Massive Change Network’ün kurucusu ve CEO’su Bruce Mau, MC24 adında bir kitap yayınlıyor. Kitabında kendi tasarım ilkelerini ve yeni yaşam merkezli yaklaşımını, Küme (Cluster) olarak adlandırdığı eşzamanlı kriz silsilesi ile yüzleşmek için uyguluyor. Pandemi krizi, ırksal ve sosyal adalet krizi, iklim krizi, gıda güvensizliği krizi ve yönetim krizi. Mau, tüm bu küresel zorlukların birbiriyle ilişkili olduğunu ve kökenlerinin temel bir empati eksikliğinden kaynaklandığını savunuyor.
Bruce Mau applies his MC24 design principles and his new life-centered approach to confronting the simultaneous cluster cascade of crisis that he calls The Cluster at 12pm on Channel 1. https://t.co/D1mksIlbpJ pic.twitter.com/5zkCHj0bEt
— SXSW (@sxsw) March 18, 2021
Dünyanın ihtiyaç duyduğu şey empati
Kitabının ilk paragrafında şöyle diyor: “Bugün pratik anlamda yaptığımız her şeyin değişmesi gerekli. Hala doğaya sahipmiş gibi ve sınırsız bir kaynağımız varmış gibi davranıyoruz. Atıklarımız problem değil gibi davranıyoruz. Doğaya paradoksal bir biçimde hem kiler hem de bir tuvalet gibi kullanıyoruz. Kısa dönemli düşünüp yarın yokmuşçasına tüketiyoruz ve faturasını gelecek jenerasyonlara bırakıyoruz. Çözemediğimiz problemleri gözden ırak yerlere itiyoruz. Yarattığımız çözümler bir şeyleri düzeltmekten ziyade daha büyük sorunlara yol açıyor. Her şeyin şu an değişmesi gerekli.”
Bruce Mau, şu an dünyada 7.9 milyar insan olduğunu ve bu yüzyılın ortasında bu sayının 10 milyara çıkacağını söylüyor. Bu artışın gelişmiş ülkelerden kaynaklanmadığını, az gelişmiş ülkelerdeki doğum oranıyla alakalı olduğunu dile getiriyor. İnsanlık olarak çoğalmaya devam etmemiz bir başarı ama bu başarı yanında birçok problem getiriyor. Çünkü gezegenimiz ve gezegenimizin kaynakları bu başarıyı problemsiz hale getirebilecek şekilde kullanılmıyor. Mau bu noktada bunun tek çözümünün empati ve empatiye dayalı tasarım olduğunu vurguluyor. Mau’ya göre tasarım ile önce vatandaşların daha sonra toplulukların ve nihayetinde ekolojinin önemsenmesine dair bir metodoloji oluşturulabilir. Ve bu metodla bahsedilen krizler ve problemler aşılabilir.
Dünyanın ihtiyaç duyduğu insan merkezli bir tasarımdan ziyade hayat merkezli bir tasarım ve yaklaşım. Burada bahsedilen hayat herhangi birimizin yaşamından ziyade her şeyin birbiriyle etkileştiği kolektif bir doku. Tüm yaşayan canlıların birbirine bağlı olduğu kompleks bir ağ. Bu bakış açısı insan odaklı tasarımdan oldukça farklı ve bu bakış açısının anahtarı empati. Sadece insanın insanla empatisi değil insanın tüm yaşayan canlılarla, yaşamla kuracağı bir empati. Kendimizi başka bir canlının yerine koymaktan ibaret olan bir empati de değil bizi bir ve bütün olarak düşünüp hareket etmeye itecek bir empati.
Görsel: SXSW