Mexico City’de yaşayan sanatçı, genellikle kaktüslerle dolu çöl manzaraları, floralar ve natürmortlar resimlemeyi tercih ediyor. Resimlerindeki bitkiler ve diğer unsurlar, adeta tuvalin üzerinde eriyormuş gibi görünüyor ya da esneyerek tanınmaz hale geliyorlar. Sanatçı resimlerinde neden böyle bir estetik yaklaşım uyguladığını açıklarken gözlerimizin aynı şeye çok uzun süre baktığında, zihnimizin bu şey hakkında değişiklikler yaptığını vurguluyor.
Alexis Mata, analog ve dijital alanlar arasındaki ilişkiyi araştırıyor ve üretim süreci her iki alanı da içeriyor. Ön taslaklar, sanatçının gittiği her yere yanında götürdüğü defterlerinde doğuyor. Bir yandan da referans olarak sürekli fotoğraf çekiyor ve video kaydediyor.
Sanatçı, yapay zekâyı da kullanıyor. Yapay zekâ deneyleri, Mata’nın hızla gelişen bu araçların üretebileceği tuhaf, kafa karıştırıcı sonuçları daha iyi tercüme etmesine yardımcı oluyor. Ancak araştırması sadece görsel değil. Yapay zekâda şiirler veya haikular yazarak deneyler yapmaktan ve ortaya çıkanları görmekten hoşlanıyor. Bunu, kendisi için bir keşif süreci olarak görüyor.
Cesur renk paletleriyle resmedilen tuhaf resimler, dijital aksilikler ile beynimizin, yoğun odaklanma anlarında, rüya hallerinde veya halüsinasyon yaratan maddelerin yardımıyla bir görüntüyü çarpıtma yolları arasında bağlantılar kuruyor. “Bütün dünyaların rüyalar içinde yaratıldığını ve bu dünyaların gün ışığına çıkarılmasını istediğini düşünmek hoşuma gidiyor” diyor.
Alexis Mata’nın çalışmaları, 25 Ocak’a kadar Tribeca’daki The Hole’da “Fata Morgana” isimli iki ikşi kişilik sergide sergilenmeye devem edecek. Sergiden fotoğrafları aşağıda görebilirsiniz. Mata’nın vitray ve tekstilden çizim ve heykele kadar uzanan çalışmalarının daha fazlasını internet sitesinde görebilirsiniz. Yeni çalışmalarını ise Instagram’ı üzerinden takip edebilirsiniz.
Görsel: Alexis Mata
