Modern ofis yaşamı tam anlamıyla bir kaosa dönüşebiliyor. Art arda gelen toplantılar, bitmek bilmeyen e-postalar ve sorumsuz iş arkadaşları derken, kısa bir nefes alma anı bile lüks gibi görünebiliyor. Peki böyle bir ortamda sağlığı korumak ve üretken olmak mümkün mü? Meditasyon kapsülü olarak tanımlanan Iris Pod, iş yerinde zihinsel sağlığı desteklemeye yönelik yepyeni bir bakış açısı sunuyor.
OpenSeed tarafından ünlü tasarımcı Yves Béhar ve onun stüdyosu Fuseproject ile Tuux (Meksiko merkezli sosyal sorumluluk odaklı tasarım ve üretim stüdyosu) iş birliğinde geliştirilen Iris Pod, adeta sinir sisteminizi kucaklayan bir koza gibi. Sürdürülebilir şekilde yetiştirilen ahşap ve yumuşak keçeden panellerle çevrili bu yapı, kullanıcıya ana rahmindeymiş hissi veriyor. Tasarım dünyası, nihayet stres altındaki zihinlerin neye ihtiyaç duyduğunu anlamış gibi görünüyor.
Iris Pod’un çıkış noktası, OpenSeed’in kurucusu Jonathan Marcoschamer’in kendi deneyimleri
OpenSeed’in kurucusu Jonathan Marcoschamer, 2018 yılında katıldığı 10 günlük sessiz bir meditasyon kampının ardından, bu pratiği iş yerinde de sürdürmek istemiş. Ancak açık ofis ortamı, mahremiyetin neredeyse imkansız olduğu bir yapıya sahip olduğundan bu mümkün olamamış. Böylece sessizlik ve huzuru herkesin ulaşabileceği bir kapsülde birleştirerek bu duruma çözüm getirmiş.
Kapsül kullanıcıyı gerçek dünyadan tamamen uzaklaştırmak için tasarlanmış. İçeride, rehberli meditasyonlar, senkronize ışıklar, aromaterapi ve ses deneyimi bir araya geliyor. Dokunmatik ekran aracılığıyla nefes egzersizlerinden görselleştirme çalışmalarına kadar birçok uygulama arasından seçim yapılabiliyor. Işıklar, sesle mükemmel bir uyum içinde çalışarak yalnızca birkaç dakika içinde zihinsel rahatlama sağlıyor.
Titreşimli zemin panelleri
Kapsül, vibroakustik terapi de uyguluyor. Titreşimli zemin panelleri, bacaklara ve oradan da tüm vücuda terapötik frekanslar ileterek derin gevşemeyi destekliyor, stresi azaltıyor ve kan dolaşımını iyileştiriyor.
Yves Béhar’ın tasarım anlayışı her detayda kendini belli ediyor. Tamamen keçe kaplı paneller, dış sesleri izole ederken doğal hava akışını da sağlıyor. Kullanılan malzemelerde geri dönüştürülmüş talaş ve plastik kullanımını en aza indiren doğal tekstiller tercih edilmiş. Bu da Iris Pod’un sadece lüks değil, aynı zamanda çevre dostu bir tasarım olduğunu ortaya koyuyor.
Pratiklik açısından da büyük ilerlemeler kaydedilmiş. Önceki versiyonları kurmak günler sürerken, yeni nesil Iris Pod düz bir şekilde sevk ediliyor ve yalnızca birkaç saat içinde monte edilebiliyor. Bu sayede hem taşıma maliyetleri hem de çevresel etkiler azaltılıyor. İşverenler de bu yeniliğe kayıtsız kalmıyor. 22.500 dolarlık fiyat etiketine rağmen oldukça ilgi görüyor. Deloitte ve Morgan Stanley gibi büyük şirketlerde çoktan yerini almış durumda.
Sessizliğin tasarımı
İris Pod, artık sadece ofislerde değil; hastanelerde, kanser tedavi merkezlerinde ve hatta kolluk kuvvetleri tarafından bile kullanılıyor. Bu yaygınlaşma, erişilebilir meditasyon alanlarına olan ihtiyacın sektör fark etmeksizin giderek arttığını gösteriyor.
Sonuç olarak Iris Pod, sadece bir ofis ekipmanı değil; zihinsel sağlığın önemini kabul eden, molaların tembellik değil ihtiyaç olduğunu savunan, tasarımın yaşam kalitesini nasıl artırabileceğini kanıtlayan bir adım. Sürekli daha fazlasını talep eden bir dünyada, sadece nefes almak ve “şu anda” kalmak için bir alana sahip olmak, gerçekten devrim niteliğinde. Ve dürüst olmak gerekirse, bu devrim çoktan başlamış bile.
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Görsel: OpenSeed