Avustralyalı sokak sanatçısı Rone, doğduğu yer olan Melbourne’da 1900’lerden kalma terk edilmiş ahşap bir yazlığı, “Omega Project” adı altında bir sanat mekanına dönüştürdü. Sanatçı, adeta fantastik bir film setine dönüştürdüğü yapıya; rahatsız edici kadın portreleri, çizimler ve iç mekana yerleştirilen diğer tekinsiz objelerle perili ev havası vermiş.
Rone’un tercih ettiği yapı, kent merkezinin kuzey tarafında yer alan büyük bir yazlık sitede kalan son yapılardan biri. Terk edilmiş bir evden daha tekinsiz bir şey varsa o da herhalde terk edilmiş bir yazlık olsa gerek. Yıkım ve inşaat alanı içinde yer alan konut, yıkım zamanı gelene kadar sadece birkaç hafta boyunca Omega Project haliyle sergilenmeye devam etmiş. Ancak Rone’un çürüme ve yok olma konseptinde çalışmalar yapmaya duyduğu ilgi uzun zamandır devam ediyor. Burada ufak bir parantez açalım; yıkım öncesi “geçici” sanat mekanına dönüşen bina konseptini, başka sokak sanatçılarında da gözlemlemek mümkün. Örneğin Berlin’de gerçekleştirilen THE HAUS projesi bunlardan biriydi. Sokak sanatıyla bir yapıyı bir tema altında tamamen dönüştürmek de Banksy’nin Dismaland ve Walled Off Hotel projeleriyle aşina olmaya başladığımız bir yaklaşım.
Lanetli ev görünümündeki yapının içinde Avustralyalı ailelerin 20. yüzyıldaki tipik eşyalarına – kadife yatak örtüleri, ahşap çerçeveli televizyonlar, telefon, biblolar gibi – yer verilerek o yıllar tekrar canlandırılmış. Bu konuda Rone, iç mekan tasarımcısı Carly Sponer’dan destek almış. Bnece yakın geçmişe dair bir canlandırma olması bize kendi yaşamımızın ne kadar çabuk tükendiğini hatırlattığından orta çağa ya da başka bir tarihi dönem canlandırmasına kıyasla mekanı daha ürkütücü kılmış. Siz ne dersiniz?
Görsel: Instagram
