Hepimiz sade vatandaşlar olarak 2019 yerel seçimlerinde ne olduğunu kendimizce analiz etmeye çalıştık. Yıllardır seçimlerin kaybedeni olarak zihinlere kazınan CHP’nin bu defaki başarıları ise en çok konuşulan konu oldu. Oysa ne kadar analiz edersek edelim, CHP’nin bu seçimdeki iletişim kampanyasını incelemeden büyük resmi tam olarak kavramamız mümkün görünmüyor. O halde, haberi olmayanları ilk önce bu kampanyanın mimarı ile tanıştıralım; bu yıl CHP’nin seçim kampanyasını, reklamcı ve yazar Ateş İlyas Başsoy yönetti. Biz de kendisine kampanya hakkında sorular sorduk. Röportajı okuduğunuzda zihninizde, bu seçimde neler olduğuna dair taşlar yerine oturacak.
Kampanyanın CHP örgütünün tavır ve söylemlerine odaklı olduğunun altını çizelim. Ancak kampanya boyunca neler yapıldığını okuyan bir seçmen, kendi tavır ve söylemlerini de gözden geçirme gereği hissedebilir. CHP’nin kemik seçmenlerinde de görülebilen makarna-kömür, orantısız zeka gibi söylemlerin artık terk edilmesinin ne kadar önemli olduğu görülüyor örneğin. Yalnızca başarılı bir seçim kampanyasını değil, toplum olarak huzura ermek için büyük dersler çıkarabileceğimiz bir hikayeyi aktarıyoruz size bu röportajda.
“AKP, CHP’ye ikinci kez ve bu sefer ülke çapında yenildi”
2011 yılında çıkan “AKP Neden Kazanır? CHP Neden Kaybeder?” isimli bir kitabınız var, Kitabın açıklama kısmında “AKP, CHP’ye sadece bir kez yenildi. Ben o kampanyayı yapan kişiyim.” demişsiniz. Bu kararlılığın ve başarının sırrı nedir?
Ateş İlyas Başsoy: 10 yıl sonra AKP, CHP’ye ikinci kez ve bu sefer ülke çapında yenildi ve ben bu kampanyayı da yapan kişiyim. Kararlılık filan değil, durum bu. Başarının da sırrı yok, her şey açıkta: Genel Başkan her yerde olabilecek en doğru kişilere yetki verdi, herkes çok çalıştı, rakip çok hata yaptı, şartlar iyi değerlendirildi ve bu sonuç oldu. Başarının sahibi değilim ama ortağı olabilirim, CHP yöneticileri ve milyonlarca seçmenle birlikte.
Bu yıl CHP yerel seçim kampanyasının başkanı olmanız nasıl gelişti? Onlar mı teklifte bulundular? Yıllar önce AKP’nin Antalya’daki yenilgisine dikkatle bakan birileri mi oldu sonunda?
Ateş İlyas Başsoy: O kitaptan (AKP Neden Kazanır? CHP Neden Kaybeder?) sonra beni tanıyanlar kilit yerlere geldiler, yıllar içinde birçok CHP yöneticisiyle tanıştım. Şu anki MYK’da mezun olduğum okuldan daha fazla arkadaşım var. Ve ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu Umbrella Academy’deki Vanya gibi, kimse farkında değil ama esas süper güç onda. Tanıl Bora Türkiye’deki sol “cereyan”ları kitap yapmış, iki kişilik örgütler bile sayfalarca anlatılıyor Kemal Kılıçdaroğlu yok. İleride bugünlere İkinci Kemalizm Dönemi denilecek. Adam partiyi nereden nereye getirdi.
CHP özellikle İstanbul’da ve Ankara’da, büyükşehir belediyelerinde elde ettiği başarıyla seçime damgasını vurdu. Bu sonucu kampanya açısından nasıl yorumluyorsunuz?
Ateş İlyas Başsoy: İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin… Hemen hiçbir yer kaybetmeden, mevcut yerlerde de oy artırarak. 2009’da sadece Antalya’nın kazanılması bile AKP’yi darmadağın etmişti. 2014’te CHP Mersin’i ve Antalya’yı kaybetti… Yani bu sonuç muazzam. Böyle bir başarıyı ben bile beklemiyordum. Kampanyanın etkisini anlatmaksa kolay değil. Çünkü hem ulusal kampanyaları yaptık hem bölgesel kampanyaları. Eskiden bir ulusal kampanya olurdu ve her il farklı farklı kampanyalar yapardı. Edirne’de yaşayan bir vatandaş olduğunuzu düşünün, televizyonda ulusal kampanya görüyorsunuz, sokakta ise yerel kampanya ve bu iki kampanyanın birbiriyle ilgisi yok. Bu seçim bunu kırdık. İstanbul ve Eskişehir’in kendi ajansları vardı ama ilk andan itibaren bizle en yapıcı şekilde ve uyum içinde çalıştılar. Ankara, Adana, Mersin, Aydın, Bursa, Çanakkale; son turda Tekirdağ, Muğla ve toplamda 100 civarı seçim bölgesinde ise bölgesel kampanyaları biz yaptık. Tarihte böyle bir çalışmanın örneği yok, bir ajansın bir bankaya 30 yılda vereceği hizmeti 6 ayda CHP’ye verdik… Ekim ve Nisan arasında evimde 1 ay bile yatmadım.
Ateş İlyas Başsoy’un bu fotoğrafa yorumu: “Hocaların hocasıyla”
Kampanyadaki ekibiniz kimlerden oluşuyordu?
Ateş İlyas Başsoy: Canavarlardan:) Ümit Alan, Özgür Metin, Ceren Güzeldoğu ile zaten okey dörtlüsü gibi olduk. Onların yönetiminde harika insanlar vardı.
Ateş İlyas Başsoy ve “sol kolum” diye hitap ettiği Özgür Metin
“Siyasetçi doğası gereği ağaca bakar, ben ormana bakıyorum.”
Türkiye’de bir siyasi parti, reklam ajansıyla çalışarak başarılı olabilir mi?
Ateş İlyas Başsoy: Ben siyasetten çok anlamıyorum. 10 yıldan fazladır televizyon yayını izlemiyorum, evdeki televizyona Apple TV ve playstation bağlı sadece. Twitter vertigo yaptı çıktım. Instagramda dudağımı büzerek fotoğraflar paylaşıyorum. Güncel siyasetten zerre haberim yok. Zaten tezim de bu: Siyaseti siyasetsiz seçmenler yönlendiriyor. Bu anlamda CHP’lilerle konuşunca bazen uzaydan gelmiş gibi oluyorum. Benim görevim onların görmediği yerleri görmek. Siyasetçi doğası gereği ağaca bakar, ben ormana bakıyorum. Bu da iyi bir karma oluyor sanırım.
CHP'ye oy verene iki ev bedava!
Nasıl mı olacak?
Videoyu izleyin ?#MartınSonuBahar pic.twitter.com/EJSg4Hzdiw— CHP İstanbul Gençlik (@chpgencistanbul) March 25, 2019
Bir siyasi parti için kampanya yürütmenin, diğer türde kampanyalardan ne tür farklılıkları var?
Ateş İlyas Başsoy: Yapısal olarak hiçbir farkı yok. Bir meşrubat ile bir finans markasına hizmet vermenin de farkları vardır. Bir sektörün diğerinden farkı kadar…
Parti içi iletişim için hazırlanan Radikal Sevgi Kitabı, “söylem ve tavırlarda” bir değişim yaratmaya odaklanmış. Bu da çeliği bükmekten daha zor ve zaman gerektiren bir hedef olsa gerek. Kısıtlı bir zamana böylesi zor bir değişimi nasıl sığdırdınız?
Ateş İlyas Başsoy: Muharrem İnce’nin büktüğü çeliği düzeltmeye çalıştık sadece, cumhurbaşkanlığı seçimi gecesinin travmasını unutturmak kolay olmadı. Tam da başardık diyemem, tahminim %1-%3 arası CHP’li bir seçmen bile bile sandığa gitmedi. İnanılmaz bir şey değil mi? 17 gün boyunca oy çuvalları üzerinde uyuyup, her bir oyun hesabı için kavga eden onca insanı düşünün ve “Nasıl olsa kazanamayacağız, hayal kırıklığına uğramak istemiyorum” diye oy kullanmayan hedonistlerin pervasızlığını… Gerekçeleri “hayal kırıklığına uğramamak”, ne hayalse artık, sinir bozucu… Geçen seçimin travmasını atabildiğimiz oranda başarılı olduk. Yoksa insanlar öfkenin, kutuplaşmanın yarar getirmeyeceğinin farkındaydı. Bizim gibi düşünen kişiler çoğunluktaydı. Özellikle kadınlar, erkeklerden iki tur öndeydiler. Bu seçim her bir kentte en çok kadınların gücü sayesinde kazanıldı.
Kışın acından ölse bile emanet bıraktığın pirinçten bir avuç pişirmeyecek kadar namuslu köylüler tanıdım; genellikle bizim partiye oy vermezler. Bunun için onları hiç suçlamadım, hep “Acaba niye böyle?” diye düşündüm. Biz dağ taş memleket dolaşırken, bu insanları hiç görmemiş, hiç tanımamış bazı ukalalar, bu köylülere “makarnacı, rüşvetçi” diye hakaret ediyordu. Çalışmaktan kafasını kaşıyacak vakit bulamayan işçilere, köylülere “göbeğini kaşıyan adam” bile dediler. Tanımamak, bilmemek, ötekileştirmek en büyük hastalık oldu. Bir yerde yanlış vardı ama neredeydi? (Radikal Sevgi Kitabı’ndan)
“İyi reklam birkaç milyon seçmenin düşüncesini değiştirebilir”
Ekonomik krizin seçmen psikolojisi üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Kriz olmasaydı da CHP böyle bir başarı elde edebilir miydi?
Ateş İlyas Başsoy: Ekonomik krizin en çok etkilediği kesimler AKP’ye oy vermeye büyük oranda devam etti. AKP’nin oyları düşmedi. Herkesin elinde cep telefonu ve acılarımızı gizleyip mutluluklarımızı pazarlıyoruz. Çoğu insan yoksul olduğunu bile kabul etmiyor, edenler de yalnız olduklarını düşünüyorlar. Krizin etkisi olmuştur, AKP’nin berbat kampanyasının etkisi olmuştur, ülkenin yarısına zillet, illet demenin etkisi olmuştur; adayların kalitesinin etkisi olmuştur… Etki çok ama tüm bu ekonomik koşullar aynıyken yanlış adaylar belirlense, adaylar ve parti yanlış iletişim yapsa seçim yine kaybedilirdi. Bozuk ekonomiyi hiçbir reklam kampanyası değiştiremez ama iyi reklam birkaç milyon seçmenin düşüncesini değiştirebilir.
Demokrasiyle ilgili çok ciddi aksaklıklar yaşanan, ana akım medyanın küçücük bir etik olma kaygısı duymadığı bir dönemden geçiyoruz. Bu seçim öncesini olduğu kadar seçim sonrasını da etkiledi. Böyle bir ortamda hiç emeklerinizin boşa gideceği hissine kapıldınız mı? Nasıl motive oldunuz?
Ateş İlyas Başsoy: Ben boşa giden bir emek görmedim hayatımda… Bu seçim sadece İmamoğlu, Yavaş veya Soyer kazanmadı; daha oy kullanmayan yeni yetme gençler kazandı. Beraber bir şeyler yapılabileceğini ve bir şeylerin değişebileceğini gördüler. Benim ömrüm Erdoğan’la geçti, onu ilk tanıdığımda kaya tırmanışları filan yapıyordum yakında baston alacağım kendime… Ömrüm yerin ayağımın altından kaydığı hissiyle geçti. Şimdi milyonlarca insanın yüreğinde muazzam bir inanç var, bundan büyük kazanım olur mu? 6 ay önce Anadolu’da il il dolaşır Radikal Sevgi ile ilgili sunumlar yaparken, beni hiç dinlemeden cep telefonuyla konuşan insanlar görünce içim sıkılıyordu ama onlar hep azınlıkta kaldı. Katılımcıların çoğu toplantı sonunda gelip sarılıyordu, herkes bir şeyler ısmarlamak istiyordu ve gençlerin çoğunun gözleri elmas gibi parlıyordu… Onlara bakarak motive oldum.
“Bu kampanya hiç bitmeyecek”
Seçim sona erse de CHP’nin birleştirici söylemleri hız kesmedi, gitgide daha da çoşkulu hale geldi sanki. Örneğin İmamoğlu, mazbatasını “16 milyon İstanbullunun mazbatasını alıyorum.” diyerek aldı ve daha sonrasında da “Bizden olan/Bizden olmayan devrinin bittiği gündür.” gibi mesajlar vermeye devam ediyor. Altına imza attığınız kampanya, bir yerel seçim kampanyası olmanın çok ötesine geçmiş ve uzun süre etkisini sürdürecek tarihi bir değişimi başlatmış olabilir mi?
Ateş İlyas Başsoy: Bu kampanya hiç bitmeyecek. Bahar hep sürecek… Siyasete yeni bir nesil geldi, bir yenilmezler takımı… İzmit’teki Fatma Hürriyet çoğu kişi tanımıyor, 5 yıl sonra Kocaeli’nin başına geçecek; seçimin rekorunu kıran Alper Taşdelen yarının siyasetini belirleyen kişilerden biri olacak, beş yıl önce kimsenin tanımadığı Zeydan Karalar Yılmaz Büyükerşen’den kavuğu alacak. Vahap Seçer, Muhittin Böcek kentlerini bambaşka bir hale getirecekler. İzmir artık Buca ve Karabağlar ile anımsanacak, Aydın’ın köy kent modeli dünyaya örnek olacak, Mansur Yavaş Ankara’ya çeyrek yüzyıl sonra “başkent” olduğunu anımsatacak ve Ekrem İmamoğlu İstanbul’da yeni bir Türkiye hayali yaratacak. Bu bir yenilmezler takımı, süper güçleri sevgi… Ve benim biraz Playstation oynamam gerek artık.
Görsel: Ateş İlyas Başsoy