Kendi hayatından esinlenerek yarattığı Louie dizisiyle ünlenen komedyen Louis C.K., 30 Ocak günü sitesinin abonelerine gönderdiği sürpriz bir mesajla, “Horace and Pete” adlı yeni projesini duyurdu. “Louis C.K.’den yepyeni bir şey” başlıklı mesaj şöyleydi: “Merhaba. ‘Horace and Pete’in birinci bölümünü indirebilirsiniz. $5. Umarım beğenirsiniz. Sevgiler, Louis.”
C.K., sessiz sedasız 67 dakikalık bir “şey” çekmiş ve kendi internet sitesi üzerinden 5 dolar karşılığında insanların beğenisine sunmuştu. O güne kadar hiçbir tanıtım yapmamıştı, projenin konusuna veya özelliklerine dair herhangi bir bilgi de yoktu (projenin hala tamamlanmış bir IMDB sayfası bile yok), yalnızca mesajdaki “birinci bölüm” ifadesi bunun bir dizi bölümü olduğunu düşündürüyordu. Louis C.K., dün yaptığı açıklamayla bunun bir dizi olduğunu ve ikinci bölümünün önümüzdeki cumartesi günü yayınlanacağını doğruladı. Brooklyn’de bir barın sahibi olan ailenin ve barın müdavimlerinin hikayesini anlatan bu “şey”, çoktan içeriğinden bağımsız olarak üzerinde konuşulması gereken bir proje haline gelmişti.
Beyonce’lik Yapmak
Eserleri bu şekilde önceden herhangi tanıtım yapmadan, uyarıda bulunmadan, sürpriz yaparak piyasaya sürmek eğlence dünyasında “Beyoncé’lik yapmak” (to pull a Beyoncé) olarak adlandırılıyor. 2013’ün sonunda Beyoncé’nin kendi adını taşıyan bir albümü iTunes üzerinden aniden sunması, yakın geçmişte eğlence sektörünün dağıtım alışkanlıklarını sarsan bir uygulamaydı. Tabii bugüne kadar alternatif dağıtım yöntemleri üzerine yapılmış ilk deneme de değildi. Örneğin Radiohead 2007’deki albümünü, fiyatını almak isteyenlerin kendilerinin belirlemelerine imkan veren bir projeyle çıkarmıştı. 2008’de Nine Inch Nails BitTorrent’in devrim niteliğinde bir dijital dağıtım yöntemi olduğunu söyleyerek albümünü torrent sitelerine yüklemişti. 2013’ün başında ise David Bowie o ana kadar kimsenin haberdar olmadığı yeni bir single yayınlamıştı. Belki de bu duruma “Bowie’lik yapmak” denmeli.
Louis C.K.’lik Yapmak
“Horace and Pete”in bütün bunlardan farklı bir yanı var. Guardian yazarı Brian Moylan’ın parmak bastığı gibi Beyonce’nin yaptığı büyük bir sürprizdi, ama duyurduğu anda neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamıştık. Louis C.K.’inkini ise izlemeden anlamak mümkün değil. Üstelik içinde Steve Buscemi, Alan Alda, Jessica Lange, Edie Falco, Rebecca Hall gibi ünlülerin yer aldığı, jenerik müziğinin Paul Simon tarafından bestelendiği bir yapımdan bahsediyoruz. Elinde bu denli büyük bir tanıtım potansiyeli varken farklı bir yaklaşım benimsemek önemli bir tavra işaret ediyor.
Bu proje birkaç nedenden dolayı çok heyecan verici. Öncelikle yaratıcısı, yönetmeni ve senaristi, aynı zamanda finansörlüğünü ve dağıtımcılığını da yapıyor. Bu Louis C.K’e, Louie sırasında FX kanalıyla birlikte çalışırken sahip olduğundan daha geniş bir özgürlük alanı sağlıyor. C.K, dünkü açıklamasında seyirciyi diziyle ilgili ne hissetmelerini dikte eden reklamlardan, tanıtımdan, billboard’lardan, kliplerden uzak tutarak onlara doğrudan ve anında ulaşabilmek istediği için böyle bir yöntem bulduğunu söylüyordu. Böylelikle gerçekten hiçbir spoiler içermeyen eşsiz bir deneyim yaşamış oluyoruz.
Bir diğer özelliği, güncelliği. Dizinin ilk bölümünde karakterler, Iowa ön seçimleri ve yaklaşan Super Bowl gibi televizyonda benzerini asla göremeyeceğimiz kadar güncel konulardan bahsediyordu. Gerçekçi ve günümüzden bir hikaye hissini vermek için belli ki çok uğraşılmış ve buna imkan tanıyan dağıtım yöntemi sayesinde en azından o kısımlar belli ki yayın tarihinden yalnızca bir-iki gün önce çekilmiş. C.K.’in kendisi de bu durumu “diziyi sizin izlemenizle aynı anda çekiyorum” diye ifade ediyor.
5 Dolar
Peki konunun düşündürücü kısmı ne? Louis C.K. bugüne kadar stand-up gösterilerini de 5 dolar karşılığında internet sitesinden paylaşıyordu. Bunun çok basit bir mantığı vardı: eğer gösteriyi canlı olarak izleyecek maddi duruma sahip değilseniz, yasa dışı yollarla indirmek yerine ufak bir miktar karşılığında bilgisayarınızdan izleyebiliyordunuz. İnsanların bunu ne kadar makul bulduğu, bu şekilde paylaştığı bir gösterisi ona 12 günde 1 milyon dolar kazandırınca anlaşılmıştı. Ancak bir dizinin bir bölümü için 5 dolar verme zorunluluğu ortaya çıkınca izleyici açısından işler biraz değişti. “Horace and Pete”in 10 bölüm sürdüğünü düşünelim. Tek bir mini dizi izlemek için 50 dolar verme zorunluluğu, alternatiflere yönelme ihtimallerini kuvvetlendirebilir. Bu durumda “Horace and Pete”in ne olarak tanımlandığı büyük önem taşıyor. İlk bölümün kendi içinde bir başı ve sonu olduğunu söyleyebiliriz. Mekan kullanımı, dekorları ve çekim tarzı da bir tiyatro oyununun kaydını andırıyor. Ortalara doğru birkaç saniyelik bir “intermission” (ara) yazısı bile görüyoruz. Ürün “67 dakikalık bir tiyatro oyunu/orta metraj film” olarak tanımlansa muhtemelen daha makul görülecek 5 dolar, “dizi bölümü” olarak tanımlandığında gözlerde büyüyor. İnsan pazarlamadan olabildiğince uzak durmakla övünen bir iş modelinde bile pazarlama hataları aramadan duramıyor. Neticede Louis C.K. dahil kimsenin bütün tüketim alışkanlıklarını bir anda değiştirmek gibi bir iddiası yok.
C.K. açıklamasında bu konuya da değiniyor ve önce kendine özgü bol argolu benzetmeleriyle “genellikle dev bir şirket tarafından yapılanların bir adamın elinden çıktığı versiyonu” olan bu işin kendisine ne kadar pahalıya mal olduğunu açıklıyor, ardından da sonraki bölümün 2 dolara, ondan sonrakilerin de 3 dolara düştüğü müjdesini veriyor.
Seç-İzle Devri
Günümüzde televizyonun ölümünün Netflix, Hulu, Amazon Video gibi seç-izle (video on demand) servislerinin elinden olacağı konusunda neredeyse herkes hemfikir. Tartışma daha çok televizyonun çoktan bittiğini düşünenler ile yakın zamanda biteceğini düşünenler arasında dönüyor. “Binge-watch” (kısa zamanda art arda bölüm izlemek) gibi terimler hayatımıza girerken televizyon kanalları da CBS-all access ve HBO Now gibi uygulamalarla arayı kapatmaya çalışıyor.
Louis C.K.’in bu son adımının uzun vadede nasıl sonuçlanacağını göreceğiz, ama sanatçıların bu gibi girişimlerle içinde yaşadığımız “seç-izle devri”nin evrilebileceği olası yerlere ışık tutması, şimdilik televizyonun alanını biraz daha kısıtlayacak gibi görünüyor.