Natalia Mirzoyan’ın bol ödüllü animasyon filmi Five minutes to sea, farklı yaşlardan insanların zamana dair algılarını plajdan sahneler eşliğinde işliyor. Film, her yaştan insanın güneşin ve tuzlu suyun tadını çıkarmaya geldiği kısa bir ana odaklanıyor. Zaman algısının göreliliğini; yaşlandıkça zamanın daha hızlı geçişini, bir çocuk içinse zaman sonsuz oluşunu ortaya koyuyor.
Yönetmene göre deniz sonsuzluğun sembolü
Five minutes to sea Mirzoyan’ın Karadağ’daki tatili sırasında yaptığı eskizlerden doğmuş. Bu eskizleri bir hikayeye nasıl bağlayacağını düşünürken bir arkadaşı, annesinin onu sıcak tutmak için beş dakika suya girmesine izin vermediği bir hatırasını anlatmış. Mirzoyan için bu 5 dakikalık bekleyiş süresi, aradığı hikayenin çıkış noktası olmuş. Bir görsel fikirden diğerine, nesnelerden hayvanlara ve insanlara geçiş yapabildiği bir kurgu ortaya çıkmış.
Filmin hazırlık aşamasında storyboard yapmamış ve doğaçlamaya ağırlık vermiş. Yapım sürecine ara vermek zorunda kaldığı durumlar olmuş ve ara verdikten sonra birçok şeyi değiştirerek ilerlemiş. Film zahmetsizce yaratılmış gibi görünse de Mirzoyan sürekli sahneleri çıkarıp ekleyerek çok zorlu bir yapım süreci geçirdiğini belirtiyor.
Yönetmen için bu filmde deniz, sonsuzluğun sembolü. Hepimizin nereden geldiğini ve sonunda nereye gideceğimizi gösteriyor. Örneğin finalde, yaşlı adam denizle birleşerek bir balık sürüsüne dönüşüyor.
Film, yumuşak fırçalarla keçeli kağıt üzerine çizilmiş. Renklendirme Mirzoyan ve iki asistanı tarafından gerçekleştirilmiş. Estetik açıdan bol güneşli ve kaygısız plaj atmosferinin geçiciliğini, havanın titreşimini yansıtmak istemişler. Bu nedenle Mirzoyan arka planların gereksiz olduğuna karar vermiş. Bu da işlerini kolaylaştıran ve hızlandıran avantaja dönüşmüş. Film yaklaşık olarak 2 yılda tamamlanmış. Ses tasarımı ve beste Artem Fadeev’in imzasını taşıyor.
Natalia Mirzoyan’ın çalışmalarını Instagram’ı ve Vimeo kanalı üzerinden takip edebilirsiniz.
Görsel: Vimeo