Xbox‘ta oyun geliştici deneyimi ve ekosistemden sorumlu başkan yardımcısı Sarah Bond, SXSW 2022’de konuşmacı olacağının aylar öncesinden belli olduğunu ve içeriğini de belirlediğini ancak Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte tüm duygu durumunun değiştirdiğini ve dolayısıyla sunumunu da baştan tasarladığını paylaşarak sunumuna başladı. Sunumunu hazırlamak için Twitter’da basit bir soru sormuş ve oyuncuların perspektifinden neler olduğunu öğrenmek istemiş. Karşılığında ise binlerce yanıt almış.
Bir oyun hiç bir şey hakkında nasıl düşündüğünüzü veya hissettiğinizi değiştirdi mi?
I’m doing a talk next week about how games can change perspectives. Has a game ever changed how you think or feel about something? If so, I’d love to include your story. Just reply and share below.
— BondSarahBond🎮 (@BondSarah_Bond) March 11, 2022
Hayatın güçlükleriyle başa çıkmak
Dünya üzerinde 3 milyar insan oyun oynayarak başkalarıyla bağ kuruyor. Duygusal, zihinsel veya fiziksel olarak karşılaştıkları güçlüklerle oyun oynayarak başa çıkıyor. Savaş, bağımlılık, hastalık gibi güçlüklerle karşılaşmış insanlar oyun oynarken yaşadığı olaylar ve sakladıkları anılarla kendilerinde yeniden güç bulabiliyor.
Pandemi sırasında birlikte olma hissi
Pandemi sırasında herkes evdeyken insanların yeniden bir araya gelebileceği, birlikte çeşitli görevler yapıp aynı amaç için çalışabileceği alanlar yaratmış. Sarah Bond, pandemi koşullarında sosyalleşemeyen çocuklarının oyun oynama süresini artırmış. Çocukları Minecraft oynamaya başlamış. Başta oturduğu muhitteki arkadaşları ile birlikte oynarken zamanla yaşça büyük kuzenleri de katılmış, uzak akrabalar da gelmiş. Böylece hepsi birlikte oyun içinde aynı hedef için birlikte hareket etmiş. Ve amaçlarına ulaştığında çocukları heyecanla gelip başarılarını anlatmış. Bu deneyim günümüzde markların kendi ürünleri üzerinden metaverse sunmak istediği deneyimin aynısı. Ve oyunlar bu deneyimi senelerdir oyunculara sunuyor.
Mental sağlık ve bireylere yalnız olmadığını hissettirmesi
Anksiyete, yalnızlık, zorluklar karşısında çevreden yardım isteyebilmek veya bir yakınını kaybetmenin güçlüğü gibi konularda da oyunların bireylere öğrettiği çok fazla şey var. Oyun dendiğinde akla sadece ana akıma yansıyan çarpıcı, büyük bütçeli oyunlar gelmemeli. Bağımsız geliştiricilerin deneyimler üzerine kurduğu, hikayeyi ön plana çıkardığı çok fazla oyun var. Ve bu oyunlar tahmin edemeyeceğimiz şekilde pek çok insana dokunmayı başarıyor.
Oyunlar olaylara karşı düşünme biçimini değiştirir
Oyunlar bireylere bir zorlukla karşılaştığında ve bir şeyin üstesinden gelemediğinde tekrar denemeyi öğretiyor. Düştüğümüz zaman ayağa kalkıp deniden denemeyi. Bir oyunda bir bölümü geçemezsek onu geçene kadar yeniden yeniden deneyebiliriz. Farklı yöntemler geliştiririz. Hatalarımızdan dersler çıkarıp kendimizi iyileştiririz. Doğru stratejiyi bulana kadar denemeye devam ederiz.
Empati gücümüzü artırır
Oyun oynarken farklı empati duygumuzun gelişmesi için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Diğer insanlara yakınlık, onlarla birlikte bir şeyler yapmak ve bu iki pratiği pekiştirmek için oyun oynamak. Birlikte oyun oynarken diğer oyuncu hakkında hiçbir şey bilmesek bile birlikte ortak bir amaç için hareket edebiliriz. Onun yaş, dil, engeller, ten rengi gibi tüm farklılıklar dijital düzlemde oyun oynarken kayboluyor. Bu demek değil ki nefret söylemi ortadan kalktı ve her yer çok güzel. Fakat çok güzel yapabilecek güç de mevcut oyunların içinde.
Oyunlar da tıpkı gerçek hayattaki gibi sadece iyi veya sadece kötüden oluşmuyor. Tüm örneklerin iç içe geçtiği geniş bir yelpaze sunuyor. Fakat oyunların insanları şiddete, kutuplaştırıcı düşüncelere ittiriğini savunanların karşısında bu oturumda anılan, tweet’leriyle katkı sağlayan insanların gerçek deneyimleri duruyor.
Görsel: SXSW