Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Kolektifli Komşularımız: No LaB

Kolektifli Komşularımız: No LaB

Kolektif House'daki komşularımızı tanıyoruz.

Bildiğiniz gibi biz de bir süredir hazır ofisi anlayışının Türkiye’deki en yeni temsilcilerinden Kolektif House’dayız. Farklı disiplinlerde üretim yapan Kolektifli komşularımızı tanıdığımız serimizin yeni bölümünde; Afrika’nın sanatı, kültürü, yemekleri ve pek çoğuna odaklanan Modern Africa / A Rainbow Nation isimli sergiye hazırlanan sanatçı ikili No LaB ve eş kurucularından Ala Onur ile birlikteyiz.


Kuruluş hikayenizi anlatır mısın? Emekleme döneminde yaşadığınız zorluklar nelerdi?

Ala: Her şeyi gerçekten biz yapıyoruz desek nasıl olur? Bu nedenle hem çok keyifli hem çok yorucu hem çok karmaşık hem çok zorlu hem de çok organik gelişiyor her şey.

Zeynep ile benim bir araya gelip böyle bir şey başlatmamız bile çok organik ve hiç beklenmedik bir şekilde oldu. Ben bi’ anda kendimi New York’dan İstanbul’a taşınmış buldum. Zeynep ise bir anda iç mimarlığı bırakmış oldu. Gerci bu sergi boyunca da bütün iç mimarlık işleriyle benden çok ilgileniyor. Her şeyin çok organik olması ve projenin de tamamıyla bizim kendi zevklerimizle ilerliyor olması büyük bir keyif. Tabi bazen bizim için işleri bir tık daha zorlaştırıyor.

Sanatsal tarafla gelince ise her şey bizim zevklerimize özel olduğu için başka birine bu konuda iş veremiyoruz. Versek bile bizim içimiz rahat etmediği için tekrardan biz yapmiş oluyoruz. Lojistik konularda da her şeyle biz ilgilenir olduk. Bu da işin sıkıcı tarafları bizim icin ama iş bunlara gelince de ilk kez deneyimlediğimiz için öğrendiklerimizle ilgileniyoruz. Gün içinde bizi en zorlayan konular bunlar oluyor diyebilirim. Bunu nedeni de uğraşmayı bunlarla çok sevmediğimiz için.

Bunun dışında büyük bir zorluk yok. Her şey bizim ruh halimize bağlı desem yanlış olmaz. Kimi zaman keşke iki kolumuz, iki bacağımız, iki tane daha bizden olsa çok daha iyi olur. 🙂


Bugün geldiğiniz noktaya ulaşırken geçtiğiniz en önemli aşamalar, atladığınız temel basamaklar nelerdi?

Ala: İşin lojistik tarafları kesinlikle. Ve benim için kesinlikle Türkiye’deki çalışma sistemine alışmak. Türkiye’nin dinamikleri yurt dışına göre çok farklı özellikle New York’a göre. Buna uyum sağlamak gerçekten uzun bir zamanımı aldı. Bunun için de attığım en önemli adım kesinlikle sabırlı ve hoşgörülü olmayı bir önceliğim haline getirmek oldu diyebilirim.

Kolektifi ilk nereden duydunuz?

Ala: Hahahha Kolektif daha Kolektif olmadan duydum ben açıkçası. 🙂 Ahmet abim olduğu için Kolektif haberi bana bi’ tık erken geldi.

Ne zamandır Kolektiflisiniz?

Ala: İstanbul’a yeni taşındım. Şubat ayı civarında geldim. Bununla beraber Levent’in açılışını tam da zamanında yakalamış oldu. Levent açılınca ben de kendi işimi kurup üye olmaya karar verdim. Aynı yerde çalışmama ve kalabalık ortamlarda çalışma gibi bir huyum olduğu için çok uygun oldu Kolektif üyeliği benim için.

No LaB’ın gelişiminde ve şu anki çalışma dinamiklerinde Kolektif’in yeni ve yaratıcı ofis anlayışının size ne gibi faydaları oldu?

Ala: Tam benlik. Dediğim gibi aynı yerde çalışmayı sevmiyorum. Kolektif’in çalışma sistemi sayesinde tüm Kolektif içinde değişik yerlere oturup herkesi rahatsız edebiliyorum çalışırken. 🙂 Bunun yanı sıra kalabalık yerlerde insanların etrafta yürüdüğü, konuştuğu, müziğin olduğu yerlerde çalışabiliyorum sadece. Bu da tamamiyle Kolektif House’un konsepti olduğu için bana da tam oturdu. New York’dayken de zaten NeueHouse ve WeWork gibi yelerde çalışıyordum arada sırada. Kolektif’te bunlarını yerini çok daha iyi bir şekilde doldurdu.

No LaB’ın bu yıl içinde hedefleri neler?

Ala: Açtığımız mekanı tamamiyle bir Artistic Hub haline çevirebilmek. Sanatçışarın ve sanatseverlerin takılabilecekleri ortak bir alan yaratabilmek. İstanbul’daki sanata olan yaklaşımı birazcık da olsa değiştirebilmek. Hep keyifli zaman geçirmek ve iki tane daha sergi açabilmek. Bu yıl kavramını Eylül 2017’e kadar aldım tabii. 🙂

Türkiye’de No LaB’ın yaptığı işi yapmanın zorlukları ve kolaylıkları var mı? Neler?

Ala: Bu konu hakkında çok uzun konuşmak istemiyorum pek çok şey olumsuz geliyor kulağa.Bu nedenle kısaca olumlu yönlerine bakacak olursam; yapım süreci burada ABD ve Avrupa’ya göre çok daha kolay, ucuz, uygulanabilir ve hızlı. Burada iş yapmak zor çünkü insanların sanata bakış açısı ve yeni oluşumlara yaklaşımı çok daha önyargılı ve çok daha az yardımsever.

Görsel: No LaB