“Durum biraz vahim mi acaba?” diye kendime sorarak çıkıyorum Yüce Zerey‘in “Yeni Tüketicinin Zihnini Yeniden Kodlamak” isimli konuşmasından, o ise bu duruma “Adana merkez patlıyor herkes” yorumunu yapıyor. Ben daha çok sübliminal çalışmalardan ya da markalar için bilinçaltına daha etkili olması için fikirlerden söz etmesini beklerken, o “durum bu, böyleyiz” der gibi art arda son zamanların yerel Youtube fenomenlerini izletiyor ekranda.
https://www.youtube.com/watch?v=3_4weW4bNrs
Peki durum nasıl bu hale geldi? Gelişen teknoloji tüketici psikolojisini de değiştirdi, hayatımıza eğlence kattığı kadar, bir bağımlılık da getirdi diyor, izlettiği video bittiğinde son zamanlarda üzerine sıkça düşündüğüm bir soruyu soruyorum kendime yine; bir şeyleri acaba paylaşmak için değil de yalnız hissetmemek için mi paylaşıyoruz?
Hal böyleyken gelin şu Maslow’un ihtiyaç hiyerarşisini bugün yeniden tanımlayalım, karşımızdaki bu yeni tüketiciyi daha iyi tanıyalım, diyor.
Sunumundan bu kareyi özetlersek, Maslow’un hiyerarşisinde:
– En temel maddi ihtiyaçlara; Wifi, dijital dünyada varlık gösterme ve siber güvenlik eklendi,
– Sosyal ihtiyaçlara sosyal medya aktivasyonu, içerik paylaşımı eklendi,
– Manevi ihtiyaçlar ise dijital dünyada kanaat önderi olmadan, bir gündemi/topluluğu yönlendirmeden tamamlanamaz oldu.
Yeni tüketicinin yeni ihtiyaçlarını tanımladıktan sonra o ihtiyacı mutlu sona yönlendiren iç ve dış motivasyon kaynaklarını da iyi bilmek gerektiğini söylüyor ve bu motivasyona sahip olsa da yeni tüketicinin hayatının parçası haline gelen teknoloji sonucu genel profilini de unutmamak gerektiğini belirtiyor.
Yeni tüketici:
– Popüler kültürün etkisiyle daha yüzeysel hareket edebilen,
– “ben iyiyim, güzelim, beni beğenin, “like” edin mantığı ile daha narsist,
– daha endişeli, daha sabırsız ve dolayısıyla sinirli,
– dikkati daha eksik (hiçbir şeye zamanımız yok!),
– sembollere daha çok anlam yüklüyor. ( “ama cümlenin sonuna Smiley eklememiş” diye söylenen biz değil miyiz?)
Bu bilgiler sonucunda üreticinin teknovasyona (teknoloji+inovasyon) öncelik vermesinin hayati önemini vurguluyor ve “gerçekçi bir teklif verin, oyuna dahil olun” diyor.
Gözümüzde canlanan bu resim karşısında “hayır, bu ben değilim” diyebiliyor muyuz? Bana sorarsanız hepimiz kıyısından köşesinden de olsa bu yeni profilin parçasıyız, bakalım ilerleyen yıllarda daha nelerden bakıp, hangi yüzeysel şeyleri gereksinim haline getirip, neleri ihtiyaç piramidimize ekleyeceğiz, hep birlikte göreceğiz.
Görsel; Bigumigu