Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, gelecek senaryoları geleceği beklemeden adeta bugüne sızıyor. Gelecek yalnızca bilimsel ve teknolojik ilerlemelerle de şekillenmiyor. Bu ilerlemelerin etik ve felsefi filtrelerden geçmeden uygulamaya konulması; örneğin para karşılığı yapılması, savaş endüstrisine ya da yalnızca güç sahiplerine hizmet etmesi distopyaları şekillendiriyor. Genç insanlardan aldığı kanı, vücudu gençleştirdiği vaadiyle müşterilerine nakleden Ambrosia adlı klinik zinciri de üzerine çokça distopya senaryosu üretilebilecek türden bir girişim.
Ambrosia, uygulama hakkında kesin kanıtlar sunmuş değil
Ambrosia; Los Angeles, San Francisco, Tampa, Omaha ve Houston olmak üzere ABD’nin 5 farklı şehrinde şubelerini açmış durumda. Kurucu Jesse Karmazin’in genç bağışçılardan -satıcı demek saha doğru aslında- alınan kanın naklinin vücudu gençleştirebileceği iddiasına inananlar, bir litre kanı 8.000 dolara veya iki litre kanı indirimli olarak 12.000 dolara satın alabiliyor.
Şirketin iddiasını desteklemeye yönelik gerçek klinik sonuçlar çok az ve yetersiz görünüyor. Örneğin, genç yetişkinlerin kanının Alzheimer Hastalığı semptomlarını azaltmaya yardımcı olup olmayacağını belirlemek için yapılan bir çalışma, bu ay Jama Neurology’de yayınlanmış. Ancak bu sadece 18 katılımcıyla gerçekleştirilmiş bir çalışma. Ayrıca Ambrosia’nın ileri sürdüğü kanıtların çoğu, insanlar üzerinde değil fareler üzerinde yapılan deneylere dayanıyor. Ambrosia, 2017’den bu yana kendi kendine yürüttüğü klinik araştırmalarının sonuçlarını ise henüz paylaşmadı.
Çağdaş vampirlik mi?
Tüm bu bilimsel soru işaretleri ve etik şaibeler sürerken şirket mağazalarını açmaktan da geri durmadı. Uyguladığı tedavi teknik olarak sadece kan nakli ve yaygın bir prosedür olduğundan Ambrosia, ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nin radarına şimdilik takılmadı. Öte yandan Ambrosia’nın tedavisini destekleyen kesin kanıtların bulunmaması, varlıklı müşterilerden gelen ilgiyi durdurmadı. Ambrosia, kısa bir süre sonra bir bekleme listesi oluşturmak zorunda kaldı.
Uygulanan tekniğin işe yaradığını ortaya koyacak kesin kanıtlar bulunsa bile, bu tip uygulamaların ticari bir hizmete dönüşmesi pek de etik durmuyor. İnternet sitelerinde gezinip aşağıda gördüğünüz ödeme kısmıyla karşılaşmak bile benim “kanımı dondurdu” açıkçası. Öte yandan sağlığın, eğitimin ve diğer sosyal hakların çoktan ticarileştiği bir dünya, belki de etik çizgiyi çoktan kaybetmiş olabilir! Siz ne dersiniz?
Görsel: Hush Naidoo, LuAnn Hunt, ambrosiaplasma.com