Sebastian Zimmermann, “55 TERAPİST 55 Psikoterapistin Seans Odası” başlıklı kitabı, Türkiye’de Okuyan Us tarafından yayınlandı. Kitap özellikle terapistlerin, hasta sıfatıyla bu alanla temasta olanların ve elbette fotoğraf tutkunlarının ilgisini çekecek türden. Fotoğrafların yanı sıra metinlerin edebi açıdan çok derin olduğunu eklemeliyim. Bu nedenle aslında seçici olan her edebiyat tutkununun ilgisini çekebilir. Dekorasyon ve mimari unsurlar da kitabın yaratıcı yönünü besleyen önemli birer kaynak. O nedenle bu alana ilgi duyanların da keyif alacağını tahmin ediyorum.
Bazı psikoterapistler makalelerinde, felsefi boyutlarıyla terapi odasının ve terapi deneyiminin ne olduğunu irdelemiş. Bazıları ise hastalarının gizliliğini koruyarak bir terapi hikayesi üzerinden tümevarım yapmayı tercih etmiş. Özellikle Dr. Irvin Yalom ve Dr. Martin Bergmann gibi tanınmış isimler, hem makaleleriyle hem de fotoğraflarıyla beni en çok etkileyenlerden oldu. Burada bir parantez açayım; yukarıdaki fotoğrafa gördüğünüz terapist, 100 yaşında hâlâ çalışmalarını sürdüren Dr. Martin Bergmann’ın ta kendisi. Kitabın kapağında da bu fotoğraf yer alıyor.
Sebastian Zimmermann’a göre kitap, psikoterapistlerin özel iç mekanlarına ve oralarda yaşayan uygulayıcıların iç çalışmalarına açılan bir pencere sağlıyor. New York şehrinde çalışmalarını sürdüren psikoterapistlerin özgün bakış açılarıyla şekillenen pratiklerini, resimli kitap canlılığına sahip bir anlatımla işliyor.
Fotoğraftaki terapist, Jamieson Webster. Webster makalesinde, bir hastasının düşüşle ilgili hikayesinden bahsediyor.
2019 yılında basılan ve 50 terapisti içeren kitabın genişletilmiş ikinci edisyonu olan 55 TERAPİST, psikoterapi odalarının kapılarını meraklıları için aralayarak; tüm okuyucuları geçmişte yaşanmış, içinden geçilmekte olan ve gelecekte yaşanması olası terapötik süreçler üzerine düşünmeye davet ediyor. Bir terapistin zihninden neler geçtiğini, onun kişisel yaşantısının çalışmaları ve odanın iç mimarisi üzerindeki izdüşümlerini; fotoğraflara eşlik eden makaleler ve röportajlar aracılığıyla okuyucuyla buluşturuyor. “Yaratıcı bir yan proje olarak başlayan ve aynı zamanda iki tutkumun – psikiyatri ve fotoğrafçılık – ortak empatik merceğine olan ilgimi yansıtan bu uğraş, meslektaşlarımın portrelerinin bir özetine dönüştü.” diyor Zimmermann.
Sebastian Zimmermann, önsözde şu ifadelerle açıklıyor projesini: “Her hafta ofisimde, birden fazla dünya açılıyordu. Sıradan bir gün, kaygılı bir Wall Street borsacısıyla, mücadeleci bir caz bestekârıyla, depresif, rekabetçi bir lise ikinci sınıf öğrencisiyle ve seksenlik manik bir şairle yapılan seanslar aracılığıyla dönüşüyordu. Üstelik hepsi de öğle yemeğinden önce gerçekleşiyordu. New York’un karışık çeşitliliğinin günde birkaç kez, yeni bir alt kültürün ise her elli dakikada bir eşiğimden içeri girmesi deneyimiyle hayat buluyordum. Daha sonra terapist arkadaşlarımdan oluşan daha geniş bir topluluğu merak etmeye başladım. Hepimizi, zihni ve ruhu etkileyen hastalıkları ele alma arzumuz birleştiriyordu, peki farklılıklarımız nelerdi? Hastaların tedavilerinin ötesinde ortak noktamız varsa, neydi? Kişisel yakınlıklarımız ve çıkarlarımız uygulamalarımıza nasıl yansıyordu? Ofislerimiz, uygulayıcı ve birey olarak kim olduğumuz hakkında ne gösteriyordu?”
Terapötik alanlarla ilgili keşifler
Michael Eigen’in seans odası
“Geniş bir eğitim geçmişi-ne sahip uygulayıcılar -psikiyatristler, psikanalistler ve psikologlar- olan düzinelerce meslektaşımın kendi ofislerinde fotoğraflarını çektim. Bu terapistlerin tümü kendi özel yönelimlerine ve alt uzmanlıklarına dayalı teknikler kullanıyorlardı: psikodinamik, bilişsel-davranışçı terapi, kişilerarası, ilişkisel teknikler vb.”
“Birkaç fotoğraf seansından sonra, daha eksiksiz bir portre için, katılımcılarımla yaptığım birçok büyüleyici sohbetin özünü de kitaba eklemem gerektiğini anladım. Meslektaşlarımla röportajlar yapmaya başladım ve onları çalışmalarının ayrıntılarını paylaşmaya davet ettim. Bu röportajların özetleri, fotoğrafları aydınlatarak uygulayıcıların benzersiz bakış açılarını ve uğraştıkları çeşitli ana temaları ortaya koyuyor. Jamieson Webster gibi bazı terapistler kendi denemelerini yazmayı tercih ederken, Donnel Stern ve Annie Bergman gibi birkaç terapist de yayınlanmış çalışmalarından alıntıların kendilerini daha iyi temsil edeceğini düşündüler. Açık olma arzusu ile hasta mahremiyetini koruma ihtiyacı arasında bir denge bulmak kolay değildi. Hastalardan bahsederken, konuyu tamamen kurgusallaştırdılar, birkaç farklı kişinin hikâyesini birleştirdiler veya kimlikleri tanınmaz hale getirmek için detayları değiştirdiler.”
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Psikiyatrist ve fotoğrafçı Sebastian Zimmermann kimdir?
Sebastian Zimmermann, Manhattan’ın Yukarı Batı Yakası’nda özel muayenehanesi olan bir psikiyatrist ve ödüllü bir fotoğrafçı. Martin Bergmann’ın fotoğrafi New York Times’da ve uluslararası yarışma Photo Review’da yer alırken, bu kitaptan alıntılar Psychiatric Times’da bölüm bölüm yayınlanmış. Sebastian’ın fotoğrafları Brooklyn’deki Powerhouse Arena, Boston’daki Bromfield Gallery, Philadelphia’daki Project Basho ve New Jersey’deki Perkins Center dahil olmak üzere çeşitli yerlerde sergilenmiş. Ayrıca memleketi olan Almanya’da devlet televizyonu için New York’taki fotoğrafçılar hakkında bir televizyon belgeseline konu olmuş. Sebastian Uluslararası Fotoğrafçılık Merkezi’nde ve özel olarak da Arlene Collins’ten eğitim almış. Eşi film yapımcısı Renée Silverman ve iki çocuğuyla birlikte Manhattan’da yaşıyor.
Künye:
Genel Yayın Yönetmeni: Cem Mumcu
Yayın Yönetmeni: Meltem Türkeri
Yayın Koordinatörü: Erkam Evlice
İngilizceden Çeviren: Damla Atamer
Editör: Petek Halman Kara
Grafik Uygulama: Deniz Dalkıran
Görsel: Okuyan Us