Dünyanın her köşesinden birbirlerini tanımayan insanları romantik buluşmalara davet eden, lokasyon bazlı sosyal keşif uygulaması Tinder, 2012 yılında kuruldu. Tinder profilleri arasında gezmeyi ve en uygun sevgili adayı eşleşmesini kolaylaştıran; ilginizi çeken insanların fotoğraflarını akıllı telefonunuzun ekranına dokunup parmağınızı sağa kaydırarak, ilgilenmediklerinizi ise sola kaydırarak belirlediğiniz Tinder’ın temel hareketi swipe, 2014 yılında günde 1 milyon kez yapılmaya başlamış. Bugün ise bu rakam günde 2 milyona ulaşmış durumda.

Romantizmi farklı bir boyuta taşıyan, başarılı bir çıkış grafiği yakalayan Tinder’ın geçtiğimiz Mart ayında satın aldığı Humin’ın kurucusu – CEO’su ve aynı zamanda Kairos Society sivil toplum kuruluşunun kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Ankur Jain, RISE 2016’da ZhenFund’ın kurucu ve CEO’su Anna Fang’e konuk oldu. Jain, insanların teknolojiye en iyi şekilde adapte olmasını sağlamak isteyen Humin’ın, Tinder’a ne gibi katkılar sağladığı konusunda konuştu.

Konuşmasına, salonda bulunan kaç kişinin Tinder kullandığını sorarak başlayan Jain, birbiri ardına havaya kalkan elleri görünce pek şaşırmadı. Modern çağda, ofislerde geçen ömrümüzün birileriyle tanışıp ilişki kurmaya vakit bırakmadığını düşünen Jain, insan davranışlarını ve insanların günümüzde ilişkilere karşı bakış açısını birebir şekilde Tinder’a aktarmaya çalıştıklarını belirtti. Match.com çöpçatanlık sitesininde de emeği geçen Jain, Tinder’ın Facebook’tan farklı olarak, insanların yalnızca mesajlaşarak birbirleriyle tanışmasını sağlayan bir uygulama olmadığını, onları yüz yüze buluşturmak amacıyla hazırlanan bir uygulama olduğunu söyledi.

Fang’in, insanların Shakespeare’in Romeo ve Juliet’indeki gibi saf bir romantizmi, sevgiliye balkon altında yapılan serenatları özleyip özlemediği sorusunu, artık gecenin bir yarısı balkonunun ya da pencerenin altında ona şiir okuyan ya da şarkı söyleyen birini gören kadınların bu romantik jeste karşılık vermeyeceğini, aksine böyle bir durumla karşı karşıya kalırlarsa polise haber vereceğini söyleyerek esprili bir şekilde yanıtladı. Jain’e göre insanların kaçırılan ilişki fırsatlarını fark etmesini sağlayan Tinder, onların gerçek dünyadaki davranışlarını mobil uygulamaya yansıtmalarını sağlıyor.

Bir tüketim ürününün insanların ihtiyaçlarını baz alıp, belli ölçülerde değerlendirdikten sonra teknolojiyle ustaca bir şekilde birleştirilirse etkili olacağını düşünen Jain, herkesin yeni insanlarla tanışmak ve buluşmak istediğini ancak, buna vakit ayıramadıklarını belirtiyor. İnsanları gerçek hayatta buluşturan en büyük sosyal medya ağının ise Tinder olduğunu savunuyor ve Tinder’ın var olan insan problemlerinin yanı sıra endüstrideki problemlere de farklı bakış açıları kazandırdığının altını çiziyor.

Romantizmin çok daha ötesine geçen Tinder, dünyanın her yerinden insanları buluşturuyor ve insan ilişkilerini geliştirmek için çalışmaya devam ediyor. Tinder’ın destekçileri arasında Black Eyed Peas grubundan tanıdığımız Will.i.am ve aktris Sophia Bush da yer alıyor.

Yetenekli öğrenciler tarafından geliştirilen inovasyonların desteklendiği ve üyeleri arasında dünyanın en iyi üniversitelerinden öğrenciler bulunan Kairos Society’den de bahseden Jain, daha tecrübeli ve bilgili insanlarla, inovatif fikirleri olan genç girişimcileri bir araya getirdiklerini ve bundan gurur duyduklarını söylüyor. Genç girişimcilerin sormaması gereken soruları sorup, daha meraklı olmaları Jain’e göre onların daha başarılı olmasını sağlıyor.

Çok basit bir buluşun bile proje maliyetini yarı yarıya düşürebildiğini belirten Jain, girişimcilik son dönemde her ne kadar popüler bir terim haline gelse de genellikle fikri olan fakat parası ve işi olmayan insanların bu yola adım attığını belirtiyor. 7. sınıftayken (13 yaşında) ilk internet sitesini kuran 26 yaşındaki genç girişimci Ankur Jain, girişimin bir iş değil bir yaşam biçimi olarak benimsenmesi gerektiği düşünüyor.

Görsel: Bigumigu; RISE, Vimeo