Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Pazarlama Zirvesi 2014 – Birinci Günün Özeti

Pazarlama Zirvesi 2014 – Birinci Günün Özeti

Pazarlama Zirvesi'ndeki ilk gün konuşmacıları

Pazarlama Zirvesi 2014 ile ilgili yaptığımız 
haberlerde bahsetmiştik, bu senenin konusu “Oyunu Değiştirmek”. Bu bağlamda oyunu değiştirmek için ihtiyacınız olan 10 temel strateji üzerinden oturumları konumlayan etkinliğin ilk gününde;

  • Düşün
  • Keşfet
  • Etki Yarat
  • Yık
  • İlham Ver

konseptindeki konuşmaları dinledik. Bunların yanında önemli markaların pazarlama profesyonellerinin sunumları ve 
Game Changers Turkey finalistleriyle etkileşimler de bugünün diğer etkinliklerinden sayılabilir.

Bu sene oldukça enerjik bir açılışla oturumlara başlandı. 

Peter Fisk, Türkiye oyunu değiştirenlerin ülkesi diyerek söze başladı, “%10 daha iyi olmak için değil 10 kat daha iyi olmak için uğraşın ve farklı düşünün” diyen Fisk’in sunumunun en can alıcı kısmı “Oyunu oynamayı bırakın, oyunu değiştirin”dediği kısımdı muhtemelen.

Rakiplerin yaptıklarını yaparak ya da pazarda varolan kurallara uygun hareket ederek değil, tüketicinin alışkanlıklarını, pazarın gidişatını değiştirerek hareket etmenin öneminin konuşulduğu oturum 
Tanyer Sönmezer’in ilginç ve eğlenceli konuşmasıyla devam etti.

Tarih boyunca oyunu değiştirenlerden bahseden Sönmezer sahneye nostaljik kıyafetlerle çıktı.

İlk once Ford ve PermaSharp’ın ve oyunu nasıl değiştirdiğinden bahseden Sönmezöz, aşağıdaki eski reklamı paylaştı.

Ardından gırgırın mevcut bir uygulamaya nasıl yeni bir bakış açısıyla geliştirildiğinden bahseden konuşmacı, yine eskilerden ilk gırgır reklamını dinleyicilerle paylaştı.

Sunumunun devamında Zeki Müren’in oyunu nasıl değiştirdiğinden bahseden konuşmacı ayrıca balkondaki müzisyenlerle birlikte nostaljik şarkıları çaldırarak dinleyicilere keyifli bir deneyim yaşattı.

Görsel: slideshare

Sönmezer’in sunumunu 
şuradan inceleyebilirsiniz.

Ardından sahneye çıkan 
Whitney Johnson’ın sunumunun başlığı ”Düşün-Vizyonunu Değiştir”di. Distruptive Innovations (Yıkıcı İnovasyonlar) üzerine konuşan konuşmacı bu yenilikleri gerçekleştirmek için riskleri göze almak ve herşeyden önce işe kendinizi yıkabilmekten başlamak gerektiğini anlattı.

Bir marka ya da bir birey olarak önce güçlü taraflarınızı anlayıp sonra oyunu ona göre oynamalısınız diyen Johnson, güçlü yanınızın ne olduğunuzu keşfetmek istiyorsanız gün içinde yaparken sizi en mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünün, işte o sizin güçlü tarafınızdır, dedi.

Pazarda süregelen kuralları devam ettirmek yerine yenilerini siz oluşturmalısınız diye oturuma devam eden pazarlama profesyoneli, düzen bozanların pazarda rakiplerin neler yaptığına değil tam olarak neler yapmadığına dikkat eder, diyerek ve bu inovasyonlara adapte olmanın zaman alabileceğini ama daha iyi bir dünya hayali kuruyorsanız bunu göze almanız gerektiğine dikkat çekerek oturumunu sonlandırdı.

<script a

Starbucks’ın kahve ikram sponsor olduğu kahve molasından sonra sahneye 
uçan otomobilin mucidi Stefan Klein çıktı. Konsepti “Keşfet-Pazarını Değiştir”di. 

Herkesin merakla beklediği oturumlardan birisi olan oturumda Stefan Klein, tam olarak bir hayalin nasıl gerçeğe dönüştüğünü anlattı. 2 sene içinde uçan arabanın piyasaya sürmeyi planladıklarından bahseden konuşmacı farklı uçan araba prototiplerini paylaşarak, piyasaya sürüldüğünde fiyatının bir spor araba ile hafif uçak arasında olmasını beklediklerini söyledi.

Öğle yemeğinden sonra 
Rita Clifton’ın oturumu ile devam eden zirvede bu sefer konu “Etki Yarat- Sonuçları Değiştir”di. Güçlü markaların nasıl sürdürülebilirlik kazandıklarından bahseden konuşmacı “Basılı mecraya dayalı değil online mecraya dayalı markalara evrilmeliyiz, yaşadığımız değişim bunu gerektiriyor” diye devam etti. 

Şirketlerdeki departmanların tümünün aynı amaç için çalışması gerektiğinden aksi takdirde hedeflere giderken çakışan yolların markalara zarar verdiğinden örneklerle bahseden konuşmacı oturumunu “İnsanlar göçer, binalar yıkılır, ürünler eskir ancak markalar kalır” diyerek bitirdi.

Kahve molasından sonra paralel oturumlara geçildi. Ben, Hale Yiğitler ve Prof. 
Koen Pauwels’in “Hızlı Tüketimde Alışverişçi Tercihleri; Fiyat ve İndirimlere Verilen Tepkiler” sunumuna girdim.

Sunum özellikle bu sektörde çalışanlar için oldukça öğreticiydi çünkü spesifik hızlı tüketim ürünleri kategorilerindeki indirimlere, tüketicinin verdiği tepkiler anlatıldı. Öncelikle tüketici panelinden ve bu ölçümlerin nasıl yapıldığından bahseden Hale Yiğitler, geçen seneden beri büyüyen kategoriler üzerinde durdu. Tüm kategorilerden %62’sinin geçen seneye göre büyüdüğünü söyleyen konuşmacı bunun Avrupa ortalamasının oldukça üzerinde olduğunu belirtti.

Ardından sahneye gelen Koen Pauwels, özellikle “private label” ürünlerin (marketlerin kendi markaları) pazarı ne kadar etkilediğinden bahsetti.

Markaların %62’si en az %5’lik bir indirimde bunun satışa olan etkisini görürken geri kalanlar daha ufak indirim oranlarıyla da satışı etkileyebiliyorlar, diyen konuşmacı “post promotion dip” kavramına dikkat çekti. Post promotion dip aslında bir promosyondan sonra tüketicilerin o ürünü stoklamış veya ürünün tüketim süresinin görece daha uzun olmasından dolayı satışlarda yaşanan düşüklük olarak açıklanabilir.

Profesör sunumunu, pazarlama profesyonellerinin ellerindeki datayı nasıl daha iyi kullanabileceklerini anlatan “
It’s Not The Size Of The Data” kitabına yönlendirme yaparak bitirdi.

Devam eden paralel oturum, Bigumigu’nun kurucu ortağı 
Yalçın Pembecioğlu’nun “Trend Takibi: Bilgi Selinde Hayatta Kalmak” konuşması ile devam etti. Günümüzde yükselen ve zamanında yükselmiş artık yavaş yavaş demode olmaya başlamış trendlerden bahseden Yalçın, pazarlamacılar için bu kadar yoğun bilgi akışında kendileri için gerekli olan bilgiyi nasıl filtreleyebileceklerini anlattı. Google trends, App Store verileri, feedly gibi kaynakları öneren Yalçın’ın sunumu “No Poo” trendi ile ilgili ufak ve eğlenceli bir bilgi ile sona erdi.

No poo trendini 
şuradan okuyabilirsiniz.

Sona yaklaşırken Niraj Dawar’ın “Yık-Stratejini Değiştir” sunumunu günün en beğenilen sunumlarından biriydi.

Önce hangi iş kolunda çalıştığınızı sonrasında neden müşterilerin rakipler yerine aynı ürünü sizden aldığını soran konuşmacının “Amazon daha iyi ürünler satmıyor, ürünleri daha iyi satıyor” cümlesi bana kalırsa sunumun önemli noktalarından biriydi.

Ivey İşletme Okulu’nda Pazarlama Profesörü olan konuşmacı, “Ürünlerinizden daha fazla ne kadar satabileceğinizi düşünmek ölçek ekonomisinin konusu, sizin konunuz nasıl tüketicinin satın alma kriterlerini değiştireceğiniz ve ürünlerinizi nasıl daha iyi satabileceğiniz olmalıdır.” dedi.

Coca Cola’nın içecek otomatlarında yaklaşık %700 daha pahalı olmasının ve buna rağmen tüketicilerin bu parayı ödediklerinden bahseden konuşmacı artık kafamızdaki sorunun “Ne”yden “Nasıl”a dönüşmesi gerektiğine dikkat çekti.

Son oturum 
Marty Neumeier’in “İlham Ver-Markanı Değiştir” sunumuydu.

Özellikle nasıl bir tüketici hedeflediğinize, ondan önce nasıl bir tüketici yaratmak istediğinize odaklanan Neumeier, yaratılması muhtemel müşteri tiplerinden bahsetti ve “Ürünlerinize tam parasını ödemeye hazır müşteriler mi, sizin yarattığınız değere sahip çıkacak müşteriler mi, ürünlerinizde anlam yaratacak müşteriler mi yoksa size güvenmeyen müşteriler mi yaratmak istiyorsunuz?” dedi.

Markanın sadece bir logo ya da marka kimliğinden ibaret olmadığını, aslında markanın tüketicinin içgüdüsel duygusundan ibaret olduğunu anlatan konuşmacı, oyunu değiştirmek için henüz fark edilmemiş ihtiyaçları ortaya çıkartıp onlar üzerine gitmemiz gerektiğini söyleyerek oturumunu sonlandırdı.