Çocukların deneyimleyerek, keşfederek, elleriyle kontrol ederek öğrenmesi için 1970’lerde programlama dilini öğreten “Logo” ve “Turtle” oyunlarını yaratan Seymour Papert ve Radia Perlman, çocuklara kod yazmayı öğretmek için en iyi yolun oyun olduğunu düşüncesiyle harekete geçmişti.
Bu kez ise Google, IDEO ve Standford Üniversitesi profesörü Paulo Blikstein’la birlikte “Project Bloks” adındaki -tasarımcılara, geliştiricilere ve tasarımcılara açık olan- projeyi hayata geçirdi. Çocukların fiziksel olarak kod yazmayı öğreten Project Bloks donanım sistemi, 3 temel parçadan oluşuyor. Brain Board, Base Board ve Pucks adındaki parçalar birbirlerine bağlandığında, bir dizi yönergeyi meydana getiriyor. Oluşturulan yönergeler, internet bağlantılı oyuncaklarla ya da tabletlerle Wi-Fi ve Bluetooth üzerinden bağlantı kurabiliyor.
Pucks adındaki parçalar, platformu çok yönlü hale getiriyor ve yazılım programlama komutlarını dokunsal deneyimlere dönüştürüyor. Pucks parçaları, farklı yönergeler doğrultusunda programlanabiliyor. Bu parçalar; açıl, kapan, sağa ya da sola hareket et, atla gibi komutlarla pek çok farklı interaktif forma kolayca bürünebiliyor; anahtar, kadran ya da butona dönüşebiliyor.
Raspberry Pi Zero sistemli Brain Board, birbirine bağlanan bilgileri işliyor. Bunun yanı sıra, diğer panoların çalışması için güç üretiyor ve üstünde Base Board adındaki ana panoyla veri alışverişini sağlayan bir API yer alıyor. Project Blocks, farklı şekillerde ve farklı materyaller kullanılarak tasarlanabiliyor. Bu özgürlük sayesinde, yazılım geliştiricilerin çocukların kod yazmayı öğrenebilmeleri için sınırsız olanaklar yaratabiliyor.
Project Bloks’un geliştirme aşamasıyla ilgili video:
Görsel: Project Bloks, YouTube