Seks ve kanser genellikle aynı cümlede yer almaktan uzak olan sözcükler. Özellikle de kadınlar söz konusu olduğunda… BBH, araştırmaları sonucunda bu konuda bir değişim yaratmaya karar vermiş ve gücünü GirlVsCancer ile birleştirmiş. GirlVsCancer, kanser geçirmiş insanların deneyimleriyle ilgili kapsayıcı bir alan ve topluluk yaratmayı hedefleyen bir organizasyon. İkili açık hava panoları için hazırladıkları afişlerin yanı sıra ve üç kısa film serisiyle seks ve kanser hakkındaki tabuları yıkmak için harekete geçmiş.
Kanserden kurtulanların kendilerini hazza layık hissetmelerine yardımcı olmak amacıyla Londra’nın birçok noktasında reklam panolarında “Cancer won’t be the last thing that f*cks me” (Kanser beni s*kecek son şey olmayacak) sloganının yer aldığı afişler yerleştirilmiş.
BBH’ın araştırmasına göre kanserli kadınların % 60’ı cinsel işlev bozukluğu yaşıyor
Proje aslında iki yıl öncesine dayanıyor. BBH’nin genel müdürü Holly Ripper, kansere yakalanmış veya kanseri atlatmış kadınlarla atölye çalışmaları yapan bir komşusuyla sohbet ettikten sonra sorundan haberdar oluyor. Böylece ajansı da bu sorundan haberdar ediyor: “Yeniden seksi hissetmeye çalışıyorlardı. Partnerleriyle nasıl yakınlaşacaklarını ve bedenlerini nasıl yeniden tanıyacaklarını öğreniyorlardı.” Rhodes, kansere yakalandığınızda vücudunuzun kendinizinmiş gibi hissettirmediğini söylüyor.
BBH bu konuda bir proje yapmaya karar vermiş ve işe bir araştırmayla başlamış. Bu araştırmada, kanserli kadınların yüzde 60’ı cinsel işlev bozukluğu yaşadığını söylemiş. Üçte biri ise kanserin cinsel yan etkileri hakkında tedavi öncesi herhangi bir bilgi almadığını belirtmiş.
Bu istatistiklerle yola çıkan ajans, proje için iş birliği yapabileceği bir hayır kurumu aramaya başlamış ve sonunda 2016 yılında meme kanseri teşhisi konan Lauren Mahon tarafından kurulan GirlVsCancer ile karşılaşmış. GirlVsCancer organizasyonu bir blog olarak başlamış ancak zamanla büyük bir kanser topluluğuna dönüşmüş. Hatta 2022’de bir ameliyat sonrası mayosu serisinin lansmanı için Pretty Little Thing ile ortaklık bile kurmuş.
Kısa filmler, kanser yolculuğunun farklı aşamalarındaki üç kadının hikâyesini anlatıyor. Her filmde, kadınların doğrudan kameraya karşı konuştuğu görülüyor. Kanserin vücutlarını nasıl değiştirdiğini ve aynı zamanda nasıl cinsel haz aldıklarını anlatıyorlar. Hatta filmlerden 2 tanesinin son kısmında, hikaye anlatıcı mastürbasyon yaparak sözüne noktayı koyuyor.
Kampanya tabuları yıkmasının yanı sıra GirlVsCancer internet sitesindeki bir merkez aracılığıyla kaynakları ve araçları paylaşacak. Ayrıca, acı çeken kadınlara yardım etmek için onları tıp uzmanlarına yönlendirme planları da var.
Bu “Seks ve Kanser” kampanyası sonrası strateji, Pretty Little Things ile olan iş birliğine benzer şekilde ortaklık kurulacak tüketici ürünlerini aramak olacak. Mahon, Seks ve Kanser kampanyası için Skims gibi beden olumlama odaklı iç çamaşırı markalarını, Lovehoney gibi seks oyuncağı şirketlerini ve hatta yatak takımı şirketlerini örnek vererek bu tür şirketlerle iş birliği yapılabileceğini açıkladı.
Mahon, “Seks ve kanser sohbetinin dikkat çekmenin bir yolu var” diyor. Mahon’un gelecek yıl için hedefi, Bumble ve Tinder gibi flört uygulamalarının, acı çeken insanların erken flörtün tuhaflığını ortadan kaldırmasına yardımcı olacak bir seçenek olarak kanseri listelemesini sağlamak.
“İnsanların, özellikle de kanser gibi bir şey yaşayanların, zevke ve yakınlığa layık olduklarını bilmelerini istiyorum” diyor. “Tüm çiçeklerini hak ediyorsun; sen orgazmlardan daha fazlasını hak ediyorsun, yeterince şey yaşadın.” diyor Mahon.
“S*kilmek” mi?
Kampanyanın misyonu, samimiyeti ve cesur yaklaşımı çok anlamlı. Öte yandan tartışılabilir tarafları yok mu? Örneğin “s*kilmek” sözcüğü günlük yaşamda cinsiyetçilikle özdeşleşen söylemleri anımsatmıyor mu? Ya da sekste kadını sadece pasiflikle/edilgenlikle ifade etmek ne kadar doğru? Siz ne dersiniz?
Görsel: Linkedin, GirlVsCancer