Bildiğiniz gibi biz de bir süredir hazır ofisi anlayışının Türkiye’deki en yeni temsilcilerinden Kolektif House’dayız. Farklı disiplinlerde üretim yapan Kolektifli komşularımızı tanıdığımız serimizin yeni bölümünde küresel sosyal yayıncılık platformu Storia ve pazarlama müdürü Hakan Sümerkan ile birlikteyiz.
Kuruluş hikayenizi anlatır mısın? Emekleme döneminde yaşadığınız zorluklar nelerdi?
Hakan: Storia eğlendirici, bilgilendirici ve harekete geçirmek için teşvik edici, küresel bir sosyal yayıncılık platformu.
Kurucumuz ise iş dünyasında 20 yıllık bir geçmişe sahip olan Röstem Hairedin. Daha önce Turkcell ve Sonera’da üst düzey kademelerde yer almış almış, telekomünikasyon ve yazılım sektöründe çeşitli yatırımları bulunan bir girişimci.
Storia’nın kuruluş amacı belli sermaye gruplarının güdümündeki ana akım medyaya bir alternatif yaratmak. Okuyucusunun duymak istediğini söyleyen bu mecraların içerikleri, sosyal medyada kapalı gruplar içerisinde paylaşıldığında adeta bir “echo chamber” ortaya çıkartıyor; bu da gitgide farklı görüşlere karşı bilinçsiz, tahammülsüz ve “sağır” bir toplum tasarlıyor.
Storia’nın hedefi ise bu “sağır” yapıyı bozmak, insanlara yeni bakış açıları sunarak onları konfor alanları dışına çıkmaya yüreklendirmek ve bunun sonucunda kendi fikirlerini korkusuzca ifade edebilme özgürlüğü sağlamak.
Storia ABD merkezli olmakla birlikte Türkiye, Rusya ve Brezilya’da da faaliyette olan küresel bir girişim. Emekleme dönemindeki en büyük zorluk bu dört farklı ülkede yer alan ekipler tarafında, bu dört farklı kültürün ve farklı pazar dinamiklerinin karşısında herkesi ortak bir ajandada buluşturmak oldu diyebiliriz.
Bugün geldiğiniz noktaya ulaşırken geçtiğiniz en önemli aşamalar, atladığınız temel basamaklar nelerdi?
Hakan: Bu sürecin muhtemelen en önemli kısmı, insanlara Storia’nın sunduğu yenilikleri anlatabilmekti. Çünkü insanlar, klasik yayıncılık anlayışına ve platformların sunduğu sınırlı yapılar içindeki seçeneklere alışıklar. Kendilerini güvende hissederek düşüncelerini paylaşabilecekleri bir dünyadan ise yoksunlar. Biz ise ilk aşamada sınırlar olmadan üretilebilen, meydan okunabilen ve ilham verilebilen özgür bir konsept sunduk. Hem tüketme, hem de üretme noktasında yeni bir kavramı tanımlama aşamasındayız: Katılımcı, sorgulayan ve madalyonun her iki yüzüne de eşit bakan yeni akım medya!
Yayın politikaları, içerikleri, hatta reklam modelleri dahi gitgide birbirine benzemeye başlayan yüzlerce mecra arasında Storia olarak farkımızı ortaya koyduk. Ana sayfamız, trendlerimiz, öne çıkan konu başlıklarımız bizim tarafımızdan değil, internet kullanıcıları tarafından belirleniyor ve özgür, çok sesli bir platform amacı güderek ilerliyoruz. Bu doğrultuda, geçtiğimiz ayı 2 milyon kullanıcı ve 4.5 milyon görüntülenme ile geride bıraktık.
Kolektifi ilk nereden duydunuz?
Hakan: Storia’nın Türkiye macerasına adım attığımızda, uzun bir süre çalışmalarımızı mobil bir şekilde sürdürdük. Ekibimiz büyüdükçe, çevrimiçi iletişim kanalları ile olması gereken sinerjiyi sağlamaya devam ettik ancak bir noktada, bu durum ihtiyaçlarımıza yanıt vermez oldu.
Kolektif House hakkında ekip olarak bilgimiz vardı aslında. Paylaşımlı ofisleri, hazır ofis modellerini ya da serbest çalışanlar için gezgin üye modelini biliyorduk. Türkiye’de hazır ofis konusunda hizmet veren birkaç marka bilsem de, ilk tercih Kolektif oldu. İlk olarak Kolektif Sanayi’de bir hafta çalıştık. Bu bir haftalık süre ise, Kolektif House kültürü ile tanışmamız için yeterli oldu diyebilirim.
Ne zamandır Kolektiflisiniz?
Hakan: Yaklaşık iki buçuk aydır Kolektifliyiz. İnsanın sabah akşam bilmeden yoğun bir şekilde çalışmasına karşın, zamanın nasıl geçtiğini adeta anlamadığı keyifli bir dünya olarak görüyorum Kolektif House’u.
Storia’nın gelişiminde ve şu anki çalışma dinamiklerinde Kolektif’in yeni ve yaratıcı ofis anlayışının size ne gibi faydaları oldu?
Hakan: Farklı sektörler ya da kulvarlarda olsak dahi aynı dünyadan olduğumuzu hissettiğim yaratıcı, üretken insanlar ile birlikte geçen bu sürede işimize değer katacak kişiler ile iletişim kurarak gelişim sürecimizi hızlandırdık. Kolektif House’un sunduğu imkanlar, hazırladığı keyifli ortam gerçekten de üretkenliğe teşvik edici bir yapıda.
Storia’nın gelişim sürecinde, Kolektifli komşularımızla olan iletişimimizin de muhakkak etkisi oldu. Normalde bir hafta, on günlük bir iş süreci, burada birkaç saate düşebiliyor. Bunun nedeni, ihtiyacımız olan alanlarda çalışan profesyoneller ile, Kolektif çatısı altında yan yana olmamız. Teknik problemler dışında pazarlama ve reklamcılık noktasında, içerik ve diğer alanlarda bizlerle fikrilerini paylaşan, bizim daha iyi bir noktaya gelmemiz adına desteklerini sunan Kolektif üyeleri bizi daha güçlü kılıyor kesinlikle.
Storia’nın bu yıl içinde hedefleri neler?
Hakan: 2017 yılı hedefimiz, Türkiye’de tekil ziyaretçi sayımızı 10 milyona, global olarak ise bu sayıyı 100 milyona çıkarmak.
Türkiye’de Storia’nın yaptığı işi yapmanın zorlukları ve kolaylıkları var mı? Neler?
Hakan: Yukarıda bahsettiğimiz echo chamber, yani kapalı bir çevrede aynı doğrultudaki görüşlerin sürekli tekrarlanması ve bir noktadan sonra radikalleşen fikirlerin, karşıt görüşlere karşı duyarsızlaşması durumu günümüz dünyasının önemli problemlerinden. Bu sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde ciddi bir problem. Storia ise adeta tek sesli bir koroya dönen bu balonun içinde farklı düşüncelerin de yer bulabilmesi ve sesinin duyulabilmesi adına özgür bir yapı sunuyor. Storia’nın en büyük mücadelesi, insanları bu echo chamber‘dan çıkartıp bu özgür yapıya adım atmalarını sağlamak.
Her gün yeni kullanıcılar aramıza katılıyor ve görüşlerini paylaşıyorlar. Amacımız, sadece bizim sunduğumuz “ortak yazarlık” modelini de öne çıkartarak internet dünyasında kolektif bir içerik kültürüne öncü olmak. Türkiye’de benzer viral konular hakkında benzeri içerikler üreten sitelerden farklı insanların hislerine dokunan bir girişim olma yolundaki anahtar düşüncemiz kolektif düşünce yapısı.
Görsel: Storia