Minyatür geleneksel sanatların önemli bir parçası. Tarihte önemli toplulukların belgelerini incelerseniz onları da minyatürlerin süslediğini görürsünüz. Bilinen en eski minyatürler, Mısır’da rastlanan M.Ö. 2. yüzyılda papirüs üzerine yapılan minyatürler. Daha sonraki dönemlerde Yunan, Roma, Bizans ve Süryani el yazmalarının da minyatürlerle süslendiği görülüyor. Ayrıca Osmanlı sanatında “Hurde Nakış” diye bilinen minyatür, Fransızca “miniare” kelimesinden dilimize geçiyor. Sanatçılar nakış işler gibi resimleri işlediğinden onlara da “nakkaş” denirdi tabii. Kısacası çok güzel bir sanat minyatür.
Minyatür tarih için de belge niteliğindedir bir bakıma. Bu eserlerin metnine göre önemli olaylar yazı aralarına yerleştirilir ve aşağıdan yukarıya doğru sıralamayla görünür. Figürlerden önemli kişileri temsil edenler diğerlerinden daha ön planda ve büyük resmedilir. Kullanılan tüm objeler uygun bir kompozisyonla birbirlerini örtmeden kurgulanır. Tek yönlü mekan anlayışı içinde çizilir. Gölge ve ışık zıtlaşmaz, bu şekilde düzenlenerek parlak renkler ile boyanır.
Minyatür ölmemesi gereken bir gelenektir aslında. Belki de Murat Palta gibi çizerlerin ellerinde ölmeyecektir de zaten. Belki de yeniden doğacaktır şimdi bahsedeceğimiz IKSV afişi gibi işlerle.
Sinemanın Unutulmaz Karakterleri Minyatür Etkisinde
Murat Palta değerli bir çizer. Kendisi ilk olarak 6 sene önce Dumlupınar Üniversitesi’nden mezun olurken “Minyatür Tekniğiyle Film Afişleri” isimli lisans bitirme tezi ve projesiyle başladığı çalışmalarına, geleneksel (Osmanlı) motifleri ve çağdaş Batılı sinemayı birleştirdiği deneysel eserler ile halen devam ediyor. Şimdi de Murat Palta, bu işlerinden alınan ilhamla İstanbul Film Festivali’nin afişlerinde imzası olan sanatçılar arasına katılıyor.
Murat Palta’nın minyatür tekniğiyle oluşturduğu 37. İstanbul Film Festivali afişine dikkatlice bakarsanız bazı filmlerin unutulmaz karakterlerinin sırada olduğunu görecekseniz. Mesela sıranın sonunda Otomatik Portakal filminden tanıdığımız Alex bizlere alttan alttan bakıyor. Ya da sıranın önlerine doğru gözlerimizi çevirince Freddy Krueger’ı “akşam kimin kabusu olsam” diye düşünürken görüyoruz. Alex’in yanında Donnie Darko’yu görüyoruz. Star Wars serisinin ve gönüllerimizin efsane prensesi Leia silahını kuşanmış da gelmiş filme mesela. Dorothy’de Oz Büyücüsü’nden sonra biraz tek takılmak istiyor gibi duruyor. Şener’le Müjde’yse şık giyinmişler ve Arabesk filminden geldik biz diyorlar bize. Sadece bunlar değil tabii. Başka referanslar da var. İpekçe ve Yedinci Mühür ise filmlerin ismini vereceğim ama referanslarını açıklamayacağım detaylar. Zaten iki tane kaldığından bulmak çok da zor değil.
Sanatçı Murat Palta IKSV’nin afişini minyatür tarzının süslemesinin mutluluk verici olduğunu söylüyor. Afişin konsept fikri ve tasarımı Murat Palta’ya ait. Sanatçı, “Çalışmalarımda kullandığım dünya sinemasının minyatür tarzıyla resmedilmesindeki mantık aynı şekilde bu afişte de yer aldı” diyor. Festivalde gösterilen ya da gösterilmeyen ama dünya sinemasında önemli olan film karakterlerinin bir gişe sırasında olması gerçekten hoş bir kurgu.
37. İstanbul Film Festivali 6 – 17 Nisan’da başlıyor. 37. İstanbul Film Festivali; bu yıl da yaklaşık 20 bölümde 180’e yakın filmin yanı sıra usta sinemacıların katılacağı, ücretsiz olarak gerçekleştirilecek söyleşi ve atölye çalışmaları, festival sohbetleri ve özel etkinlikleriyle 12 gün boyunca İstanbul’da sinema heyecanını yaşatacak. Festivalin biletleri 24 Mart Cumartesi günü 10.30’dan itibaren Biletix satış kanalları ile Atlas ve Rexx sinemalarında açılacak gişelerden satın alabilirler. Festivali Twitter, Facebook ve Instagram’dan takipleyebilirsiniz.
Görsel: Murat Palta