Ayser Çobanoğlu’nu reklamcı olduğu zamanlarda Bigumigu sayesinde tanıdım. Bu projesini görünce de yurt dışı tasarım sitelerinde hayran hayran izlediğimiz projelerden hiçbir farkı olmadığını düşünerek hemen hakkında yazmak istedim ve kendisiyle iletişime geçtim.
Inspire Book adlı projede Ayser Instagram’da gördüğü ve beğendiği fotoğrafları defterine çiziyor ve çizdiği resmin fotoğrafını çekerek -ve ilham aldığı kişiyi de etiketleyerek- fotoyu Instagram’a geri yüklüyor. Yani dijital bir mobil uygulama analog bir resme ilham veriyor, sonra analog resim de dijital uygulamada sayısal olarak yerini alıyor.
Ayser, çok yönlü bir sanatçısın, şu ana kadar nelerle uğraştın, şimdi neler yapıyorsun?
“Çizmekten ve yazmaktan hoşlanan birisiyim. 13 yaşında girdiğim güzel sanatlar eğitiminden yıllar sonra çıkıp çeşitli reklam ajanslarında reklam yazarlığı yaparken bir yandan da kendi action figür/oyuncak markamı (manamana) kurdum. Senaristlik ve ilüstratörlük yaptım (hala yapıyorum). Asıl işim fikir bulmak ve bu fikirlerin bazılarını yalnız, bazılarını da başka insanlarla hayata geçirmek.”
Bu projeye başlarken ilk ilhamı nasıl aldın?
Aslında yeni ve çok güzel bir defter almıştım ve cafe’de otururken sabırsızlanıp onu denemek istedim. Yeni malzeme heyecanı 🙂 .Diğer yandan da birinin hayatının, bir karakterin, olayın bir anlık donmuş hali olan hikayeli fotoğrafları ve bana -bunun resmini nasıl yapardım- diye düşündürmelerini seviyorum. Anlık bi şekilde yeni deftere keçeli kalemlerle sevdiğim instagram fotoğraflarını çizmek geldi içimden. Genelde böyle gelişi güzel, anlık ve hatta tesadüfi durumlardan geliyor fikirler.
Fotoğraflarını resimleştirdiğin kişilerin tepkileri nasıl oluyor?
Şimdilik arşiv çok gelişmedi çok yeni daha, ama insanlar çok seviniyorlar, tekrar kendi hesaplarında paylaşıyorlar. Uzunca mail yazan oldu çok sevindiğine dair. Ben de maille fotoğrafların daha büyük hallerini yolluyorum fotoğraf sahiplerine.
Fotoğrafını resimlemeni isteyen oldu mu siparişle?
Evet oldu. Her ne kadar genelde siparişle çizim-tasarım işi yapmasam da bu konuda katı değilim. Yine de teklif edenin fotoğrafına bir bakıyorum. Ama içimden çizmek gelirse çiziyorum.
Projede nasıl bir disiplin uyguluyorsun, her güne bir eser gibi bir standart oturtmayı düşünüyor musun?
Şimdilik hemen hemen her gün bir çizim koyuyorum. Ama çizimlerin tekniklerinde olduğu gibi bu konuda da kendimi kısıtlamak istemiyorum. Adı üstünde inspire_book. O ne zaman içimden gelirse, o anda hangi teknik canım isterse… serbestlik daha eğlenceli ve yaratıcı kılıyor işi. Disiplin diyebileceğim tek şey sadece bir defter kullanmak olabilir. Başka defter ya da yüzey kullanmayacağım. Böylece instagram hesabının kendisi gibi tek bir defterde hepsini görmek mümkün olacak. Benim için de defter bittiğinde güzel bir albüm ortaya çıkmış olacak.
Bir resim ne kadar zamanda bitiyor?
Maksimum 15-20 dakika. Bu özellikle istediğim bir şey. Uzun uzun uğraşılmış çizimler olmasını istemiyorum. Zaten aslında fotoğrafın aynısını da yapmıyorum, yorumluyorum, ilüstre ediyorum. Birini beklerken, bi cafe’de otururken, kısacası zaman geçirirken bir şeyler karalamak üzerine bu hesabın konsepti. Bu bana ayrıca zevk veriyor. Bi çocuk gibi kompozisyonu, ışığı, anatomiyi çok fazla düşünmeden eğlencesine çiziktirmek. Ama ilham aldığım fotoğrafı ince ince karakalem yapmak istersem onu da ekleyebilirim hesaba. Fotoğrafın ihtiyacına göre belirlenir sanırım bu.
Bir fotoğrafı resim olarak görme ilhamı ilk ne zaman ve nasıl geldi?
Buna net bir cevap veremem çünkü her zaman olan bir şey. Bu sadece fotoğrafla da ilgili değil, sokakta yürürken, bir film izlerken, güzel ya da çirkin ama çizme isteği uyandıran bir şey hissettiğimde hemen onu nasıl resmederdim, hangi renkleri kullanırdım gibi düşünceler sürekli aklımdan geçiyor (Galiba bütün çizim yapanlarda da böyledir bu?) Fotoğrafta farklı olan deklanşöre basan bir elin varlığı, iradesi ve neden o anı seçtiği.
Bir de düşününce aklıma gelen bir detay var, reklam ajansında çalışırken masamın kenarında kimden kaldığı belli olmayan ağlayan bir kız çocuğu fotoğrafı vardı. İnternetten bulunmuş, çekeni belli olmayan bir fotoğraf. Sürekli gözüm o bağıran kıza takılırdı. Aklıma o kadar kazınmıştı ki, bir gün oturup yağlıboya resmini yaptım o fotoğrafın. O benim için kendi doğum gününde doğum günü süslerinin ipi koptu diye arsızlık yapıp ağlayan şımarık tombiş bir kızdı ve kafamda uydurma bir hikayesi vardı artık. Sanırım başkalarının fotoğraflarını yorumlayıp yeniden çizmeyi bu yüzden seviyorum. O anın gerçekliği bambaşkayken fotoğraf onu dönüştürüp başka bir boyuta taşıyor. Fotoğrafı resmetmek bir katman daha katıyor olaya. Böyle yazınca çok önemli bir iş yapıyormuşum gibi oldu ama, sade bir şekilde söylemem gerekirse başka bir hikayeye sahip oluyorlar artık.
Ne gibi tepkiler alıyorsun?
Dediğim gibi hızlı çizimlerle, kendimi eğlendirmek için açtığım bir hesap bu ama insanlardan beklediğimin üzerinde olumlu tepkiler aldım. Bu da bana enerji veriyor, böyle küçük şeylerle uğraşmayı, oyunlar bulmayı seviyorum. İnsanlara sürpriz yapmak da çok zevkli. Tabii daha profesyonel bir iş yaptığımda, ki sergime koymak istediğim bir-iki tane böyle iş var, fotoğraf sahibi olan arkadaşlarımdan önceden izin alıyorum, sürpriz olmuyor, bunu da söylemem lazım.
Çizimini yapacağın fotoğrafları neye göre seçiyorsun?
Mutlaka beni takip edenler ve takip ettiklerim arasından seçiyorum. Like’ladığım fotoğraflara tekrar dönüp bakıyorum ve tamam bunu çizmek eğlenceli olur dediğim fotoğrafı çiziyorum. Bazen eğlenceli olacağını düşündüğüm bi fotoğraf hiç de eğlenceli olmayabiliyor. Bazen sadece bir selfie bile bana eğlenceli gelebiliyor. İşin (fotoğrafın sahibine) sürpriz kısmı da dediğim gibi oyunu bi kat daha eğlenceli yapıyor.
Görseller: instagram.com/inspire_book