Her 5 – 6 ayda bir tekrarlanan bir gerçek var dünyamızda. Sevgililer Günü, karne hediyesi, doğum günü, yaz tatili, yılbaşı veya herhangi bir hediye verilen özel günde; paketin içinden kitap, takı veya kıyafet yerine köpek çıkar. Hatta bu köpek henüz yavrudur ve anne sütünden yeni kesilip pet shop’ta, üretim çiftliği vitrininde yerini almıştır. Vitrinlerden seçilip satın alınmıştır. Sevimli, tatlı, şirin görünen ve ilgi çeken bu yavru köpek, bir nebze büyüyüp 4 aylık olduğu zaman aşıları da biter ve yürüyüş yapmaya, sosyalleşmeye başlar. Eğer her şey yolunda giderse birkaç ay daha geçer ve yavru köpek ergenliğe girer. Senin de benim de başımdan geçtiği gibi ergendir o da asidir. Fakat 1 seneyi dolduramadan bebekliğinin sevimliliği gider, “Tuvaletini yapıyor.” olur veya herhangi bir bahane bulunur.
15 – 20 yıllık bir birliktelik olması gereken bu yolculuk, bir senenin sonunda terk edilmeyle sonuçlanıyor. Buraya kadar yaşananları vicdanımız kaldıramıyorsa, hikayenin devamını değiştirebilecek gücümüz de var demektir. Çünkü sokağa, ormana, şehir dışına, tatil beldelerine terk edilen köpeklerin yolculukları barınaklarda, bakım evlerinde sonlanıyor.
Hayvanların Yaşam Hakları Federasyonu’nun (Haykonfed) hazırladığı sahiplenmeyi teşvik eden filmi Doğum Günü, bu hazin hikayeyi çarpıcı bi noktasından yakalıyor. İlk doğum gününde bir insan evladı gibi doğum günü kutlanan köpek, sonraki yaşlarında otobüs durağında, sokak ortasında yapayalnız bekliyor. Ve hayatı boyunca iki uç noktayı, bakım evi ve ev sıcaklığını gören bir canlı olarak, ona ebedi olarak kollarını açan kişiyle kırılmaz bir bağ kuruyor.
Medina Turgul DDB imzalı kampanyanın yönetmeni ise Melih Eryılmaz.
Görsel; Vimeo