Bu yıl sık sık kamusal alan dönüşüm projelerine, kamusal alana yerleştirilen etkileşimli yerleştirmelere, yenilenen basketbol sahalarına, oyun alanlarına ve sokak mobilyalarına yer verdik. Örneğin Takuto Ohta’nın balıkçılık endüstrisinin kalbi olan bir bölgede atık haline gelen balık kasalarından tasarladığı sokak mobilyaları gerçekten nefisti. Yuval Harel ve Leopold Inkapööl de benzer bir yaklaşımla kente ait atıkları kente geri kazandırıyor.
Şehirden aldığını şehre geri veren muzip proje “Stacked Street”
Yuval Harel ve Leopold Inkapööl, sokalardaki kırık, unutulmuş ve atılmış yapı malzemelerini bir araya getirerek onları kamusal alanda kullanılacak mobilya parçalarına dönüştürüyor. Stacked Street (Yığılmış Sokak) isimli bu seri, Dutch Design Week 2022 dolayısıyla Eindhoven sokaklarında başlamış. Tasarımcılar yakın çevrede buldukları beton bloklar, tuğlalar ve bordür taşları gibi öğeleri kullanarak (üst üste yığarak) şehir manzarasını yeniden canlandırmış. Üstelik mobilyalarda hafif bir mizah havası da hakim. Bazıları plaj şezlonglarına benziyor. Bazıları ise taş devrinde yapılmış televizyon koltuklarına… Bazıları ise sağlam bir şekilde tutturulmuş olmalarına rağmen taşların görünümden dolayı hemen yıkılacakmış gibi duruyor. Taşları tutturmak için kullanılan tutkallar da görünür durumda. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde tasarımcıların çok özgün bir estetik yakaladığını anlıyorsunuz. Şehir sakinleri de mobilyalarla etkileşime geçmeye başlamış. Örneğin bir tanesini çocuklar tebeşirle çizgiler çekerek süslemiş. Koltuk gibi görünen bir başka tasarımın üzerine kent sakinleri biraz daha fazla taş yığarak onu yükseltmiş.
Harel projeleri hakkında şu açıklamayı yapmış: Hızlı yöntemlerle ve kolay araçlarla malzemeleri yeniden düzenliyoruz ve başka bir şeye dönüştürüyoruz. Bu tasarımlar; yerinde planlandı, mekana göre yapıldı ve elde edebildiklerimizle ve ondan yaratabildiklerimizle yapıldılar. Şehirden alıyoruz ve ona geri veriyoruz.
Yuval Harel ve Leopold Inkapööl, Design Academy Eindhoven mezuniyet projelerinin bir parçası olan seride kamusal müdahaleleriyle mülkiyet, kalıcılık ve uyarlanabilirlik kavramlarını sorguluyor. Kamusal alanların belediyeler tarafından sabitlenen statik düzenlemelerini, insanların hareket etme, etkileşim kurma ve çevrelerimizi şekillendirme doğasıyla yan yana getirdiğini düşünen tasarım ikilisi, uyarlanabilir bir çözüm buluyor: şehri ondan alıp ona geri vererek şekillendirmek.
İkili; taş blokların ve beton bordürlerin ham estetiğini koruyor ve yüceltiyor. Hiper organize kamusal çevreyle tezat oluşturan bir görsel dille kırık parçaları yeniden birleştiriyor. Canlı renkteki tutkal, tasarımcıların parçalara imzasını ekleyen küçük bir detay.
“Tasarımı, değişiklikleri teşvik etme yöntemimiz olarak görüyoruz. Sakinlerinden etkilenen, daha canlı bir kente sahip olmak istiyoruz. İnsanıyla birlikte hareket eden bir şehir… Kamusal alanın bir parçası olmak istiyoruz, sadece içinde yaşamak istemiyoruz. Kendimiz ve başkaları için iz bırakmak istiyoruz… Bir şehre bir şey verildiğinde neler olduğunu görmek için. Halkın bunu nasıl benimsediğini görmek için. Kamusal alanın gerçekte ne kadar kamusal olduğunu sorguluyoruz’ diyor Yuval Harel
Sokak mobilyaları ilginizi çekiyorsa, mimar Bjarke Ingels’in şu aşırı yüksek banklarına da göz atmak isteyebilirsiniz.
Görsel: Stacked Street