Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Bir oyundan fazlası: Pokémon GO

Bir oyundan fazlası: Pokémon GO

90'lardan bir hatıra olarak kalan Pokémon'un efsanevi dönüşü.

Pokémon GO şu anda sadece Avustralya, Yeni Zelanda ve ABD mağazalarında bulunuyor. iTunes’daki farklı mağazalarda hesap açmak için buradaki Apple ID’niz yoksa kısmını inceleyebilirsiniz. Android içinse market değiştirme seçeneceği ve alternatif yolların güvenliği konusunda netlik bulunmuyor. Bu nedenle Android için dış bağlantı vermedik.


1996’da bir Nintendo GameBoy oyunu olarak doğan Pokémon, mobil oyun olarak yakaladığı başarıyla birlikte anime adaptasyonu yapıldı kimimizin hayatında minik ve küçük anılarla kaplı bir değişim yaşandı.

Geçtiğimiz yıl Eylül ayında Pokémon GO‘nun geliştirildiği açıklandığında yaşadığım heyecan da oyunlarla geçirdiğim yüzlerce saatin geri dönme sinyalleri verdiğini hissetmiştim. Çünkü Nintendo’nun GameBoy’dan DS’e uzanan mobil oyun konsolları geçmişi içinde Pokémon önemli bir marka ve hayran kitlesi oldukça büyük. Ve bu kitle sevdiği şeyi tamamen kucaklamayı, tüm detaylarını öğrenmeyi seven bir kitleydi. Kendi deneyimlerime ve çevreme baktığım zaman da Pokémon’un herhangi bir neslinin herhangi bir oyuna başlandığında en az 80 saatlik bir oynanma süresine ulaşıyordum. Pokémon takası ve sohbetini de saymazsak tek kişilik olan bir oyun için oldukça yüksek bir değer bu. Hatta günümüzdeki birçok ana akım bilgisayar oyununun da iki haneye çıkamayan oynanma süresi olduğunu da not düşmekte fayda var.

Günümüze geldiğimizde ise Pokémon’un bu gücünün zayıfladığı ve artık eskisi kadar anılmadığı aşikardı. Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle de mobil oyunculuk PSP ve DS gibi oyun konsollarının dışına taştı. Donanım olarak da daha güçlü telefonların üretilmesi de bu konsolları bir nebze mobil pazarın dışına itti. Nintendo da akıllı telefon dünyasına gireceğini ve 2017’de 5 mobil oyun yayınlama hedefini 2015 sonunda açıkladı. Şubat 2016’da Pokémon’un 20 kutlayacak olması da Nintendo için bir mihenk taşı değerindeydi. Küresel çapta yapılan kutlamalar ve Super Bowl’da yayınlanan 20. yıl reklamı da bugünlerin ilk sinyallerini veriyordu.

Pokémon GO’yu geliştiren ekibin Niantic olduğu açıklandığında da mobil oyun dünyasını takip edenlerin heyecanı biraz daha katlandı. Google’ın çatısı altında 2013’te alternatif gerçeklik oyunu Ingress‘i geliştiren ekip, bu oyunla birlikte sokaklarda yürümek ve belirli noktalada gerçekleşecek görevler kurgulama konusunda büyük tecrübe kazanmıştı. Niantic, Google’dan ayrılıp bağımsız bir oyun stüdyosu olunca da Pokémon GO, iOS kullanıcıları için de bir hayal olmaktan çıktı.

Yeni Zelanda ve Avustralya bölgesindeki uygulama marketlerinde 5 Temmuz’da yayınlanan Pokémon GO’nun bu bilgi ve deneyim birikimiyle tüm dünyanın gündemini ele geçirmesi pek de şaşırtıcı değil. Oyun şu anda öylesine popüler ki (bir mobil uygulamanın en önemli metriği olan) günlük aktif kullanıcı sayısında Twitter’ı geçmek üzere. Nintendo ise geçtiğimiz çarşambadan bugüne, neredeyse bir hafta içinde 9 milyar dolar değer kazandı.

Görsel: SimilaWeb

Bu sıçramanın formülü ise başarılı bir oyun olan Ingress’in veritabanı ve Pokémon dünyasını ucundan kıyısından yakalamış herkesin oyuna karşı olan heyecanı. Ve ikisi birleştirince Central Park’taki bu görüntü şaşırtıcı olmuyor.


Veya Ankara Güvenpark’a Pokémon oynamak için gelen birbirinden habersiz insanların kurduğu bu dostluk.

Görsel: Semih Greenland

Hafta sonu her iki gün de ortalama 5 – 6 saat boyunca birkaç arkadaşımla sokaklarda gezip yolda Pokémon oynayan yüzlerce insan gördüm. Bir köşede dikilmiş telefona bakan birisi gördüğüm zaman büyük ihtimalle Pokémon oynadığını biliyorum. “Çevrede güzel Pokémon var mı? Oyun değilim ona göre gireceğim.”, “Şurada Venomoth var yakalamak isterseniz.”, “GYM’i alabildiniz mi?” gibi onlarca soruyu tanımadığım insanlara sordum ve fark edilmenin şaşkın gülümsemesiyle yanıt aldım. Ardından ise yine o tanımadığım insanlar kafalarına takılan soruları sordu.

Candy Crush ve Angry Birds gibi parlayan isimler olsa da ilk defa bir mobil oyunun toplum üzerinde bu denli büyük bir etki yarattığını görüyoruz. Pokémon yakalamanız için yavaş giden taksi servisleri, Beyaz Saray’daki GYM için yapılan mücadeleler, Caddebostan sahili gibi büyük alanlarda buluşmalar, küçük arkadaş gruplarından subredditlere kadar uzanan iletişim grupları ve daha niceleriyle bu akım ve getirdiklerini izlemek heyecan verici olacak.

Görsel: Pokémon GO