen zamanda internet, mimlerin yaygınlaştığı, remix (karıştırma, yeniden ele alma) ve mashup (bir araya getirerek yeniden bir şey üretme) gibi kültürlerin ağırlık kazandığı bir yere dönüştü. Bu arada Bigumigu’da neredeyse 10 yıldır tartıştığımız bir konu olan “reklam ve popüler kültür” ilişkisi de yeni boyutlar kazandı.

Torku bir şeker üreticisiyken (Konya Şeker) yaptığı yatırımlarla gıda alanının büyük oyuncularından birisi olmaya aday bir hızlı tüketim markasına dönüşüyor. Bu süreçte elbette ramazan dönemi iletişim için çok önemli. Torku da gıda ürünlerinin tanıtımı için Yorum Publicis ajansıyla aşağıdaki reklamı hazırladı.

https://www.youtube.com/watch?v=FthJf_saQ0o

Film kendi içinde dikkat çekici ve ramazan döneminin benzer filmlerinden biraz da sofistike bir mizahla ayrılıyor. Eğer benim gibi filmin fikrinin dayandığı ünlü mimi bilmiyorsanız bile filmi izliyorsunuz esprisini anlamak için. Filmin esprisinin kaynağı, Bobiler.org’da yaptığı önemli montaj videolarla ünlenmiş, Türk internet dünyasının en çok bilinen mim ve içerik üreticilerinden birisi olan Educatedear mahlaslı Boğaç Soydemir’in videolarından birisi olan Eto Bitmiş çalışması.

Educatedear’ın video kanalını inceleyecek olursanız zaman zaman karşınıza çıkan ve sizin de beğenip paylaştığınız birçok videonun onun eseri olduğunu göreceksiniz (benim favorim Uzun Adam).

Reklam filmi tvlerde gösterilmeye başlandıktan kısa bir süre sonra 29 Haziran’da Educatedear, Facebook ve Twitter hesaplarından bir duyuru yaparak bu reklamın kendi fikrinden esinlendiğini ve duruma üzüldüğünü 
söyledi. İlk mesajından yaklaşık 5 dakika sonra da reklam için kendisiyle iletişime geçildiğini, ancak çalışmasından esinlenileceğinin anlatıldığını, bu şekilde kullanım için izin vermediğini belirten bir açıklaması daha oldu.

Bu mesajlar Educatedear’ın 176 bin takipçili Facebook sayfasından da 
paylaşıldı ve konu hızla yayıldı. Educatedear’la daha önce bir röportaj yapmış olan Batuhan Apaydın’ın konuyu bloguna taşıması ve “emek hırsızlığı” başlığını kullanması ise reklam sektöründe konunun daha hızlı bir şekilde yayılmasına neden oldu. Yorum Publicis ajansının bu işte çalışan yaratıcı ekibi ertesi gün bir açıklama yayınladılar ve sektörel yayınlara ilettiler. Burada reklamcılar hem Boğaç’la, hem de Boğaç’ın montajladığı videoda görünen Oktay Derelioğlu’yla reklam çekiminden önce görüşülerek onay ve izinlerinin alındığını söylüyorlardı. Nitekim bu açıklamadan kısa bir süre sonra Boğaç ajansın kendisine tekrar ulaştığını söyleyerek konunun kapandığını açıkladı ve destekçilerine teşekkür etti.

Bigumigu Yorumu

Reklam ve popüler kültür her zaman paslaşmak durumundalar. Reklam fikri adı yaratıcı fikir de olsa gerçek hayatta bir yere dayandığında güçleniyor. Bu da özellikle günümüzde mimleri reklam için bulunmaz bir nimete dönüştürüyor. Yorum Publicis yaratıcı ekibinin bir internet mimini reklam filmine taşımaya karar vermesi de, bunun için hem mimin yaratıcısı (Educatedear), hem de mimin öznesi (Oktay Derelioğlu) ile iletişime geçip izin alması da temelde çok olumlu davranışlar. Educatedear’ın sosyal medyada isyan etmesine neden olan iletişim kopukluğunun sorumlusu bence hem reklam ajansı, hem de Educatedear’ın kendisi. Bana kalırsa ajans kendi işlerinin telifini pazarlamada belki de çok tecrübeli olmayan bir içerik üreticisinin işinin nasıl kullanılacağını ona daha iyi anlatmalıydı (izni aldıktan sonra bunu yapmaya zorunlu olmasa da). Educatedear da ajansa ulaşıp anlatabileceği bir rahatsızlığını öncelikle sosyal medyada dile getirip konuya biraz daha uzak mesafedeki markayı işin içine karıştırmasaydı iş bu kadar büyümeyecek; ajans çalışanları “emek hırsızı” gibi haketmedikleri bir sıfata layık görülmeyecek, Educatedear da sorun çıkaran 3. parti gibi algılanmayacaktı.


Bu zor konuyla ilgili
Educatedear‘la, kendisinin ünlendiği mecra olan ve Türkiye’nin en önemli mim içeriği üreticisi Bobiler.org sitesinin kurucularıyla ve dışardan bir görüş olması amacıyla daha önce popüler bir mimi reklamda çok başarılı bir şekilde kullanan Fikr’et ajansından Gökhan Yücel’le konuştuk. Reklam filminin yaratıcı ajansı Yorum Publicis konuyla ilgili bize bir açıklama ya da yorum yapmak istemedi.

Boğaç Soydemir – Educatedear

Bigumigu: Daha önce popüler bir işinizin reklam projesi üzerinden kullanılmasından para kazandınız mı?

İnternetteki işlerin beğenilmesi sayesinde aldığım viral işler oldu ama dediğiniz gibi popüler olan bir işim daha önce bir reklam projesi olarak kullanılmadı.

B: İçeriklerinizin reklam ve pazarlama amaçlı kullanımına sıcak bakıyor musunuz?

Bu konuda doğru bir iletişim kurulursa neden olmasın, sıcak bakarım tabi.

B: Video montajlayarak ürettiğiniz içerikler remiks kültürünün bir parçası, bunun sonucu olarak da sizin işleriniz bazen farklı fikirleri ateşleyebiliyor. Sizce bu tip durumlarda fikrin orijinali nerede aranmalı?

Burada bence asıl bakılması gereken, ürünü ilgi çekici hale getiren, izleten/dinleten fikrin ya da tekniğin vs. nereden geldiğidir. Kullanılan materyalin kendisinde olabilir bu ve “remiks” bunun üzerine fazla bir şey koymadan abartabilir veya formunu fazla bozmadan biraz değiştirebilir ya da bunları yapmak yerine, materyalde hiç olmayan ilgi çekici bambaşka bir fikir, teknik katıp yeni bir şey de ortaya koyabilir. Remiks ile parodinin ayrımı da burada zaten. Remiks diye bildiğimiz bazı çalışmalar birer parodi, uyarlama aslında. Ama bunların sınırlarını net bir şekilde çizmek zor. 


fotoğraf: alkislarlayasiyorum.com

B: Bir işinizin reklam için kullanılmasında izni neye göre vermeyi tercih ediyorsunuz? Sizce bunun bir modeli oluşabilir mi? O modeli nasıl tarif etmek istersiniz?

Nasıl bir model oluşturulabilir açıkçası bilemiyorum. Ama ben projede nasıl kullanıldığına bağlı olarak değerlendiriyorum. Planlanan reklam projesi, videonun ilgi çekici olma sebebini yani fikrini, tekniğini vs alıp, üzerine farklı bir şey koymadan direkt bir markaya uyarlamışsa, burada reklamın yaratıcı kısmını da o video oluşturuyor desek sanırım haksız bir ifade kullanmış olmayız. Böyle bir durumda da iletişime geçerken kullanılacak olan kelimeler “izin ve esinlenme” mi olmalı emin değilim. Örneğin bir reklam projesi için oluşturulan yeni bir fikrin içerisine bir dizi tiplemesini eklemekten bahsetmiyoruz burada. Zaten varolan, içinde 4 insanın fikirleri ve emeği olan, önceden yapılmış yaratıcı bir çalışmanın üzerine bir şey eklemeden bir markaya uyarlamaktan bahsediyoruz. Buna dünya üzerinde “esinlenmek” denilen bir model oluşturulabileceğimizi zannetmiyorum.

B: Çipetpet filmiyle ilgili Turkcell ya da ajansı size ulaşmış mıydı?

Çipetpet ile ilgili bana reklam ajansı değil prodüksiyon ajansı ulaştı ve Çipetpet videosundan bahsetmeden “Barbara Herhalde” remiksi istediklerinden bahsettiler. Çok kısıtlı bir zaman kaldığı söylendi ve iki üç günde yetiştirmem istendi. Ben onun için çalışırken bunun bir seri olduğundan ve Çipetpet videosu da yapıldığından haberim yoktu ve üstelik bana proje telefonda “senin Çipetpet remiks’in var ya yaptığın, Barbara için de aynen onun gibi bir şey istiyoruz” şeklinde anlatıldı. Daha sonra yapılan Çipetpet remiksini gördüm. Belli ki durum şöyle gerçekleşmişti. Bu proje geliştirildi ve başka insanlarla iletişime geçildi, daha sonra bir aksilik oldu ve 2-3 gün kala son çare işi yetiştirmem için beni aradılar, proje başında benimle iletişime geçen olmadı aksilik çıkmasa belki hiç iletişime geçen olmayacaktı.

Yapılacak tüm müzikli remiks çalışmalarının educatedear’dan çalıntı olduğunu iddia edecek değilim. Buna da çalıntı demedim. Bu bana ait bir buluş değil. Kaç senedir yapılıyor hem ülkemizde hem yurtdışında da binlerce örneği var. Fakat Çipetpet Amca’nın elektronik müzikle bağdaştırıp, amcanın çipetpet pet pet diyerek tekrarlamasını o sırada popüler olan dubstep müziğe (wub wub wub) benzetip birleştirmiştim. O videoda da bu espri aynen tekrarlanmış, müzik özellikle benzetilmiş. Reklam çıktıktan sonra birçok kişi bana “sen mi yaptın?” sorusunu sormaya gerek duymadan tebriklerini bile iletmişti. Evet buna çalıntı diyemeyiz belki ama projenin o videodan esinlenilerek ortaya çıktığı belli gibi. Bu durumda da neden projenin en başında benimle iletişime geçilmediğine anlam veremiyorum gerçekten. Biraz önceki soruda da söylediğim gibi yine doğru iletişime geçilmiş olsaydı, yani 2-3 gün kala mecburen benimle iletişime geçmek yerine projenin başında iletişime geçilseydi çok daha doğru bir hareket olurdu.


B
: Torku filmi için yaşanan olaylar sonucunda işin tatlıya bağlandığını söyleyerek sosyal medyada insanlara destekleri için teşekkür ettiniz, bu tip bir kamuoyu yaratmadan ajansa ulaşarak düşüncelerinizi ilk elden iletmiş olsaydınız konu çözümlenemez miydi sizce?

Şahsi fikrim hayır ama bu mevzu daha fazla uzasın istemiyorum. Olup biteni tüm ayrıntısıyla anlattım. Benim de hatam oldu. Senaryoyu görmeyi şart koşmadan esinlenildiğine güvenip pazarlık yaptım. Ama reklamın bu denli aynı olacağını ve benle paylaşmadan yayına sokacaklarını düşünmedim. Neyse sonuçta insanların bu denli sahiplenmesi ve duyarlı olmaları sayesinde geç de olsa doğru olan yapıldı. Ajansa da en azından sonradan durumu düzelttikleri için teşekkür ederim. Bu da benim için bir tecrübe oldu.

B: Bundan sonra benzer bir durum olmaması için ne gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?

Telifi ve hakları size ait olmayan görüntüleri kullandığınız sürece bu gibi sorunlarla karşılaşmak normal. Bu iki olaydan da çıkardığım dersler oldu. Daha dikkatli olacağım kesin. Önerisi olan varsa dinlerim.

Gökhan Yücel – Fikr’et

Gökhan Yücel Türkiye’de birçok büyük reklam ajansında reklam yazarı ve yaratıcı yönetmen olarak çalıştı. Son yıllarda onu kendi ajansı 
Fikr’et bünyesinde yaptıkları çalışmalarla izliyoruz. Son olarak Coca-Cola için çektikleri film Türkiye dışında 5 ülkede daha yayınlanacak. Gökhan’la remiks kültürünü ve kendi efsane işleri Peyman Nutzz‘ı konuştuk.

Bigumigu: Remiks kültürü, yani bir içeriğin tekrar tekrar ele alınarak kendisinden farklı versiyonlarda yeniden varolmaya ve yayılmaya başlaması reklamda telif konusunu zorlaştırıyor mu?

Elbette. Bu tarz yeni kullanım anlayışları, içeriğin kullanım alanlarını genişletirken bir yandan da telifi kontrol edilemez hale getirebiliyor. Reklamın almaya başladığı yeni hali düşünecek olursak (daha düşük bütçeli internet videoları vb.) bu alana yürünmesi de kaçınılmaz.

Reklamcılık neredeyse tamamen popüler olanla ilgilendiği için, ne gündemdeyse onu malzemesi haline getiriyor. Bu yeni alanlar düzgün tanımlanamadığı için de daha önce karşılaşılmayan sorunlar doğuyor.


fotoğraf: grizine.com, soldan sağa: Gökhan Yücel, Onur Koçak, Gökçen Yücel

B: Reklam doğası gereği her şeyden olduğu gibi popüler kültürden de esinlenmek durumunda, popüler kültürün ürettiği içerikler ne zaman anonim bir mime dönüşür, ne zaman orijinal bir fikirdir, bunu sence nasıl gözlemleyebilir ya da ayrıştırabiliriz?

Reklamın çalışma prensipleri aslında bellidir.  Birinin müziğini, sesini, yüzünü, adını ticari bir tanıtımda kullanırsanız kanuni olarak o tarafa bir telif bedeli ödersiniz. Bu telifin ödenmesi zaten sektör standardıdır.

Kaçmaz, aksine daha sonra hukuki bir problem olmasın diye özellikle iletişime geçersiniz.
Çünkü ürün (reklam içeriği) göz önünde olması için üretilir, perde arkasında dönebilecek her eylem hem marka hem de ajans için risk demektir.

Popüler kültür dediğimiz şey zaten üretilmiş içeriklerin oluşturduğu bir evren. Bunların bir kısmı halihazırda anonim şeyler, bir kısmı ise teliflerle korunan içerikler. Içeriğin anonimleşmesi, bunu ticari bir amaç için bedava kullanabileceğiniz anlamına da gelmiyor zaten.

Aslında düşününce her şey, belirli bir popülariteden sonra mime dönüşebilir. Bu bazen yere düşen bir çocuk; bazen çok iyi düşünülmüş, sahibi belli bir içerik olabilir. Özellikle orijinal bir fikir olması gerekmez; çok sıradan, gündelik şeylerin korkunç derecede paylaşılması ve başka bir şeye dönüşmesi de söz konusudur.

Tabii ki üretilen içerikte kullanılan teknikler ve işçilik arttıkça, tıpkı Educatedear‘ın videosunda gördüğümüz özgünleşmiş, neredeyse üreten kişinin imzası sayılabilecek öğelerin anında fark edilebildiği sanat eserine yakın işler de ortaya çıktı. Haliyle üreticisi bu kadar belli eserleri esinlenme yahut reprodüksiyon metoduyla ticari bir meta olarak kullanacaksanız, standart telif anlaşmalarını bu tarz anonim ortamlarda ün salan üreticilere de uygulamanız gerekir ki son dönemde yaşanan tartışmalar da bu eksende dönüyordu. (zannedersek ‘pide bitmiş’ örneğinde de buna benzer bir anlaşma yapıldı)

B: Peyman Nutzz reklamları çok başarılı oldular, biraz o kampanyadan bahseder misin? Özellikle sonuçlarından. Nutzz işinde dramatic chipmunk olarak bilinen kısacık bir videodan ilham aldınız, o işte o kısacık videonun orijinal kaynağına ulaşmayı denediniz mi? (Kampanyayı ve ilham aldığı filmi burada görebilirsiniz).

Internette çok popüler olan anonim bir öğenin yeniden yorumlanması konusunda Nutzz kampanyasını örnek verebiliriz. 5 saniyelik hayvanlı bir videonun, bir diğer film müziğiyle eşleştirilmesinden doğan yeni video, kısa sürede internette fenomen oldu ve her yerde görünmeye başladı. Remiks kültürü bu videoya (herkesin) canı istediği gibi yeni şeyler ekleyip paylaşarak daha da popüler hale getirdi. Dünyanın dört bir yanında reklam kampanyaları da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda kullanıldı.


fotoğraf: behance.net

Nutzz kampanyasında çayır köpeğinin video kaydı için Japon program yapımcılarıyla iletişime geçmeyi deneyip cevap alamadık, ne var ki sonuç olarak filmde de o footage’ı kullanmadık. Filmlerin omurgası tıpkı Bugs Bunny yahut benzeri karton karakterlerin çeşitli kostümlerle kılıktan kılığa girmesi gibi animasyon bir sincabın dönüp, arasında yayınlandığı programa uygun şekilde değişmesi üzerine kuruldu. Böylece yarattığı sürpriz efektiyle neşeli bir içerik oluşturarak ilgi çekmek amaçlandı. 24 ayrı program için 27 ayrı versiyonu yapıldı. Bu versiyonlarda da internette üretilmiş örnekleri kullanmamaya özellikle dikkat ettik.

Böyle öğelerin kullanıma girmesi söz konusu olduğunda, karar aşamasında yeni içeriğin marka-mesaj ilişkisini ne denli kurabildiği, işe/markaya hizmet edip etmediği, konu ya da ürünle ne kadar alakalı olduğu gibi konular belirleyici oluyor.

(not: dramatic chipmunk videosu da aslında tek başına özgün bir bütün değil. Görüntü Japonya’daki bir sabah programından alınmışken müzik Mel Brooks’un Genç Frankenstein filminden.)

B: Telif bir yasa konusu mu yoksa etik konusu mu? Tüketici gözünde telif tartışmalarının sence bir yansıması var mı?

Her ikisi de. Konu neyin özgün olduğunu kapsarken emeğin nasıl ödenmesi gerektiği konusunda da belirleyici bir etkiye sahip. Ancak sosyal medyada bu tarz konuların konuşulmasını son derece faydalı buluyoruz. Reklamcıların daha özgün işler çıkarması konusunda bu tartışmaların net bir yaptırım gücü olduğunu yadsıyamayız.

Bobiler.örg

Bobiler -ya da kendilerine verdikleri isimle bobiler.örg- Türkiye’de tıpkı Ekşi Sözlük gibi internetin ilk jenerasyon zamanlarından beri varlığını sürdürebilen çok az sayıda projelerden birisi. Remiks ya da mashup kültürü teknik imkanların da kolaylaşmasıyla bu kadar yaygınlaşmamışken kullanıcı kaynaklı mizah ağırlıklı içerikleriyle, bana göre Türkiye’de mim oluşturma konusunda en önemli yerlerden birisi Bobiler. Özellikle hem çok sofistike mizahı, hem de halka kolayca mâl olabilecek işleri bir arada bünyesinde barındırması ve tüm Türkiye’ye hitap edebilmesi bunun arkasındaki ana neden. Bobiler kurucularından Ozan Tüzün ve Ezgi Tüzün’le konuştuk. Röportaj aralarında göreceğiniz görseller, Bobiler’den çıkıp internette yayılmış ve çok ünlü olmuş işlerden bazıları.

Bigumigu: Bobiler’de içerik üreticilerini marka ve ajanslarla bir araya getiren projeler yapıyor musunuz? Örnekler neler?

Bobiler’de son iki yıldır Kreator adını verdiğimiz “Advanced Bobiler’den oluşan yaklaşık 500 kişilik bir grup ile markalara sosyal medya içeriği üretiyoruz. Bobiler’in viral içerik üretmedeki uzmanlığını, herkesin kazanacağı bir sisteme oturtmaya çalışıyoruz. Marka briefi veriyor nasıl içerikler istediğini söylüyor, Bobiler üretiyor ve marka telif ödeyerek haklarını satın alıyor. Marka isterse sosyal medya hesaplarında kullanıyor, isterse bunu Bobiler’de oyuncaklı bir kampanyaya çeviriyoruz.

Bugüne kadar Coca Cola’dan, Nestlé’ye, Yandex’ten, Apple’a kadar 20’nin üzerinde global marka ile işbirliği yaptık. Markanın vizyonu ne kadar genişse o kadar şahaneli işler çıkıyor; reklam reklam kokmayan akıllı içerikler ortaya çıkıyor.


B: Bobiler’de hiç kullanıcı kaynaklı içerikler yüzünden telif sorunu yaşadınız mı? Nasıl çözüyorsunuz?


Bugüne kadar hiç böyle bir sorun ile karşılaşmadık. Kullanıcıların hazırladığı içerikler bir markanın reklamı olmadığı için bir sorun yaşamadık. Bizim yaptığımız iş aslında tam olarak markanın mesajını eğlenceli hale getirmek ve sosyal medyada görünür, akılda kalır kılmak.

B: Bobiler kitlesi popüler bir konu hakkında hızla içerik üretebiliyor, bunu siz mi tetikliyorsunuz, yoksa kullanıcılarınızın böyle bir gündem refleksi var mı?

Biz artık hiçbir şeyi tetiklemiyoruz. Eskiden de böyle değildi ama küçük bir komüniteyken dirsek temasımız daha çoktu. Bobiler’in gündemi çok yakından takip eden, dünyadan oldukça haberdar bir profili var. Bir de bizde versiyonlar çok iyi işliyor. Biri bir şey yapıyor, diğeri esinlenip aklına başka bir şey geliyor, birbirlerinden türeterek devam ediyor. Yani editörsüz, kendi kendini yönlendiren bir komünite bobiler.


B: Sosyal medyada paylaşılan birçok komik montaj resmin kaynağının Bobiler çıkması artık bizi şaşırtmıyor. Bu popüler işlerin Bobiler imzası silinerek paylaşılması sizi rahatsız ediyor mu? Bunun önüne geçmenin yolu sizce nedir?

Çalınan içeriklerimiz ile ilgili her yolu denedik diyebiliriz; ama bu işin kültürü bu sanıyorum. Sizden içerikleri alıp, lafta kürate edip liste yapan siteler varken, biz medya kuruluşlarına hiç anlatamayız derdimizi. Bir de biz, eğer o içerikten bir kazancımız olduysa bunu içeriği üreten ile sahibiyle paylaşıyoruz kazancı. Adam toplayıp bizden galeri yapıyor, üstünde dünya kadar reklam. Biz arıyoruz, avukatlarımız arıyor, en son Bobiler’den araklayanlar diye bir blog açıp orada bizden alanları paylaşmaya başladık. Bir aya kadar açacağımız yeni sitemizde araklamanın olabildiğince önüne geçebilmek için birçok düzenleme yaptık. Azaltabileceğimizi umuyoruz.


B: Mimler doğaları gereği popüler kültürde var olan gerçek bir olay ya da kavrama dayanmak zorunda, bu da birçok mimin yeniden üretilebilmesini olanaklı kılıyor (aynı fotoya farklı cümlelerle yapılan capsler gibi), siz sitedeki içerikleri telifle korumayı hiç denediniz mi?

Uzun zamandır üzerinde çalıştığımız bir konu bu. Her yüklenen esere telif ödeyebilmemiz mümkün değil ama yeni iş birlikleri ile yeni sitede koruma altına almak için birkaç olanak sağlıyor olacağız.


B: Educatedear dışında markalaşmış kullanıcılarınız oldu mu?

İşin en güzelli tarafına geldik 🙂 Bizim Bobiler’de başından beri en büyük uğraşımız bu oldu. Kişilerin yaptığı işlerden öne çıkmasını sağlamak ve isim olmalarını sağlamak. O yüzden Vine fenomenleri, Twiter ünlülerinden önce biz Bobiler’de bunu becerebildik, çünkü kendi iş hayatımızda en büyük meselemiz buydu. Tanıdık olmadan, torpil olmadan, kendi yarattıkların ile bir değer oluşturabilmek. Bunu yaptıktan sonra zaten su yolunu bulur. Bobiler’den bugüne kadar birçok yaratıcı kişi karikatür dergilerinde iş buldu, reklam ajanslarına birçok kişi girdi, giriyor. Murthy dünya çapında bir isim mesela, Ottoman serisi ile hatırlarsanız. Tanerbeyabi’nin bugün Penguen’de köşesi var. Bobiler’deki montelerini gösterip ajanslara giren, hatta şimdi afili ajanslarda kreatif direktör olmuş kişiler de var. Bobiler’in amacı bu süper insanlara katalizör olmak. Herkesin onları daha çabuk keşfetmesini sağlayıp onlar için işlerin daha hızlı ilerlemesini sağlamak.


Değerli zamanlarını ayırarak sorularımızı yanıtlayan tüm dostlarımıza çok teşekkür ederim. Pide Bitmiş konusu ajans ve üçüncü parti arasında çözülmüş olsa da, sektör olarak gözlemlerimizi yapmak ve derslerimizi iyi çıkartmak adına bu tartışmaya Bigumigu olarak bir katkıda bulunmak istedik. Umarım faydalı bir dosya olmuştur.