Bu yıl SXSW’e uçak biletlerimizi American Airlines’dan aldığımızda AA henüz etkinliğin resmi havayolu olmamıştı. Yola çıkmamıza az bir zaman kala AA de SXSW sponsorları arasında yer alınca bu tesadüfe sevinip kendimize pay çıkartmayı denedik. 6 Mart sabahı saat 9.00’da İstanbul’dan Londra’ya hareket ettik.
Yaklaşık 4 saat sonra Londra’ya vaktinden de önce inip uçakta çok az bekleyip Heathrow’a girdik. Havalimanında gümrük ve kontrollerde neredeyse hiç vakit kaybetmeyip Londra-Chicago uçağımıza 2 saat içinde bindik ve yine hiçbir gecikme olmadan havalandık.
AA’in Londra-Chicago uçağında 8 saat sürecek yolculuğumuzda bir miktar uyumak çok önemliydi, Eda ve Ozan bunu başardılar, ancak ben uykudan önce biraz fazla yiyip içince yolculuğun ikinci yarısı mide bulantısı ile uyuyamayarak geçirdim. Chicago’ya vaktinde indik. Gümrük girişinde yine neredeyse hiç beklemeden geçtik ve iç hat uçuşundan önceki güvenlik prosedürlerinden geçerek 5 saat sonra kalkacak Austin uçağımızı beklemeye başladık. Yolcuğun en zorlu geçen kısmı da burası oldu. Neredeyse 14 saattir yollardaydık ve son uçuşumuza daha 5 saat vardı. Havalimanında restoran masalarında, koltuklarda uyuklayarak, kafamız devrilerek beklediğimiz uçağımız neyse ki yine zamanında kalktı ve 3,5-4 saat sonra (yolda baygın olduğumuz için kesin süreyi unuttum) Austin’e inmeyi başardık.
Chicago’daki kara kıştan sonra -bir gün önce kardan uçuşlar iptal olmuş havalimanında- Austin’in havası bahar gibi geldi. Taksimize atlayıp kiraladığımız eve doğru yola koyulduk ve evsahibimiz bizi kapıda karşıladı. Evimizin çok eski ama tam ihtiyacımıza göre ve oldukça iyi yerde konumlanmış bir ev olduğunu görüp sevinerek yataklarımıza çekildik ve 24 saati aşan bu yolculuğun izlerini biraz olsun üstümüzden atabilmek için bayıldık. Sabah jetlag etkisiyle 6’da kalkacağımı henüz bilmiyordum.