Wikipedia’ya baktığımızda evsizliğin “sosyo-ekonomik bir sorun olarak düzenli bir barınma mekanına sahip olamama hali” olarak tanımlandığını görüyoruz, ancak aslında kelime anlamının çok daha ötesinde, toplumun derinlerine işlemiş ve insanların ve devletin evsizlere sırtını dönmesiyle desteklenen bir olgu bu.
Yetişkinler arasında evsizlik gün geçtikçe artıyor. Yale Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 2’sinin evsiz olduğu tahmin ediliyor. Dahası, dünya nüfusunun yüzde 20’sinden fazlası, yani 1,6 milyar insan, başında bir çatısı olsa da yaşamak için gerekli hizmetlerden yoksun.
Özellikle bir pandeminin içindeyken daha da bariz bir hale gelen bu problem, SXSW 2021’de de konuşuldu. Mobile Loaves & Fishes Başkanı Amber Fogarty, ICON IK Bölüm Başkanı Dmitri Julius ve bu iki şirketin ortak ürünü olan 3B yazıcı ile yapılmış bir evde yaşayan ve öncesinde evsiz olan Tim Shea, evsizlik probleminin teknoloji ile nasıl çözülebileceğini konuştular.
İnşaat teknolojileri şirketi ICON, evsizlerin barınması için 3B yazıcı ve düşük maliyetli malzemeler ile evler inşa ediyor ve Julius geleneksel ev inşa etme yöntemlerinin modasının geçtiğine inandıklarını söylüyor. Kar amacı gütmeyen Mobile Loaves & Fishes ile devam eden ortaklığının bir parçası olarak bir dizi 3B baskılı evi tamamlamışlar. Community First! Village isimli bu proje, insanları kronik evsizlikten kurtarmak için tasarlanmış ve türünün tek örneği.
Şirketin ikinci nesil Vulcan II 3B yazıcısıyla yapılmış 362 metrekarelik tek yatak odalı evlerden oluşan ve 27 dönümlük bir arazide bulunan evler, sadece barınaktan öte, evsiz insanların kendilerini bulabileceği bir topluluk deneyimi sunuyor. Evlerin yapımında ICON’un robotik, otomatik malzeme işleme, gelişmiş yazılım ve tescilli bir beton türü kullanan 3B yazıcısı, Lavacrate, geleneksel yaklaşımlardan çok daha ucuz, hem dayanıklı hem de güzel evler inşa etmenin yeni bir yolunu sunuyor.
3B yazıcılarla insanların hayatlarını değiştirmek
Bugün, bu köyü evi olarak gören 200’den fazla insan var. Fogarty, bu kasabıyı evsiz insanların sorunlarının anlaşılıp, tanışma ve bağ kurma fırsatı buldukları çok özel bir yer olarak tanımlıyor. Tim Shea, yıllar önce bu köyde yaşamaya başlayan ilk insan olma ünvanını taşıyor.
Tim’in konuşmaları bu psikolojideki birinin, bu teknolojiyle ne denli hayatının değişebileceğine dair çok güzel bir örnek teşkil ediyor. “Benim için neşe ve umut dolu bir maceraydı,” diyor Tim. “Planlanan bu köy hakkında bilgi aldığımda çaresizlik içindeydim ve henüz evlerin temelleri atılmamıştı bile. Şimdi yıllardır burada yaşıyorum ve konseptin işe yaradığını ve hayatımda harikalar yarattığını söyleyebilirim. Bu projeye katılmadan önce hayatımda çok kötü bir noktadaydım ve şimdi o noktadan fersah fersah uzaktayım ve kurtarılmış hissediyorum.”
Julius küresel konut krizinde, bu proje ve benzerlerinin, anlamlı bir değişim yaratacağını düşünüyor. Şimdi küçük ölçekli olsa bile, geniş ölçekte ele alındığında, bu köy ve benzerleri yıllardır kapanmayan bu yaraya merhem olabilirler.
“Ekibimiz Community First! Village’daki yedi evi genel geçer bir olgu haline getirebileceğimiz bir geleceği hedefliyor. Amacımız, bir sonraki adımı atmak ve kendimizi bir seferde 100, 200, hatta 300 birimden oluşan topluluklar inşa edecek bir konuma getirmek ve teknolojinin sınırlarını zorlamaya başlamak. Robotlarımızla tüm dünyaya yetecek, on binlerce ev yazdırabilmek istiyoruz,” diyor Julius.
Şirketin 3B yazıcısının aynı anda üç ev yazdırabildiği ve duvarları sadece 24 saatte tamamlayabildiği düşünüldüğünde, sürdürülebilir evlerin sürdürülebilir toplulukları birleştirdiği bir Dünya köyü fikri, o kadar da uzak gelmemeye başlıyor.