1966’da, Joseph Weizenbaum adlı bir MIT profesörü, bilimsel bir şaka olarak ELIZA’yı kodladı, yani dünyanın ilk chatbotunu. ELIZA, dilbilimsel açıdan basit, bir psikolog gibi konuları araştırmak için tasarlandı. Mesela ailenizden bahsediyorsanız size “bana anneniz hakkında daha fazla bilgi verin” diyebilir. Sanal psikolog, Weizenbaum için komikti ama deneklerinin ELIZA ile daha fazla vakit geçirmesini istemesi bunu üzerine daha ciddi düşünmesine sebep oldu. Hatta sekreteri chatbotla sohbet ederken Joseph Weizenbaum’dan odayı terk etmesini bile rica etmişti.
50 yıldan daha uzun bir süre sonra, Weizenbaum’un deneyinin önerilerine dair çalışmalar tamamlanıyor: Botlar zihinsel sağlığımıza fayda sağlayabilir. Aslında, chatbotlar bugünlerde herkesin ihtiyacı olan isimsiz terapi seçeneği olabilir.
Travmalar, Anonimken Daha Kolay Anlatılıyor
Geçmişte bir araştırma için, Güney Kaliforniya Üniversitesi ve Carnegie Mellon Üniversitesi araştırmacıları, Afganistan’da bir yıl geçirip dönen askerleri inceledi. Savaşı gören birçok asker, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)’ndan muzdarip. Geri dönen birlikler genellikle TSSB belirtisi olup olmadığına bakmak için bir kontrol listesini işaretliyorlardı. Geçmiş araştırmalarda TSSB’nin kendi askeri kariyerlerini etkileyebileceğini askerler farkındaydı. Bu yüzden, adlarının görüleceğini bildikleri bir PDSD testinde daha az bilgi paylaşıyorlardı. Anonim bir versiyonda ise daha fazla paylaşılan bilgi vardı. Anonim olmak, insanların paylaşmasına yardımcı olmuştu.
“Bana Ne Olduğundan Bahset” – Simsensei
Fakat araştırmacılar anonim bir şekilde daha fazla bilgi paylaşılmasından daha iyi sonuçlar almak ve bunu bir insana anlatabilecekleri bir hale çevirmek istediler. Ayrıca vücut dili ve birbirini açabilecek sorular gibi sosyal ipuçlarıyla daha açık bilgiler elde edebileceklerine inanıyorlardı.
Ardından, araştırmacılar 3D terapi botu yarattılar, Simsensei‘yi. Video oyunlarından fırlamış gibi bir görünüşe sahipti bu bot psikolog. Kahverengi saçlı, sakin ve hafif bir gülümseme ve ırk belirtmeyen bir yüzle ten rengi. Elbiseleri ise basit bir hırka, tişört ve pantolon. Zaten bu, her zaman gidebileceğiniz bir psikolog görünümü.
Çalışmada, TV ekranı aracılığıyla bir askerle konuşan Simsensei, konuştukça daha fazla soru sordu. Konuşma “nerelisin” gibi sorularla başladı, TSSB değerlendirmelerinde de sorulabilen “geceleri uyumada sorun yaşıyor musun?” sorularla devam etti. Asker ayrılmadan önce onun ruh halini iyiye götürecek konulardan bahsetmesini de istedi, en çok gurur duyduğu konuyu anlatmasını istemesi gibi. Simsensei 3b terapi botu da olsa, fark ettiği bazı ayrıntıların üzerine gitti ve bunları askerden ona açarak anlatmasını rica etti.
Google Assistant ya da Alexa gibi yapay zekaların dil yeteneklerine göre Simsensei hiç karmaşık değil. Ama basit olması etkili. Araştırmacılar, birkaç çalışma boyunca askerlerin anonim terapi botuna, anonim bir yazılı ankete göre daha fazla travmatik olaydan bahsettiğini fark etti. Araştırmacıların sonuçları bu tarz yapılmış diğer araştırmaların sonuçlarıyla da aynı paralellikte ilerliyordu. Bu da demek oluyordu ki gerçekten insanlar anonim bir şekilde yazmaktansa anonim bir şekilde konuşarak dertleşmeyi daha rahat buluyorlardı.
Woebot: Stanford’lu Ekipten Psikolojik Destek Chatbotu
Ayrıca geçtiğimiz zamanlarda Stanford’lu bir grup psikolog ve yapay zeka uzmanı Facebook üzerinden Woebot’u takdim etti. Woebot, belli sorular üzerinden sizinle 7/24 ve günlük bir rutinde konuşabiliyor. Stanford’lu ekip, ilk olarak botu öğrenciler üzerinde deneyerek, öğrencilerin birkaç hafta boyunca bir botla sohbet ettikten sonra daha düşük stres halinde bulunduklarını gözlemlemişler.
Her ne kadar tasarım olarak henüz tamamlanmamışlarsa da, Woebot gibi yapay zekaya sahip chatbotlar ya da Simsensei gibi 3B terapi botları belli ki gerçek bir insana açılmaktan daha kolay. Araştırmaların hiçbirinde insanlar botları empatiden yoksun, gerçekçi değil ya da yapay zekayla konuşmak istemiyorum diye reddetmemiş ve bunun tam tersi olumlu sonuçlar alınmış.
Dolayısıyla, botların kritik ortamlarda değerlerini kanıtlamaya devam ettiklerini varsayarsak, belki de genel olarak zihinsel bir sağlık sistemi için nasıl tasarlanabileceklerini düşünmeye değer. Çünkü düşünürseniz, bir psikologun yapamayacağı şekilde, yardım botu sizin için her zaman orada olabilir. Sanki FaceTime ya da Skype’dan canlı görüştüğünüz bir arkadaşınız gibi sizinle telefon, tablet ya da bilgisayar üzerinden istediğiniz zaman konuşabilir.
Görsel: USC Institute for Creative Technologies ve Woebot