2014’ün en çok ses getiren filmlerinden biri Richard Linklater’ın Boyhood’uydu. Su gibi akan hikayesi ve anlatımda yakaladığı doğallıkla arkadaş çevrelerinde birbirine en çok tavsiye edilen filmlerden biri olan Boyhood, 12 yıla yayılan yapım süreci ile de kendinden epeyce söz ettirdi.
Film yapımının inceliklerini bilmeyenlerin bile anlayabileceği gibi; uzun yıllara yayılan bir hikayeyi bu kadar akıcı bir devamlılıkla bir araya getirebilmek hummalı bir çalışma gerektiriyor. Çekimlere başlamadan önce önlerinde 12 yıllık bir bilinmezlik olan Richard Linklater ve ekibi yaptıkları seçimlerle bu süreçten alınlarının akıyla çıkmayı başarabilmişler.
SXSW’in ev sahiplerinden sayabileceğimiz Boyhood’un Austin’li post-prodüksiyon ekibi, festivalde “12 Yıllık Filmin 13. Yılı” başlığı altında kendi açılarından yapım sürecenin nasıl ilerlediğini anlattılar. Oscar’da Whiplash’in dinamik kurgusuna geçilip, Amerikan Kurgucular Birliği’nin verdiği Eddie ödülünü ise Austin’e getiren Sandra Adair, filmin ilk evrelerinde kimsenin hikayenin nasıl ilerleyeceğinden tam olarak emin olmadığını anlatarak başladı konuşmasına. Linklater’ın filmin her sene çekilen parçalarının o yıl montajlanmasını istemesiyle 2002 yılında kolları sıvayan Adair, adeta bir zen budisti gibi, sadece o yıl çekilen parçalara odaklanıp, yaşanan anların tam olarak seyirciye aktarılabilmesi için çalışmış. Bu parçadan bütüne doğru ilerleyen çalışma biçimi, her sene sonunda yapılan toplantılarla, Richard Linklater’ın filmin senaryosunu 12 yıla yayabilmesine ve o senenin gerçekliği neyse onu hikayeye katabilmesine olanak sağlamış.
Fotoğraf: Murathan Varol, Bigumigu
Senaryo yıllar içerisinde gelişirken, görsel açıdan devamlılığı tutturabilmek de ekip için ayrı bir odak noktası olmuş. Filmin çekildiği yıllarda dijital devrimin sinema sektörünü değiştirmeye başlamış olmasına rağmen, Richard Linklater, Boyhood’u bütünüyle 35mm film kameralarıyla çekmeye karar vererek, en azından 12 yıl içinde sürekli değişebilecek dijital kameraların azizliğinden kendini koruyabilmiş. Fakat post-prodüksiyon ekibi onun kadar şanslı değil. Her sene kurguladıkları bölümleri yeni teknolojilere uyarlamak zorunda kalmaları bir çok teknik problem çıkarmış.
Gerçekten de filmin, telefonlarda yılan oynanan tarihlerde başlayıp, akıllı telefonlarla uzun metraj filmler çekilebildiği bu günlerde vizyona girdiği göz önüne alınırsa, montaj aşamasında deveye ne kadar büyük bir hendek atlatıldığı tahmin edilebilir. Sandra Adair’in kurgu asistanlarından Mike Saenz; bu durumun, teknoloji değişirken onların bir yüzyıl geride kalmış hissetmelerine yol açtığını söylüyor.
“A brief history of boyhood” kaynak: a-bittersweet-life.tumblr.com
90 saatlik görüntüyü, her yıl filmden dijitale, telesine vasıtasıyla çeviren ekip, kasetlerden, hard disklere bir çok yedekleme yaparak montajı ilerletmiş. Artık tarih olan Final Cut Pro 3’le başlayan kurgu AVID’e taşınarak devam ederken, değişen sistemlere ayak uydurabilmek için özel çaba sarf edilmiş. Filmin renklendirmesinden sorumlu Parke Gregg, bu süreçte devamlılığa odaklandıklarını söylerken tüm renk düzeltme işlemlerinin dijital olarak yapıldığının altını çizdi. Renklendirme aşaması için şuradaki yazıdan detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Fotoğraf: Murathan Varol, Bigumigu
Boyhood’un kendi özgün tarzını oluşturmasını sağlayan etkenlerden biri de filmde kullanılan müzikler. İlk yıllarda bir besteciyle birlikte çalıştıklarından bahseden Sandra Adair, Richard Linklater’ın sadece filmin geçtiği dönemlerdeki müzikleri kullanmaya karar vermesiyle farklı bir formül üretmek zorunda kaldıklarını anlattı. Hikayenin zaman zarfına denk gelen bütün önemli şarkıları kaydetmeye başlayan ekip; filmin baş karakteri Mason’ın yaş grubundaki çocuklardan bir kontrol grubu oluşturmuş. Bu gençlere dinletilen şarkılarla ilgili yorumları sorulup, elde edilen geri dönüşlerle filmde kullanılan müziğin de geçen 12 yılın bire bir yansıması olması sağlanmış.
AVID’de müzik dolu katmanlar (layer) olarak vücut bulan bu müzikler son hallerini 12. yılda almışlar. Daha önce bir çok filmde Richard Linklater ile çalışmış Randall Poster müziklerin toparlanmasına yardımcı olmuş ve bütün telif haklarının alınmasını sağlamış.
Boyhood, Sundance Film Festivali’nde ilk gösterimini yapmadan bir sene önce ekibe katılan post-prodüksiyon süpervizörü Laura Yates, filmin sonlandırılma aşamasını koordine etmiş. Yıllar içinde alınan izinler değiştiğinden ve bazı katılımcıların filmde yer almamak istemelerinden dolayı sahneler üzerinde dijital olarak bir kaç değişiklik yapılmış ve Yates her distribütörün kendine göre farklı film dağıtım setleri olduğu için adeta bir post-prodüksiyon arkeologu gibi çalışarak, filmin 12 yıla yayılan bütün yayın haklarını garanti altına almış.
Tüm ekibin titiz çalışması sonucu ortaya çıkan bu bütünlük bizim doğallıktan kopmadan hikayeyi takip edebilmemize izin veriyor. Filmin içinde de tanık olduğumuz teknolojik gelişmeler dikkatimizi dağıtamıyor, yaşanılan sosyal ve politik değişiklikler bizi Mason’dan uzaklaştıramıyor.
12 yılda çok şey değişmesine rağmen Linklater ve Mason’ın gençlikleri, yaşadıkları şehir ve etraflarındaki insanlar, arada uzun yıllar olmasına rağmen birbirlerine benziyor ve seyircinin kendi gerçekliğine çok yakın bir film izlemesine sebep oluyor.