Çok değil, 1-2 yıl öncesine kadar otomotiv dünyasında ürün görselleri çok sıradan bir kaç şablonun içerisinde çekilirdi. Formül de üç aşağı beş yukarı şöyleydi:
Işık:
1- parlak güneş ışığı altında
2- her yönden eşit bir aydınlatma ile fotomontaj sonrası gri bir hava efektinde
Mekan:
a- yeşil çimler ya da ormanlar arasında
b- fütüristik bir mimari yapının yanında
c- çorak bir arazide
Konum:
I- hızla yol alırken
II- park etmiş duruyorken
Bu listeden istediğiniz kombinasyonu yaratın (örn: 1-b-II), hemen aklınıza daha önce gördüğünüz bir otomobil fotoğrafı gelecektir. Ben bir örneği yapıştırıyorum, aşağıdaki VW Passat CC (2-c-I) formülüne uyuyor mesela.
İletişimde her alanda markalar kurumsal imzalarını atabilmek için logo ve kurumsal kimlikleri dışında sahiplenebilecekleri her türlü algı alanının da peşindeler. Reklam packshot'larında logoyla birlikte bir melodi duymamız 10 yıl önce (Intel!) yenilikçi bir fikirken, şimdi bir çok markanın uyguladığı neredeyse standart bir yönteme dönüştü.
Ürün çekimlerinde kendi ışık ve renk dilini yaratma fikri de büyük bir ihtimalle bu şekilde bir kurumsal imza sahiplenme arzusuyla ortaya çıktı. Bu trendi Mercedes-Benz ve Citroen hemen hemen aynı zamanlarda başlattılar. Her iki markanın da, bana kalırsa, ilham noktalarından birisi; dünyada pek popüler olmuş CSI Miami dizisinin sürekli gün batımı ışında çekilen sahneleri oldu galiba.
Mercedes-Benz, son yıllardaki en büyük marka imaj kampanyası "The Best Or Nothing" yayına girdiğinde tanıştırdı bizi yeni ışık oyunlu dünyasıyla.
Mercedes-Benz, bu reklam kampanyasının hemen ardından, tüm ürün fotoğraflarını da yenileyerek yukarıdaki gibi farklı görsellerde farklı renk tonlarına ağırlık vermek yerine, morun ağırlıkda olduğu bir renk-ışık kodunu belirledi ve bu kod üzerinden tüm görsel iletişimini yeniden tanımladı.
Bu öyle bir tanımlama ki, bu yıl son kez Türkiye'de yapılan Formula 1 İstanbul Grand Prix'si için verilen ve Norbert Haug ve Nico Rosberg'in de katıldığı Mercedes F1 partisinde iç mekanda da aynı renk tonları ve ışık efektleri yaratılmıştı. Aşağıda gördüğünüz mor ışık huzmelerinin mekanın ortasındaki sahnede müzik yapan grubun etrafından seyircilere doğru yayıldığını ve sürekli hareket halinde olduğunu hayal edin.
Citroen de C harfiyle başlayan serilerine DS serisini de ekledikten bir model sonra, DS4 lansmanında bu tip bir renk dünyasına dalmaya karar verdi. DS4 modeli, kadraja girmiş yatay güneş ışığı huzmeleri arasında teatral fotoğraflarla tanıtıldı.
Citroen'in son olarak bu ay Frankfurt'ta sergilediği Tubik konseptinin görsellerine bakarsanız, zaman içerisinde Citroen'in de kendi fütüristik (ya da bilim-kurgu) gün batımı ışığına ulaştığını görebilirsiniz.
Mercedes-Benz ve Citroen'in öncülüğünü yaptığı bu yeni trend elbette büyük bir hızla yayılıyor. Bugünlerde Volkswagen de bu kervana katıldı. Aşağıdaki VW Tiguan görselleri pek yakın bir zamanda yayınlandı.
Önümüzdeki yıl bir çok markanın daha bu trendi takip ederek benzer renk ve ışık kodlarını ürün çekimlerinde ya da Mercedes-Benz'in yaptığı gibi hem ürün çekimlerinde, hem de tüm iletişim materyallerinde kullanmaya başlamaları sanırım hiçbirimiz için şaşırtıcı olmayacak.