İklim kriziyle mücadelede sürdürülebilir biyo-temelli materyallerin önemi göz önünde bulundurulduğunda ahşap, plastiğin yerini almak ve sürdürülebilir lifler oluşturmak için ideal bir seçenek gibi duruyor. Tabii bunu yaparken orman ekosistemine de zarar vermemek gerekiyor. Finlandiya, arazi alanının yüzde 75’inden fazlası ormanlarla kaplı olan Avrupa’nın bi numaralı ormanlık ülkesi konumunda. Gezegenimizi ayakta tutmak için güvenli ve yenilenebilir çözümlere ihtiyacımız olduğu bu dönemde böylesine bir oranı yakalamış olmak bir yana bunu sürdürülebilir şekilde ilerletmek de büyük bir başarı.
Finlandiya her kestiği ağaç için dört ağaç dikiyor
SXSW etkinliğinde konuşan Finlandiya Kalkınma ve Dış Ticaret Bakanı Ville Skinnari’nin açılış konuşmasını ardından Finlandiya VTT Teknik Araştırma Merkezi yöneticisi Alina Ruonala-Lindgren ve Fin Orman Endüstrileri Federasyonu yöneticisi Antti-Jussi Tahvanainen geleceğe yönelik çözümleri, ahşabın tıptan modaya kadar bir çok alanda kullanılan fosil bazlı malzemelerin yerini nasıl alabileceğini anlattılar.
Finlandiya ormanlarını sürdürülebilir bir şekilde yönetiyor. Antti-Jussi Tahvanainen’ın açıklamasına göre Finliler bu hazinelerini koruyup kollama ve büyütmeye devam etme konusunda oldukça güçlü duygulara sahip. Kendilerine yol gösteren ana prensip yetiştirebileceklerinden ve büyütebileceklerinden fazlasını kullanmamak. Her kestikleri ağaç için dört yeni ağaç dikerek sürdürülebilirliklerini devam ettiriyorlar.
Ahşap doğru kullanılırsa her alanda plastiğin yerine geçebilir
Ville Skinnari şu an dünyadaki petrol bazlı neredeyse her şeyin ahşaptan ve liften yapılabileceğini söylüyor. Gökdelenlerin, asfaltın, kozmetiklerin, deterjanların, boyaların, kıyafetlerin, yiyecek paketlerinin, otomobillerin benzin ihtiyaçlarının, ilaç üretiminin ve daha birçok ürün ve ihtiyacın yapımında malzeme olarak kullanılabileceklerine dikkat çekiyor. Finlandiya’nın bu konuda dünya lideri olduğunu ve 2035’e kadar hedeflerinin iklim krizine etkilerini sıfıra çekmek olduğunu bildiriyor.
Fosil bazlı malzemelerden vazgeçilmesi için ilk olarak toplumun bu tercihi benimsemesi, hükümetlerin bunu desteklemesi ardından özel sektörün ve endüstrilerin bu talebi yerine getirmesi gerekiyor. Bunu bir fırsat olarak gören şirketlerin ilerde daha avantajlı olacağına inanıyorlar.
Bir oyun şirketi olan Supercell çalışma binalarını beton kullanmadan sadece ahşap malzemelerle yapmaya karar veriyor. Maine Üniversitesi’nin Finlandiya ile birlikte yürüttükleri çalışmalarda ise talaş jet yakıta dönüştürülüyor. Başka bir çalışma olan Ioncell teknolojisi ile talaştaki selülozun eski gazete kağıtları ve atık kumaşlarla karıştırılmasıyla yeni tekstil liflerinin zararlı kimyasallara gerek kalmadan üretilmesine dayanıyor.
Günümüzde tekstil ve moda sektöründe renkli, parıltılı ve holografik efektlerin toksik pigmentlerle, plastik bazlı malzemelerle ya da metalik fosillerle yapılıyor. Aalto Üniversitesi’nin yaptığı çalışmalarla bu maddelere gerek kalmadan ahşabın çok ince şekilde öğütülerek nano selüloza dönüştürülmesi ile renkli kaplamaların yapılabileceği bulunmuş. Bu kaplamalar hem toksik değer içermiyor hem de diğer pigmentler gibi güneş ışığıyla canlılığını kaybetmiyorlar.
Farklı sektörler ve şirketler bu dönüşümün bir parçası olabilir. Ancak bu dönüşümü ülke bazlı gerçekleştirip küresel ölçekte sonuçlar beklemek anlamsız. Konuşmacılar bu dönüşümü Finlandiya’nın tek başına yapamayacağını ve bütün dünyanın kendilerine katılmalarını beklediklerini söylüyor. Sadece bu şekilde iklim krizine karşı verimli sonuçlar alabileceğimizi vurguluyor.
Görsel: SXSW