Belçika’da Dilsen-Stokkem ve Maasmechelen arasındaki sınırda yer alan köprü, 20. yüzyıl kömür madenciliği döneminden kalma maden kalıntılarının arasında konumlandırılmış, Bölgede, çakıl çıkarılması nedeniyle oluşturulan bir göletin üzerinden geçiyor. Tahmin edeceğiniz üzere uzun süre önce bölgeden kömür ve çakıl gibi malzemeler çıkarılması durdurulmuş. Ancak madencilik tarihi, bölgenin topografyasını değiştirmiş bir kere. Manzarası insan müdahalesiyle değişen bu bölge, 21. yüzyılın başlarından bu yana, merkezinde bisikletçiler ve yürüyüşçüler bulunan bir dinlenme merkezi haline gelmiş. Değişen su seviyelerine uyum sağlayan köprü, kullanıcıları su yüzeyine oldukça yakınlaştırarak dinamik manzaralar sunuyor.
BuroLandschap, dubalı köprüyü adeta manzaraya entegre etmiş ve bu köprüyle iki maden alanını fiziksel olarak birbirine bağlamış. Doğal formlardan ve Fibonacci dizisinden (Altın Oran) ilham alan köprü, su üzerinde düz bir bağlantı yerine kavisli, organik bir şekilde uzanıyor. Bu tasarım seçimi, bisikletçilerin ve yürüyüşçülerin hızını yavaşlatıyor, onları duraklatmaya ve muhteşem manzaranın tadını çıkarmaya teşvik ederek yapıyı çevresiyle bütünleştiriyor.
Yolu uzatıp, manzaranın tadına varılmasını isteyen köprü
400 metrelik bir alana yayılan köprü, Belçika’nın en uzun yüzen bisiklet köprüsü ve eşsiz bir simge yapı. 30 adet menteşeli modüler elemanı, 130 santimetreye kadar yükselen veya düşen su seviyelerine esnek bir şekilde uyum sağlamasına olanak tanıyor. Mühendislik ve tasarımın bu kombinasyonu; peyzaj, doğa ve alanın madencilik geçmişi arasında simbiyotik bir ilişki yaratıyor.
Bisiklet köprüsü, bu yıl Eylül ayında hizmete açılmış.
Görsel: Fotoğrafçı Pieter Rabijns