Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Özgür Bir İnternet İçin Manifesto

Özgür Bir İnternet İçin Manifesto

5 Posta, zengin ve tutarlı içerik kısırı ülkemizin en önemli bloglarından birisi. Bir markanın iletişim danışmanlarına direkt sponsor olmalarını bile önermiştim zamanında. Şu anda 5 Posta’ya erişemiyor olabilirsiniz. Sebebi açıklanmamış olsa da büyük bir ihtimalle cinsel içerikli yazıları yüzünden ve/veya özgürlükçü yaklaşımı tehlikeli bulunduğu için erişim engeli uygulanmaya başladı bloga.

Bu yüzden haber bağlantısında (en altta) direkt adresini bulacağınız yazının tamamını da buraya kopyalamak istiyorum. Bu arada internet özgürlüğü tartışmalarıyla ilgili bir özet yapmak gerekirse:

Video siteleri (başta YouTube) kapatıldı, Sansüre Sansür hareketi doğdu ve eylemler organize etti. Sansüre Sansür için çekilmiş bir kısa film Facebook’ta ortalama Türk halkı adlı trolün saldırısına uğradı. Moraller bozulmuşken insanlar yeni motivasyonlarla internet özgürlüğünü açık açık tartışmaya karar verdi. Bu arada Sansüre Sansür organizasyonunu iyileştirme adımları atarken, Serdar Kuzuloğlu da Korsan Partisinin Türkiye ayağını kurmak için girişimlere başladı. Bu bilgiler ışığında aşağıdaki manifestoya alayım şimdi sizleri:

Ne İnterneti Lan!!! Anti-Manifesto
Aramızdan bazıları, başımızda bulunan bu özgürlük kısıtlayıcı kanunları, sansürü ve onların getirdiği durumu bir siyasi problem (katılıyorum), bu problemin de çözüleceği arenanın siyasi bir arena olması gerektiğini ısrarla söylüyor. ”Gerçek hayatta bile özgür değilken, tutup ta internetin özgürlüğünden bahsetmek, abesle iştigal” diye de ekliyorlar…

”Saçma” diyorum… Neden saçma olduğuna dair sebeplere bu postada girmeyeceğim. Onun yerine, cidden de sokaktakinden daha özgür olduğumuz, ve her türlü engellemeye karşın yine de hep özgür olacağımız ortamlarda bu konu üzerine tartışılan birkaç şeyi gündeme getirip, gerçekleştirilmesi düşünülen birtakım çözüm önerilerini baz alarak ”Nasıl bir İnternet İstiyoruz” un bir manifestosunu geçmek istiyorum. Çünkü, eğer içimizdeki kahvede arkasına yaslanıp, sigara – çay ile ülkeyi kurtaran adamı yenebilirsek, eşiğinde olduğumuz iki olumlu hareket var.

Bunlardan biri uzun bir zamandır SansüreSansür adıyla çaba gösteren oluşum. Fırat, Ebru ve Deniz şu an gördüğüm kadarıyla bu oluşumun yorgun ve kızgın motorunu oluşturan üçlü. Yeni bir nefesle devam etme niyetindeler. Bir diğeri ise M. Serdar Kuzuoğlu‘nun, bir delinin kuyuya attığı taş misali ortaya döktüğü, benim de burada ara sıra bahsettiğim İsveç’deki Piratpartiet in Türkiye versiyonu olarak düşünülen oluşum.

Bu ikisinin farkları, benzerlikleri, olası işbirliktelikleri başka postanın konusu. Bu postayı, dediğim gibi ”Nasıl Bir İnternet İstiyoruz” un açıldığı, ve anateması, özü bu soruyla birebir ilişkili bu iki farklı oluşumun düşünce yapısındaki zaten varolan temelleri internet kullanıcısı olan sizlere iletmek amacıyla yazıyorum.

Evet, nasıl bir internet istiyoruz sorusunu geçtiğimiz günlerde FriendFeed adlı sosyal ağda kullanıcılara açtım. Soruyu şöyle formüle ettim:

Laga luga yapmadan… Nasıl bir internet istiyoruz? Tarikat propagandası, PKK blogları, şeriatcı yayınlar, ateist propaganda siteleri, Kemalist ideoloji forumları, pornografi bir tarafta. Ya da öbür tarafta ‘’sözde” laik ve Kemalist cumhuriyetin, ”pratikte” muhafazakar ve çağdışı bürokratları/politikacıları tarafından denetlenen, karınca kararınca müslüman, yalnızca devletin resmi ideolojisine uygun düşen yayınlara izin veren, ülkenin halihazırdaki kanunlarına uygun bir internet?

196 defa görüş belirtildi bu başlık altında. En canalıcısı, açıklayıcı olanı şuydu…

Ben şahsen internetimde sıçmalı porno, pkk blogları, şeriatcı yayınlar, adnan oktar, noam chomsky, richard dawkins, cüppeli ahmet hoca,kemalist, anarşist, komünist, sendikacı, turancı, pezevenk, orospu, laik, müslüman, cumhuriyetci, punk, metalci, her türlü zıtlığı, beni besleyen – beslemeyen her kırıntıyı istiyorum.

Önümüze alacağımız, elde etmek için çabalayacağımız internetin şekli, şemali budur. Eğer internetin yukarıdaki içeriğine kayıtsız ve şartsız, ”ama’’sız, ”fakat” sız katılmıyorsanız, katılmaya bir tarafınız yemiyorsa ne bu blogu okumaya devam edin, ne de bahsi geçen oluşumlara herhangi bir şekilde katılmayı.

Haa bunda bir romantizm yok. Herşeye rağmen bu ögeler internetde hep vardı ve olacak zaten. Amaç, yalnızca bunların meşru kılınması için çalışmak, vatandaşı kanuna saygılı bir hale getirmek için kanunların adam gibi bir hale getirilmesini sağlamak. Ve belki de en önemlisi insanlara bireyin devlete ve topluma karşı mutlak otonomluğu olduğunu anlatmak, haysiyetli bir birey olmaları için bu gerçeği kavramalarını sağlamak.

Bu kolay bir iş değil.

Muhafazakar insan ve kuruluşlardan, ya da modern görünen ama esasında devletin yıllarca yaratmaya çalıştığı, dört bir tarafımızın düşmanlarla çevrili olduğunu her fırsatta dile getirip, kendi sikini doğrultamamasında bile Amerika parmağı arayan, içinde bulunduğumuz kritik coğrafyayı ve bir türlü arkamızda bırakamadığımız ”ulusun içinden geçtiği kritik dönemi” her fırsatta gargaralayan insanlardan yiyeceğiniz ”vatan haini, din düşmanı, pedofil dostu” gibi yakıştırmaları bir tarafa bırakacak olursak, herşeyden önce size kulak kabartması gereken 450 tane ”iyi işitmeyen” adam var…

Ama onun da ilacını bulacak beyinler var aramızda… Deneme ve yanılma metoduyla da olsa…

Türk insanı hemen sonuç istiyor, filmlerde mutlu son, ligde muhakkak şampiyonluk. Uzun soluklu hareketlere yabancıyız, çabuk yorulup, huzursuzluk çıkarmakta da üzerimize yok.

Gerek SansüreSansür, gerekse kurulması düşünülen Korsan Parti özgür bir internet kültürünü hem bu işe kafası basanlara ve hem de halkın otlayan/uyuyan kesimine  bıkmadan, usanmadan anlatmalı, stabil ve ideolojik olarak tutarlı bir çizgiyle hep yerinde durup, sıradan internet kullanıcısına karşı anlayışlı, öğretici, müşfik bir profil çizerken, öte yandan etable olmuş partilere ve politikacılara, kanun koyucu aparata karşı da sürekli bir karın ağrısı görevi görmeli.

Telif hakları ile ilgili şu an bizde yürürlükte olan ve dünyadaki gidişata bakarak, yakında bizde de çıkarılacağından % 100 emin olduğum kanunlar da birebir özgürlüğümüzü ilglendiriyor. Big Brother düzeni bu kanunların oturtulduğu toplumlarda muhakkak kurulacak. O yüzden telif hakları olayını 3-5 entelin, bedavacının işi olarak görmekten vazgeçmek, vazgeçirtmek önemli.

Buraya kadar yazdıklarıma bir çizgi çekin. Bu çizginin içinde kalanlardan çıkarılacak, itiraz edilecek tek nokta dahi yok. Sonra ister birey olarak herbiriniz, isterse de organizasyon olarak diğerleri ekleme yapsın.