Bir zamanlar TV yapımlarının başarısını sayılarla ölçmek için gözler Nielsen’a çevrilirdi, devir değişti. Artık dizilerinin bölümlerinin yayındayken, öncesinde ve sonrasında sosyal ağlarda ne kadar konuşulduğu, ne kadar gündem yarattığı, izleyicilerin ne kadar etkileşimde bulunduğu, özetle konuşmanın ‘ulaştığı’ kişi sayısı önemli, kaç kişinin o bölümü izlediğinden çok.
Vampire Diaries, bizde de örnekleri olan diziler gibi sosyal ağlarda konuşulma oranı tv’de izlenme oranından daha fazla olan dizilerden. Nielsen’a göre 18-49 yaş arasında en popüler 122. televizyon şovu olan dizi, asıl amacı olan reklam alımlarını arttırmak için güçlü olduğu yöne oynamış ve sosyal ağlardaki hayranlarını ve popülaritelerini ulaştığı insan sayısını artırmak için kullanmaya karar vermiş.
Dizi, en sosyal izleyicilerini, yani sosyal ağlarda dizinin eriştiği alanı en çok genişleten hayranlarını ödüllendirmek için her yeni dizi bölümünü webisode olarak yeniden düzenleyip yayınlıyor. Son bölüme gelen en iyi tepkilerden oluşan webisode dizinin mikrositesine ve Facebook sayfasına koyuluyor, dizinin starları webisode’larda hayranlardan isimleriyle bahsediyor. Hayranların yorumları tv bölümünden hemen sonra gösteriliyor, bu da hayranları hem tv’de dizi oynarken tweet’lemeye hem de onlar için yaratılmış webisode’u internetten daha sonra izlemeye teşvik ediyor.
Dizinin yeniden düzenlenen bu kısa versiyon video’ları reklamverenlere de hayranlara birçok kanaldan ulaşabilme avantajı sağlıyor. Dizinin reklamvereni AT&T webisode’lardan fayfalanmış ve klasik bir şekilde diziden önce video girmesi yerine webisode’daki dizi karakteri diziyi AT&T’nin sunduğunu söylemiş, böylece izleyiciler irrite olmamış; genç, daha etkileşime açık kitleye doğru ve doğal şekilde ulaşılmış olmuş.