Yakınsama adlı bölümün bir parçası olarak gerçekleşen Everything Is A Remix So Steal Like An Artist oturumunun katılımcıları Kirby Ferguson ve Austin Kleon’du. Kirby, “Everything is a Remix” adlı internet video serisi ile tanınıyor. Bu seride Kirby, yaratıcı dünyada esinlenmenin sandığımızdan çok daha fazla yer aldığını ve esinlenme, hatta bir fikri alıp yaratıcı süreçte ondan temel olarak faydalanmanın aslında sanıldığı kadar kötü olmadığını anlatıyor. Austin Kleon ise bir yazar ve yaratıcılığın karanlık tarafı, yani başka fikirlerden faydalanma konusunda bir kitabı (Steal Like An Artist) var.
Her iki konuşmacının da eserlerinde, aslında insanın yaratıcı düşünce yapısının çalışma şekli olarak farklı bilgileri alıp sentezlemesi, yani esinlenmesi konusunun üzerinde duruyorlar.
Everything Is A Remix serisinde Kirby Ferguson bu konuya popüler kültürden ve sinema, müzik gibi eğlence ürünlerinden oldukça ilginç örnekler sunuyor. Serinin tamamını burada izleyebilirsiniz. Ben yaratıcı düşünce ile ilgili kısma bir göz atmanız için 3. bölümü ekliyorum. Bu bölümün girişinde yaratıcılığın elementleri güzel bir şekilde inceleniyor:
Yaratıcılığın tanımı olarak farklı fikirlerin bir araya getirilmesi açıklamasını uygun gören konuşmacılarımız, panel sırasında akıllarına gelen ya da duydukları fikirleri nasıl kaydettiklerini paylaştılar. Sürekli bir not defteri bulundurup her an akla gelen şeyleri yazabilmenin önemi konuşulurken Austin’in karısının ona doğumgünü hediyesi olarak duşta da not almasına olanak veren Aquanotes adlı sugeçirmez not defterinden aldığını da sohbet sırasında gülüşmeler eşliğinde öğrendik.
Peki farklı fikirlerden ortaya çıkartılan bir fikrin yaratıcılığını nasıl değerlendirebiliriz? Bu konuya yanıtları da net oldu: Ortaya çıkan şey bir şekilde yeniyse, işlem başarılıdır. Bu arada aralarda Ferguson’un eserinden bölümler izlemeye de devam ettik.
İlginç bölümlerden birisi de başkalarının işlerini kopyalamakta beis görmeyenlerin genellikle kendi işlerinin kopyalanmasına karşı aşırı duyarlı olmaları ile ilgili olandı. Steve Jobs’tan grafik tasarım sanatçısı Josef Müller -Brockmann’ın işlerine kadar ilginç örnekleri de konuşurken, aslında zihnimizin fikri bulduğunda ortaya çıkış sürecini nasıl da inkar ettiğini ve bunun fikri gerektiğinden daha fazla sahiplenmemize sebep olduğunu da belirttiler.
Austin Kleon’un esinlenme konusunda “gut check” dediği bir de mekanizması varmış. Bir konuda esinlendiği bir kişiyle sadece ikisi bir asansörde kalsalar ne hissedeceği ve onunla ne konuşacağını düşünerek çözüyormuş bu konuyu. Eğer asansörde diğer elemandan ayar ya da hatta dayak yiyeceğini düşünüyorsa ortada bir çalıntı var, ama diğer elemanın onun işini tebrik edeceğini düşünüyorsa kendini ikna edebiliyormuş bunun haklı bir esinlenme olduğu konusunda.
Telif hakları, fikri mülkiyet gibi konularda dijital devrim sonrası atılan korumacı adımların aslında dijital devrimin üretme, çoğaltma ve dağıtmada yarattığı mucizevi değişime karşı bir direnç olduğu sonucuna vardığım sunum benim için ilham verici oldu. Konunun başlığına bakarak “haydi çalalım” demek yerine aslında orijinal sandığımız bir çok fikrin başka fikirlerce tohumlanıp sulanarak yeşerdiğini hatırlamak şeklinde bir ilhamdı bu.
Not: Oturumun ses kaydı burada mevcut, vakti olup da konuyla ilgilenenler dinleyebilir.