Yönetmen ve sanatçı Tunç Topçuoğlu, üretken yapay zekâ ile gelişmeleri sıkı sıkıya takip eden, deneyimleyen, özellikle de video yaratma konusunda tutkulu ve uzmanlaşmış bir isim. Bedük’ün “Ses” parçası için hazırladığı yapay zekâ ürünü müzik videosuna yer vermiştik. Video hakkında hem Tunç ile hem de Bedük ile ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirmiştik; Tunç, bu alanda edindiği deneyimleri bizlerle paylaşmıştı.
Bu defa Tunç Topçuoğlu dün yaptığı “Herkes çok özel” paylaşımıyla gündemimizde. Bu konuda kendisinden bilgi alarak mini röportaj niteliğinde bir haber hazırladık. Üretken yapay zekâ konusunda hevesli ve profesyonel işler yapmak isteyen yaratıcılar için Tunç’un açıklamaları oldukça faydalı olacaktır. Kullandığı promptlardan (istemler / metinler) örnekler dahi vererek üretim sürecini anlattı.
“Bu düzensiz düzene uyum sağlamaya çalışmak gerçekten çok yorucu”
“Herkes çok özel”, düzene ve duyarsızlığa tahammülü kalmamış birinin isyanı gibi. Tunç’a böyle bir şarkı yapması için kendisini harekete geçiren şeyleri sordum. Bu süreci şöyle açıklıyor: “İçinde bulunduğumuz bu düzensiz düzene uyum sağlamaya çalışmak gerçekten bazen çok yorucu. Etrafımızda cereyan eden olaylara sessiz kalmak her zaman en kolay çözüm değil. Negatif durumlara tepki vermek, ses çıkarmak da bazen bir insanı, özellikle bir sanatçıyı rahatlatabiliyor. Hatta belki negatifi pozitife çevirmek için gerçek çözüm bu? Bunu çoğu zaman işimiz, ailemiz, statümüz vb. sebeplerden yapamıyoruz. ‘Herkes Çok Özel’ videosunda anlatılmak istenen çok net aslında. Hepimiz kendi dar çemberimizde kendi keyfimizdeyiz. Hemen burnumuzun dibinde ufacık çocuklar ölüyor, öldürülüyor. Bu konu hakkında paylaşım yapanı kimi zaman Instagram bile sansürlüyor. En çok ben farkındayım bu filmin ve şarkının bu düzensiz düzeni düzeltmeye katkısı olmayacağını, ancak yapay zekâ belki eskiden anlattıklarımızın değil, hiç anlatmadıklarımızın altını çizmek için işimize yarayabilir. Belki anlatmaktan, bahsetmekten çekindiklerimizi o bizim için anlatır? Bu çıkış yolu bana onunla beraber bu senaryoyu yazdırttı diyebilirim. Çocuksu bir tarz seçimi, bilinçli ve isteyerek yapıldı. Görselleri oluştururken prompt’larımda oldukça detaylı bir şekilde tarif ettim. Bir de bazı hassas konular çocuğa anlatılır gibi ifade edildiğinde daha net anlaşılabilir düşüncesindeyim.”
Bu gönderiyi Instagram’da gör
Kille yaratılmış analog stop-motion’lardan yapay zekâyla üretilmiş animasyonlara
Filmde, kil modellerle yapılmış gibi duran, oyuncak benzeri bir atmosfer var. Bu tür bir stili seçme nedenini ilginç bir bağlantı kurarak açıklıyor Tunç. Yapay zekânın anatomik açıdan kusurlu üretimleriyle, kilin hata kaldıran bir malzeme olması arasındaki tamamlayıcılığa dikkat çekiyor. Yeri gelmişken parantez açayın; yapay zekâ sanatının kusurlarını bugünkü “Çılgın Hırsız 4” Üretken Yapay Zekâyı Tiye Aldı haberimizde de işlemiştik.
Tunç’un bu çocuksu estetik hakkındaki açıklamalarının tamamı şöyle: “Bundan 5-6 yıl önce, Bigumigu’da da sıkça haber olan El Turco Digital adında bir dijital prodüksiyon ajansım vardı. Ben ve genç ekibim, kağıttan, hamurdan, eski oyuncaklardan viral reklam filmleri yapar, sosyal medyada içerik üretirdik. Türkiye’de çalışmadığımız marka, toplantı yapmadığımız ajans kalmamıştı. O zamanlar kilden hamurdan bir dünya yaratıp bunları hafif de olsa harekete geçirmek için yazarından sanat yönetmenine, yönetmeninden kameramanına kadar minimum 6-7 kişinin çalışması gerekiyordu. Hatırladığım kadarıyla 60 saniyelik bir filmi 30 gün içinde yapabiliyorduk. İzlediğimiz deneysel yapay zekâ filminin kilden olmasının sebebi o zaman ile bu zamanı karşılaştırabilmektir aslında. Bugün tek başıma benim 3-5 günümü alan bir süreçten bahsediyorum. Sanat yönetimi açısından kil, hatayı kaldıran bir malzemedir. Yapay zekânın da yüzleri ve parmakları ne hale getirdiğini artık çocuk bile biliyor. Biraz da bu sebepten dolayı kil modeli ile çalışmayı tercih ettim. Elbette ki izlediğimiz şeyin analog bir kil stop-motiondan çok farklı olduğunun farkındayım, ancak bugünkü tüketim hızı da aynı değil maalesef. Neden 60 gün mesai harcayıp 30 saniyede tüketilecek bir konuyu 3 günde üretmeyelim gibi bir sorunun sonucu diyebilirim bu film. Uzun lafın kısası: Nereden nereye geldi iş, nereye gideceğini düşündükçe daha da heyecanlanıyorum.”
Zafer şarkı sözü yazanın değil, şarkı sözü prompt’u yazanın mı?
Üretken yapay zekâ haberlerimizde metin, görsel ve video yaratımına dair yeni teknolojilerden sıkça bahsettik. Şarkı sözü ve beste ayağında ise sürecin detaylarına girme fırsatı olmadı. Bu konuda da hevesle Tunç’un deneyimlerini sordum. Hangi araçları ne için kullandığını, ne gibi promptlar yazdığını açıkladı.
Şarkıyı Suno adlı uygulamayla hazırlamış. Bunun, yeni çıkmış, henüz emekleme aşamasında olan bir uygulama için oldukça başarılı olduğunun altını çiziyor. Şarkının sözlerini ise tahmin edeceğiniz üzere ise Chat GPT ile yazmış. Şarkı sözlerini hazırlamak için şu prompt’la işe başlamış: “İçinde akılda kalıcı bir nakarat olan, mutlu ama umutsuz, bası kaldıran ancak çocuksu bir hava taşıyan, mutlu başlayıp düzene isyan eden, akustik gitarla çalınabilecek kadar basit bir şarkı sözü yazabilir misiniz? Bu şarkıda savaşlardan ve ölen çocuklardan özellikle bahsetmenizi istiyorum. Küfürlü ifadeler kullanabilirsiniz, ancak çok naif bir şekilde.”.
Tunç Topçuoğlu’na verdiği bilgiler için bir kez daha teşekkür ediyorum ve bu çalışmadan ne kadar keyif aldığını anlattığı aşağıdaki açıklamalarıyla yine sözü kendisine bırakıyorum.
“Sanırım şu ana kadar yapay zekâ ile yapılmış en özel çalışmam ‘Herkes Çok Özel’ videosu oldu. Tam bir yıl önce metin yazımıyla başlayan yapay zekanın yaratıcı süreçlerimize girişi, görsel üretim ve ardından video üretimine kadar devam etti. Yaklaşık altı aydır yapay zekâ video üretim programlarıyla uğraşıyorum ancak bu yeni videonun en keyifli yanı müziği oldu. Sözleri, temposu, melodisi, enstrümanı ve vokali tamamen yapay zekâ ürünü. Bu da beni eski bir reklamcı olarak oldukça heyecanlandırıyor. Eskiden bir jingle yaptırmak için ne kadar emek harcanıyordu, düşünsenize.”
Görsel: Tunç Topçuoğlu