2214’ün müzik aletleriyle ilgili 13 iddialı tahmini fikir sahiplerinin meslek gruplarına göre bölerek aktarmak iyi bir fikir miydi? Sorunun cevabı sizlerin takdirine kalmışken müzisyen ve tasarımcılar dışında kalanları göz ardı etmemek lazım.
Son olarak web geliştiricisi, mimar, yazar, akademisyen, sanatçı yorumlarına göre 2214’ün müzik aletleri…
“GAN”
“Infinite Music” kitabının yazarı Adam Harper müzik yapımında kullandığımız türler ve konseptlerin olmadığı bir 2214 hayal ediyor. Akıllı telefon, bilgisayar, kitap gibi teknolojilerin atası olarak gösterilebilecek akıllı kağıtları düşlerken bir taraftan enstrüman, performans yapan ve parça arasındaki çizgilerin bulanıklaşacağını düşünüyor. Bu bulanıklaşmayı şimdiden müzik odaklı uygulamalarla hafiften yaşamaya başladık bile. Harper bu anlamda müzik yapmak için yazılım kullanmayı örnek göstermiş.
Çok daha soyut olacak deneyimde belki “dinleyici” ve “sanatçı” ayrımı da ortadan kalkacak. Yine de fiziksel olmayan müzik diye bir kavram olmadığından fiziksel olanın ölmeyeceğini düşünüyor. İnsanlar pratikte hem sonsuz küçük hem de sonsuzluk kadar büyük müzikal çeşitliliğe sahip alanları keşfedecek. Enstrümanlar için de “müzik alanlarını ne kadar kolay ve erişilebilir şekilde yönlendirebilir” ve “verimli kısıtlamalara ne kadar uygulanabilir” soruları daha önemli olacak.
Harper’ın bahsettiği GAN ise sentezleyici, kayıt koleksiyonu ve golf oyununu kesiştiriyor. Adını antik Çin’den alıp eskiden telekomünikasyon ağları, şimdi de Maldivler’in batmış köylerinde argoda oyun anlamına gelen Gan içinde yürüdüğünüz hem bir enstrüman hem de bir müzik dinleme biçimi. Tüm hayal ettiğiniz ve özellikle de hayal edemediklerinizi işittiren Gan’ı çalmak için ilgili yazılımı çalıştıracak akıllı kağıtlarla Gan Field’ı ziyaret etmeniz yeterli.
Tepeleri çimenli olan, heykelleri ve alışılmadık bir mimarisiyle alanın boyutları ve bölgeleri belli müzikal değişimlere karşılık geliyor. Kişinin buradaki haritası ise bahsettiğimiz akıllı kağıt. Kişinin bulunduğu alanın karakterlerine bağlı olarak 10 saniye ile 10 dakika arasında tekrarlanan müzikal bir döngü söz konusu. Gan Field’de farklı alanlar keşfettikçe de döngüde değişimler oluyor. Bu süreç de sonradan sonuçlarını kaydedebileceğiniz bir kompozisyon üretimine dönebiliyor. Hava durumu gibi koşullara göre ses düzenlemesi günden güne değişebileceği gibi belli unsurlar sabit kalıyor. Hepsinden önemlisi Gan Field’de önceden bulunan müzikal döngüler ve kayıtları bulup kullanabileceğiniz gibi, diğer Gan oyuncularla döngüler üzerinden etkileşimde bulunabilir ve onlarınkinden de yararlanabilirsiniz. Araçlarla alanda giderken de çeşitli kompozisyonlarla karşılaşabilirsiniz.
“Body Modulator”
Web geliştiricisi Mike Guppy‘e göre nanoteknoloji sayesinde insanlar kablosuz olarak birbirlerine bağlı olacak ve beyin sinirlerinin doğrudan arayüz işlevi kazanmasıyla bir bilgiyi almak geçmişi hatırlamak kadar kolay olacak. Bunun için çok uzak bir gelecekten bahsetmeyen Guppy, bu koşullarda müziğe her yerde anlık erişimin olacağını ve her şeyin iş birlikçi bir düzende gideceğini öngörüyor. Guppy bir kişi tarafından yazılmış bir şarkıyı paylaşmaktan ziyade melodilerin, beatlerin virüs gibi yayıldığı ve hep birlikte yorumlandığı pasifliğin olmadığı bir tablo çiziyor.
Müziği kafanın içinde dinlemekle kulaklarınla dinlemek aynı olmayacak. İnsanlar eskisi gibi müzik dinlemek isteyecek. Eğlence sektörünün ve müziğin bir kısmı fiziksel deneyim yapımları çevresinde merkezlenecek. Konserlerin görsel, duyusal ve içorgansal olacağını söylerken, aynı zamanda Guppi insan vücudunun kutlanacağı ve muhafaza edileceğini, bireysel zihinlerimiz gibi onlardan kolaylıkla vazgeçmeyeceğimizi eklemiş.
Düşündüğü enstrüman vücut ve hareketleriyle etkileşen, vücut üzerinde tutulabilen ve hareket edebilen bir nesne. Enstrüman iş birlikçi müzik bulutu üzerinden üretilen farklı müzik spektrumlarını tetikliyor. Spektrumların bir kısmı algoritma bir kısmı da insan sezgisi üzerinden besteleniyor. Dans ve müzik gerçek zamanda birbirini bilgilendiriyor.
“The Listeners”
Meşhur Japon mimar Kengo Kuma da geleceğin enstrümanlarını birer nesne olarak görmüyor. Enstrümanlar bulduğunuz andaki çevrenizi ve somut bağlamları nasıl kullanabileceğinizi temsil eden bir insan kapasitesi niteliğinde olacak. Kısacası yaşadığınız çevredeki mekanizmaları anlamanızı sağlayan ileri seviye bir kapasiteyi temsil edeceğinden nesne temelli enstrümanlara gerek kalmayacak.
Neyin adına müzik koyacağımıza gelince; Kuma müziğin sadece ses olduğunu ve onun da bizden önce varolduğunu anlayacağımızı düşünüyor. Seslerin her tarafta olduğunu, gelecekte de her sese müzik denildiği anda onun müziğe dönüşeceğini ve seslerin sorunsuz şekilde kendi bağlamlarına ait olacağını söylüyor. Bu da kayıt etme ihtiyacını ortadan kaldıracak. O zaman müzisyen olarak adlandırılacakların da doğanın seslerini hissedebilecek kadar duyarlı olan ve sadece bunları dinlememizi söyleyenlerin olacağını düşünüyor.
Nerede performansta bulunacağına ise kişi karar vermeyecek. Performans doğayı ve fenomenlerini gözlemlemenin ta kendisi olacak, bu da kişileri doğanın sinerjisini çıkartan yerlere yöneltecek.
“Glass Bead Orchestra”
Psikolog ve SETI Enstitüsü akademisyeni Douglas Vakoch‘a göre yıldızlarda medeniyet olup olmadığını sinyaller göndererek öğrenmeye çalışan insanlığın 2214’te kullanacağı ileticiler oldukça sofistikeydi. Hermann Hesse tarafından geliştirilen kurgu oyunundan esinlenen öngörüsünde cam boncukların/küreciklerin her biri soyut bir fikri temsil ediyordu. Gök müziği işitilebilir sesler yerine dünyevi olmayan düşüncelerle çalınıyordu.
Glass Bead Orchestra dışarıdan radyo ileticisi gibi görünürken dışarı giden veri akışının görüntüsünden aktarımların alışılan türden olmadığı anlaşılmıştı. İnsan kulağı tarafından duyulmayan Glass Bead Orchestra doğrudan duyma eşiğimizden çok uzak olan radyo frekansları seviyesinde şarkı söylüyordu. Yüzyıllar sonra yıldızlar arasında seyahat ederken, kozmos boyunca çaldığı melodiler uzayda akustik açıdan muhteşem bir konser salonundaymışcasına sessizce yuvarlak çiziyordu.
2214’te karasal müzik eski nesillerin akıl edemeyeceği kadar farklı formlar alacaktı. İşitmenin çok ötesine giden alanlarda duyumsal olarak benliğimizin merkezine vuracaktı. Tat alanında becerikli şefler yemekle müzik yapacaktı. Kendilerine has ton yorumlarını yansıtmak için çeşniler karıştıracak, baharatlarla majör ve minör perdelerle harmonik rezonansları bulacaktı ki bunlar da sadece dille duyulabilecekti.
Diğer görüşler arasında en sofistike ve uzun bulunabilecek tahminin tamamını buradan okuyabilirsiniz. Vakoch’un tahmini geçmiş zamanla aktarıldığından bu detaya mümkün olduğunca sadık kalmaya dikkat ettik.
“Zen Sonic Satellite”
Japon sanatçı Yoshi Sodeoka uydu tabanlı müzik aletlerinin dünyanın etrafında 7/24 döneceğini öngörüyor. Zen Sonic Satellite 3000 tüm insanların zihinsel durumları ve küresel çevresel koşullarla ilgili toplanmış verilerle etkileşim halinde ve tamamen irade sahibi bir enstrüman. Çaldığı melodiler dünyanın her tarafına sanal olarak gerçek zamanda ulaşabilecek.
Söz konusu müzik kulakla pek işitilmeyecek özellikte olsa da ileri seviye radyo mikrodalga teknolojisi sayesinde tüm canlıların ruhuyla birebir iletişime geçebilecek. Bu da o zamana kadar geliştirilmiş ses cihazlarının en etkilisi olacak demek.
Enstrüman sayesinde savaşan uluslar, şehir ve kırsal kesimdeki şiddet oranları ve çevresel zararlar gibi insan kusurları nötrlenmiş olacak.
“The Human Instruments”
Görsel sanatçı Akihiko Taniguchi 2214’te vücut modifikasyonunun yaygın olacağını ve vücudunuza elektromıknatıs gömdüğünüzde fiziksel olarak müzik dinleyebileceğinizi söylüyor. Bu vücudunuzu elektro gitar işlevinde kullanabileceğiniz de demek. Fiş görevi görecek parmaklarınıza mikser veya amplifikatör taktığınızda ses ortaya çıkacak. Ses sinyali kablosuz olarak iletilebileceği gibi parmak fiş fikri de Taniguch için gayet hoş.