İnternet üzerinde güç sahibi olan şirketler bir süredir internetteki nefret söylemiyle ilgili çalışmalar yürütüyorlar. Nefret nefreti doğurur elbet ama bunu sansür sayılabilecek şekillerde yapmak ne kadar doğru tartışılır. YouTube örneğin. Bir süredir yayınlanan videoların önünde gösterilen reklam politikalarında buna yönelik düzenlemeler yapıyor. Bir süreden kastım bir yıl aslında. Nefret söylemi içeren videolar artık YouTube’un yeni düzenlenen kurallarına göre reklamlardan gelir elde ediyor. Hatta bazı videolar reklam dahi almayabiliyor. Bu bir yıldır özellikle karşıt görüş ayrılıklarını ağır söylemlerle dile getiren YouTuber’ların reklam kazançlarının düşmesine ve takipçi kaybına sebebiyet verdi. Bu konu medyada kendine çokça yer edindi.
Reklam-Dostu Nefret-Düşmanı
YouTube’un da bunu yapmasının bir nedeni vardı ama. Markaların adları uygunsuz içerik olarak işaretlenen içeriklerle anılabiliyor. Bu da marka ismi için kötü bir itibar oluyor ve şikayetler geliyor. İşte bu şikayetler de YouTube’un nedeni. Hatta belirli bir olayı örneklememiz gerekirse 53 milyondan fazla takipçisi olan PewDiePie’ın bazı söylemlerinden ötürü Disney ve YouTube’un arası açıldıktan sonra konu yeniden gündeme gelmişti. Böylece reklam dostu içerikler dünyasına daha da merhaba dedik.
Son 10 gündür de çevrimiçi müzik dinleme platformları nefret söylemleriyle ilgili kendi şirketlerince açıklamalarda bulunuyorlar. Bunlardan ilki Spotify’dı, geçtiğimiz gün de Apple ve Pandora’dan da benzer açıklamalar geldi. Spotify artık Nefret Davranışı Kamu Politikası’yla birlikte küratörlerin yayınladığı toplama listelerde nefret söylemi içeren şarkıların bulunmayacağını duyurdu. Bu da şu demek oluyor artık Spotify bir sanatçının şarkısının ofansif olduğuna kanaat getirirse o şarkı listelerden çıkacak. Yani artık duygularını sert bir şekilde belirten sanatçıların şarkıları her listede karşımıza çıkmayacak.
Spotify, nefret dolu içerikleri, “ırk, din, cinsel kimlik, cinsiyet, etnik köken, uyrukluk, cinsel yönelim, statü” gibi özelliklere dayalı bir gruba veya bireye karşı açıkça ve temel olarak nefret veya şiddeti teşvik eden, savunan veya kışkırtan müzikler olarak tanımlıyor.
Şirket ayrıca çocuklara yönelik şiddet veya cinsel şiddet gibi “kişisel olarak nefret dolu davranışlar sergileyen” sanatçıları da artık öne çıkarmayacak. Cinsel suistimal haberleri çıkan R. Kelly bunun için güncel bir örnek mesela. Artık adı hoş anılmayan müzisyenlerin şarkıları Haftalık Keşif gibi algoritmik önerilerde yer almayacak. Tabii ki dinleyiciler kişisel olarak girip dinleyebilir, sadece Spotify bunu size önermiyor. Şirket bunun sanatçıya ya da onun yaratım sürecine bir sansür olduğunu düşünmüyor, şirket olarak yayıncı seçimleri olması gerektiğine inanıyorlar.
Apple ve Pandora ise henüz resmi bir açıklama yapmasa da bu konu hakkında bazı hareketlenmeler gerçekleştirdiler. Spotify’in açıklamasının ışığında Apple ve Pandora da kendi hazırladıkları listelerde R. Kelly’yi kaldırdılar. Ama mesela Spotify’in listelerinden çıkardığı XXXTentacion’in Apple listelerinde hala duruyor olması da bir çelişki yaratıyor.
Giydiğimiz ayakkabı, kullandığımız teknoloji, dinlediğimiz şarkı bunların her biri biz yapıyor. Bunlardan marka olanlarıysa bizler çoğaldıkça güçlerini artırıyorlar. Ve bizim toplumda düzeltemediğimiz şeyleri bir takım kurallarla düzeltmeyi hedefliyorlar. Ama bunun yolu bir şeyleri görmezden gelmek mi yoksa insanları doğru olduğuna inanılan konularda bilinçlendirmek mi? Sonuçta o nefret söylemleri bu kadar çoksa demek ki o kadar çok insan yok mudur? E o zaman bir topluluğunda tartışmaya, fikrini söylemeye ihtiyacı yok mudur? Sonuçta bir şeyi görmezden gelmemiz onu yok etmez. O zaman dünya düzdür diyen insandan farkımız kalmaz. Evet, bazıları belki daha nefret dolu olabilir ama nefreti kırmanın yolu bana göre kişiye nefretin yanlış olduğunu göstermekten geçiyor, reklam gelirlerini düzenlemekten değil.
Görsel: John Tekeridis, Shamia Casiano, Fancycrave