Marka Konseyi Başkanı Güven Borça, yurt çapında kalkınmak ve milli gelirir artırmak adına ülke çapında uygulanan politikalar için alternatif bir yol önerdi. Kalkınma politikaları üretip gelişmiş ekonomiler arasına girmeye yeltendiğimizden beri Brezilya, Güney Kore bir ekonomilerle kıyaslanan Türkiye, bir zamanlar aynı noktada olsa da şu anda bu ülkelerle arasında büyük bir fark var. Güney Kore disiplini veya Alman tekniği gibi devşirme ve geçmişte metodolojileri kullanmak yerine farklı, baştan tasarlanmış stratejiler kullanılması dile getiren manifesto ülke çapında üretim yapan herkesi, kalkınmanın bir parçası olduğu için muhattap kabul ediyor ve sesleniyor.
Marka Konseyi’nin yayınladığı manifestoyu aşağıda iletiyoruz:
“Tek Yol Kore Yolu Değil
Yeni Dünya Başka Fırsatlarla Dolu
Yeter ki ezberleri aşıp yeni fikirlere değer verelim. Geçmiş yüzyıla ait referanslardan vazgeçelim, kendi yolumuzu bulalım. Özgün yol haritamızı çizelim. Bunun için ülkede ciddi bir dönüşüm gerekiyor ve hatta buna mecburuz.
Batı sanayileşmeyle bugünkü refah seviyesine ulaştı ancak sanayi üretimi de bir noktaya geldi ve her yerde aşırı kapasite oluştu. Ülkeler de korumacı önlemler almaya başladı. Öte yandan sanayide verimlilik artıkça işsizlik de artıyor. Ayrıca gelinen noktada çevreye çok yük olmaya başladık. O yüzden küresel sistem bir sıkışma içinde. Türkiye bu ortamda yeni, yenilikçi fikirlerle aradan sıyrılabilir çünkü aydınlanma dönemine ve sanayi devrimine ait ezberlerin bozulduğu bir döneme giriyoruz.
Evet biz de kendimiz üretelim ama üzerine bir katma değer ekleyelim. Genç nüfusumuzu avantaja çevirelim. Yeni ve esnek çalışma modelleri geliştirerek verimliliği artıralım. Geçmiş yüzyılda batıda geliştirilen çalışma formatları ve emeklilik modelleri artık işe yaramayacak. Haftada kırk saat düzenli mesai ve otuz sene çalışıp emekli olma modelleri günü karşılamıyor. Yeni ve esnek modeller bulmak lazım. Türkiye burada cesaret gösterip fark yaratabilir.
Bunu fırsata çevirip yaşlanan dünya nüfusuna yeni fikirlerle gidebiliriz. Ülkemiz yeri itibariyle çok uygun bir noktada, neredeyse dünyanın merkezinde. Çok güzel bir iklimimiz ve coğrafyamız var. Ayrıca ülkemizde tıp da çok gelişmiş durumda. Doktorlarımız ve hastanelerimiz yetkin. Dolayısıyla yaşlanan zengin dünya nüfusundan daha fazla insanı tedavi için, seyahat için, yaşamak için ülkemize çekebiliriz. Bunun için uzun vadeli bir plan hazırlanması gerekir.
Ülkemizin doğal zenginliklerini, bitki florasını değerlendirmemiz lazım. Dünyada sağlıklı beslenme, organik üretim bir trend ve topraklarımız bu açıdan çok zengin ancak neredeyse hiçbir ürünümüzü markalaştırıp dünyaya pazarlayamıyoruz. Coğrafi işaretler büyük bir pazarlama ve gelir fırsatı olarak önümüzde duruyor. Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Ülkemizde bu markalaşma ve pazarlama yönetimi birikimi mevcut.
Marka Konseyi yönetim kurulu başkanı Güven Borça, yeni şeyler düşünmenin, yeni modeller kurmanın zamanı geldiğinin düşünüyor. Bu bağlamda dernek üyeleri arasında “bize has katma değer yaratma modelleri” konulu bir çalışma başlattıklarını duyurdu. Bu çalışmasa marka danışmanları, akademisyenler bir araya gelerek bu topraklara özgü katma değer yaratma formülleri üzerine çalışıp önerilerde bulunacaklar.
Özetle, Almanya’nın, Kore’nin geçen yüzyıldaki modellerini bire bir uygulayarak fark yaratamayız. Yeni şeyler düşünmemiz, ezber bozmamız lazım.
Marka Konseyi manifesto
Türkiye’deki büyük marka potansiyelini görüyoruz. Bu potansiyeli değerlendirerek bölgemizde daha etkin, dünya ekonomisinde daha iyi yerlerde olabileceğimize inanıyoruz. Bu inanç doğrultusunda, markalaşma ekosistemi içinde yer alan özel sektör ve kamu kuruluşları ile yeni bir sayfa açılması, markalaşma konusuna yeni bir gözle bakılması gerektiğini düşünüyoruz.
Marka Konseyi bu ortamda bir şeyleri değiştirebilir ve ülkenin Marka Potansiyelini harekete geçirebilir. Çünkü Marka Konseyi, alanında yetkin danışmanlar ve yöneticilerden oluşmaktadır. Türkiye, son yirmi yılda markalaşma alanında ihtiyacı olan insan gücünü yetiştirmiştir. Marka Konseyi’nin oluşturan marka danışmanları ve profesyonelleri olarak yapıcı bir misyon yüklendik. Kamu, iş dünyası, pazarlama iletişimi sektörü ile el ele yeni bir sayfa açmak için bir araya geldik.
Biz bu ülkedeki markalaşma ideallerini geliştirmek ve desteklemek için varız.
Marka Konseyi Neden Kuruldu?
Türkiye’nin dünyanın birinci lig ekonomileri arasında yer alabilmesi için daha yüksek katma değer üreten bir iş yönetim kültürüne ihtiyacı var. Bu amaca hizmet eden “markalaşma”, Türkiye’nin önemli bir zafiyeti ve aynı zamanda önündeki en büyük fırsatlardan.
Daha yüksek katma değer üreten markalaşma kültürünü hayata geçirmek için uzman bilgisine ihtiyaç olduğunu gören marka danışmanları ve yöneticileri olarak Marka Konseyi çatısı altında tecrübelerimizi, bilgimizi ve gücümüzü birleştirdik.
Türkiye’nin büyük marka potansiyelini açığa çıkarmak üzere, alanında derin bilgi ve deneyime sahip marka profesyonelleri, Türk iş dünyasına ve kamu kuruluşlarına VİZYON KAZANDIRMAK, YOL GÖSTERMEK VE CESARET VERMEK amacıyla Marka Konseyi’nde bir araya geldi. Bu yapı, bir taraftan Türkiye’de marka bilincini geliştirirken, öte yandan markalaşma ekosisteminin büyümesi için de çalışmak üzere oluşturuldu. Amacımız, Türkiye’nin marka geliştirme birikimini global düzeyde rekabet edecek seviyeye taşımak ve Türkiye’de bu bilginin daha yaygın kullanılabilir olmasını sağlamaktır.
Kuruculardan da anlaşılacağı gibi ülkemizde bu potansiyel var. Marka konusunda yetişmiş insan gücü var. Bugün ülkemizdeki yabancı şirketlerde yetişmiş profesyoneller dünyanın her yerinde önemli görevler üstlenmiş durumda. Çok sayıda marka danışmanı da birikimlerini sektör yararına ortaya koyuyor. Artık kamunun da özel sektörün de bu birikimlerden daha fazla yararlanmak için ek çaba göstermesinin zamanı geldi.”
Marka Konseyi, Türkiye’de marka yaratma ve geliştirme kültürünün temellerini güçlendirmek için faaliyet gösteriyor. Konseyin bireysel üyeleri; Turgay Adıyaman, Temel Aksoy, Bora Alçı, Asude Alkaylı, Serfinaz Altun, Yunus Baran, Güven Borça, Ali Gökçe Ertan, Bülent Fidan, Muhterem İlgüner, Yelda İpekli, Cihan Kırımlı, Şule Kutlay, Serhan Ok, Dilek Özman, Hakan Senbir, Murat Şaylan, Nukhet Vardar, Gülfidan Barış, Özge Kanat, Selim Tuncer, Tülin Turanlı Lehy, Necdet Kara, Arek Melemetçi, Vadi Efe, Derya Bilal, Emel Göker, Tüzin Akyol, Eren Özata, Çiğdem Görener, Faruk Şener, ERcan Solmaz, Esin Türkan Tunçdamar’dan oluşuyor.
Görsel: Marka Konseyi