Yakın geçmişte yapılmış, dijital tekniklerden uzak kısa filmler; farklı ve etkileyici atmosfere sahip oluyor. Kullanılan temalar, geliştirilen mesaj kaygıları ve iletişim yöntemleri günümüz kısa filmlerine göre bir adım öne çıkıyor.
Her tarihi yapım gibi Sansür filmini de bulunduğu dönem ve tarihsel süreç içerisinde incelemek gerekiyor. Tan Oral, Mimar Sinan Üniveristesi Mimarlık bölümünden 1963 yılında mezun oldu. 3 yıl mesleğini icra ettikten sonra film, karikatür, çizgi film konularında çalışmalar yaptı. 1970 yılında da Ergin Kolbek anısına Sansür isimli kısa filme hayat verdi.
Ergin Kolbek aynı dönemde Mimar Sinan Üniveristesi çıkışlı bir sanatçı. Türkiye’nin ilk pandomim klübünü kuran ve bu sanat dallarının Türkiye’de emekleme dönemine girmesini sağlayan sanatçı, 1969 yılında henüz yapacakları ve üretebilecekleri bitmemişken hayata veda eden bir isim. Milliyet Gazetesinin arşivlerinde yer alan haber ise olay hakkında günümüze kalan tek bilgi. Tabii Ergin Kolbek’i medyaya yansımasıyla değil sanat geçmişi ile anmak icap ediyor. Onun çabalarına ve fikirlerine gösterilecek saygı da böylece değer kazanacaktır.
Sansür filmi, işlediği konu nedeniyle empati kurmakta güçlük çekilmeyen bir konu. Sanatın, iletişimin ve fikir paylaşımının düzenlenmesi ve kontrol edilmesi yüzyıllardır yaşanan bir durum. Fikirlerin paylaşılması için bir onay merci olması ve bir makamın gözetimine tabii olması toplum olmanın doğurduğu ikilemler arasında yer alıyor. Toplumun kabul edeceği metaları toplum organizatörleri ve yöneticileri değerlendirip uygun olduğuna karar veriyor. Eğer uygun değilse bu üretimin diğer bireylerle paylaşılması yasaklanıyor. Sansür, bu konudan yola çıkarak yaptığı toplum eleştirisinde yalnız kalıyor ve eleştirdiği değerlerin esiri oluyor.
TRT tarafından ödül almasına rağmen bir kez bile yayınlanmayan kısa film, 1977 yılında kitap olarak basılıyor. Bu sefer de savcılık tarafından “Tahdide Tabidir” yargısıyla 18 yaşından küçüklerin satın alması yasaklanıyor.
Görsel; Youtube