İnsanlar geçmiş yüzyıllardan beri yolunu kaybettiğinde ya da geleceğine dair kafasındaki soru işaretleri arasında kaybolduğuna mistik yöntemlere başvurdu. Tarot da yüzyıllar boyunca insanların başvurduğu bir yöntem oldu. Tarota fal diyemeyiz keza 78 karttan oluşan bir kehanet yöntemi olarak tanımlanır. Faldan ziyade yönünü kaybetmiş kişilere yardımcı bir rehber olduğunu söylenir.
Tarot sadece yolunu bulmak isteyen bireylere ışık tutmuyor. Ayrıca çizgisel dünyasıyla da birçok sanatçıya ilham veriyor. Çünkü tarot gerek çizgileri gerek onlara yüklenen anlamlarıyla kendi iç dünyamıza inerek daha farklı açıdan bakmamızı sağlıyor. İtalya’da yaşayan genç sanatçı Elisa Seitzinger de tarottan ilham alan biri.
Ezoterik Masallardan Fırlayan Canavarlar Tarotta Gizleniyor
Elisa Seitzinger eski Orta Çağ canavarlarının ormanlarında gezintiye çıkan bir sanatçı. Çizgilerinde genellikle Hristiyan mitlerinden besleniyor. Grotesk sayılabilecek çizgileriyle azizleri yeniden yaşatıyor ve onların kehanetlerini kendince çizgilerinde gizliyor. Eserlerinde antik katedrallerin pencelerinden canavarlar bizlere göz kırpıyor. Atlar dört nala koşuyor. Taramalı çizgileri yumuşak tonlarda sarı, kırmızı, mavi gibi birincil renklerle canlandıran sanatçı, eserlerinde mistisizmi korumak için bolca gözlere, eski Balkan masallarının canavarlarına, kesik ellere de yer veriyor.
Görünür öyküleri, karakterleri, aynı zamanda semboller aracılığıyla soyut kavramları, sanki gizli anlamları ortaya çıkaran tılsımmış gibi çizmeyi sevdiğini söylüyor sanatçı. Elisa, 1920’ler ve 1930’lar görsel sanatını biraz tarot, biraz Orta Çağ sanatı, biraz Rum simgeleri, biraz Bizans mozaikleri ve ezoterik ikonografiyle birleştirdiğini vurguluyor. Yani sevdiği birçok şeyi harmanlayarak kendi tarzını yaratıyor. İllüstrasyon ve çağdaş sanatla çok fazla ilgili olmasında rağmen ona ilham veren şeyler için daha derine daha eskiye bakması gerektiğine inanıyor Elisa.
Sanatçının işlerini sitesinden, Instagram’ından ve Behance’inden inceleyebilirsiniz.
Görsel: Behance