Garip internet alışkanlıklarının en sevdiğim yanı, ‘deli işi’ icatlara önayak olmaları. Biz ve yurt dışındaki muadillerimiz arasındaki fark da burada ortaya çıkıyor: Bize, dışarıda yediği her yemeğin fotoğrafını çekip sosyal ağlarda paylaşan kızlarla dalga geçmek yetiyor. Arka sırada oturup herkesle kafa bulan liseli hayta oğlan grubu gibiyiz. Elin adamı (Patrişya Teyze’nin oğlu) hem haytalığından ödün vermiyor hem de güldüğü saçma trendlerden deli işi ürünler çıkarıyor: Cape Town’da ortaya çıkan ‘taşınabilir yemek fotoğrafı stüdyosu’ gibi. Güney Afrikalı MWEB firması bununla tüm dünyanın internet ortamlarında meşhur olurken, ben yine “hehehe kafaya bak ya” diye gülmekle, eşe dosta anlatmakla yetiniyorum.
Misal, kaç satırdır bu garip icadın geyiğini koşturuyorum. Halbuki olay gayet basit:
Yediğinin içtiğinin fotoğrafını çekip internetlere koymaktan hoşlanan kitle için “fotoğrafı daha güzel çekme aparatı” yapıp bir restorana koymuşlar. Restoran, çekilen fotoğrafları #dinnercam etiketiyle paylaşan müşterilerine, bu fotoğrafları basıp hediye de ediyor.
İşlevsel mi? Bilemem ama İstanbul’da yaşayan biri olarak, Cape Town’daki El Burro adlı restoranı biliyorum artık… Tekrardan, “internet trendlerinden deli işi icatlar çıkarmak” konusuna dönecek olursak, şimdilik bu bizim için bir hayal. Ne zaman ki internet, Giresun’un bir köyündeki mucit amcanın görüş alanına girer, o zaman tüm dünya görür deli işi icatlarımızı. Bir de tabii, aşağıdaki videonun yayınlandığı YouTube’un yasak olup olmadığı bile meçhul bir yerde yaşıyoruz.