Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
Kristal Elma: Bağımsız Ajansların Dayanılmaz Çekiciliği!

Kristal Elma: Bağımsız Ajansların Dayanılmaz Çekiciliği!

Independent Agency Showcase paneli bağımsız ajansların gücünü gösterdi!

25. Kristal Elma Yaratıcılık Festivali’nin 2. günündeki ‘Independent Agency Showcase’ bağımsız
ajanslar konusunda keyifli bir paneldi. Panelde biri İngiltere’den, biri Brezilya’dan,
biri de Güney Afrika’dan olmak üzere üç konuşmacı vardı. Bunlar;

thenetworkone’ın kurucusu Julian Boulding, King James Group’un kurucusu James Barty ve Peralta’nın
kurucusu Alexandre Peralta’ydı. Söze ilk önce thenetworkone’in kurucusu Julian Boulding başladı ve
şirketini ne amaçla kurduğunu anlattı. Julian’a göre; mevcut networkler
bağımsız ajansların uluslararası müşterilere servis sağlaması açısından
yetersiz kalıyordu ve bağımsız ajansları bir araya getirecek bir yapının
eksikliği hissediliyordu. Bu amaçla kurduğu thenetworkone, bağımsız ajanslara düşük bir maliyetle müşterilerini uluslararası platforma taşıyabilme imkanı sağlıyor ve şu anda 106 ülkeden 800’den fazla bağımsız ajansla
çalışıyor. Bunların arasında Türkiye’den büyük ajanslar da var. Bakınız:
Alametifarika, Elektrik, Brick, M.A.R.K.A., Celcius, Veritas Media, DBI ve Zen
Media.

Boulding’e göre bağımsız ajanslar
çevik, yenilikçi ve girişimci. Bu yüzden hız, yaratıcılık ve uyum sağlama
açısından daha avantajlılar. Buna örnek olarak gösterdiği video;

Bu video, Almanya’da kurulan
Robbe Kolle ajansına ait. Önemi ise, Almanya dışında başka bir ülkede ofisi
olmayan bir ajansın, Lufthansa gibi uluslararası bir markaya reklam yapmış
olması. Bu da bize global
olmayan ajansların, global markalarla iş yapabileceğini gösteriyor.

Daha sonra Boulding, sözü büyük ajanslara getiriyor ve medyada oldukça ses getiren Omnicom-Publicis
birleşmesine değiniyor. Bu birleşmenin uzun vadede sanıldığı kadar büyük bir etki yaratamayacağını
söylüyor.

Çünkü Boulding’e göre; yaş
ortalaması 67 olan reklam dünyasının lider CEO’larının, yaş ortalaması 36 olan
Facebook, Google gibi şirketlerin CEO’larına karşı işi zor.

Bununla ilgili olarak, şirketlerin toplam piyasa değerini belirten grafiği gösteriyor.

Peki böyle bir ortamda bağımsız reklam ajansları neler yapabiliyor? Buna örnek Çin’den geliyor. Bağımsız bir ajans olanGoodstein’ınVolkswagen içinyaptığı “People’s Car”
projesiyle yaklaşık 30 milyon Çinli kendi aracını tasarlamış. Bu da, böylesine büyük bir ülkede bağımsız bir ajansın neler yapabileceğini
gösteriyor.



Gelelim panelin ikinci konuşması
King James Group’un kurucusu James Barty’e. İstanbul’u çok
sevdiğini belirten Barty’e göre; bağımsız ajansların bir kimliği olmalı ve
yapılan işler tekrar edilmemeli. Her şey kalıplara bağlı olsa da, bağımsız
ajanslarda çalışan iletişim uzmanları buna meydan okumalı. Tıpkı kurabiye
kalıbı gibi tek düze olmaktan kaçınıp öğrenilmiş davranışların kalıbını
kırmalı.


Barty’nin özellikle üzerinde
durduğu konu, bağımsız ajans olmanın sınırlı olmak anlamına gelmediği ve
küresel markalarla iş yapılabileceğiydi. Bu tezini kanıtlamak için de ajansının
yaptığı yaratıcı işleri sıraladı. İşte örnekler;

Nando’s reklamını taklit
ederek, ihtiyaç halindeki çocuklara yardımı amaçlayan reklam. Bu reklam, Güney Afrika’da
inanılmaz ilgi görmüş ve bir saat içinde Twitter’da trend topik olmayı başarmış. Dahası Cannes’da da ödül almış.

İşte reklamın taklidi olan reklam:

Bir başka örnek:

İnsanların hipnoz halindeyken davranış şekillerinin
değişmesi üzerine.

Bir diğeri, Johnnie Walker Platinum markasının Güney Afrika’daki
lansmanı için yapılan proje (benim çok hoşuma gitti).

Son örnek ise, Cannes’da jürinin beğenisini kazanan, James
Dean temalı bir reklam.

Panelin son konuşmacı, Peralta’nın
kurucusu Alexandre Peralta’ydı ve konuya kendi ajansını nasıl kurduğunu
anlatarak başladı. Kendisi 5-6 yıl önce ajansını Sao Paulo’da açmak istediğinde, şehirde
tam 3000 tane ajans varmış ve arkadaşları onun yeni ajans açmasını delilik
olarak nitelendirmişler. Peralta ise, pişman olmaktansa deli olmayı tercih etmiş ve ajansını açmış. Şimdi ise yerel ve küçük bir ajans olmasına rağmen, uluslararası
firmalara hizmet veriyor. Peralta bunun sırrı olarak, benimsedikleri
çalışma sistemini işaret ediyor.

Peralta’ya göre; günümüzde reklam
ajansları birer guru olmalı ve markayı ikna etmeli. Yani reklamcılar, hem
pazarlamacı, hem danışman hem de mucit olmalı (Adam haklı beyler). Ajanslar çok sayıda kişiye az
para ödemek yerine, az sayıda kişiye çok para ödemeli (Ah keşke!). Ekip, esnek
şekilde (evden veya ofisten, saate bağlı kalmadan) çalışabilmeli ve herkes eşit
oranda sorumluluk almalı. En önemlisi ise, reklamcılık alanından olmayan
kişiler de ekibe katılmalı.

Peralta’nın reklam ajansı tanımı çok doğru bence ve bağımsız ajanslar, yaratıcı ve ilgi çekici işler konusunda oldukça başarılı. Siz de, bağımsız ajansların dayanılmaz çekiciliğine kapıldıysanız bu son örnek video sizin için gelsin 🙂

https://www.youtube.com/watch?v=Hkl277PQRfE