Bildiğiniz gibi biz de bir süredir hazır ofisi anlayışının Türkiye’deki en yeni temsilcilerinden Kolektif House’dayız. Farklı disiplinlerde üretim yapan Kolektifli komşularımızı tanıdığımız serimizin yeni bölümünde eczaneler için bir pazar yeri olan Farmazon ve kurucuları Melik Taha Arslan ve Danyal Arslan ile birlikteyiz.
Kuruluş hikayenizi anlatır mısın? Emekleme döneminde yaşadığınız zorluklar nelerdi?
Melik: Ben ve kardeşim Danyal üniversiteden yeni mezun olmuş, üniversite öğrencilerine yönelik bir uygulama üzerine çalışma yapıyorduk. Tam bu sıralarda ailemizdeki eczacılar sayesinde çok önemli bir problemi fark ettik.
Son yıllarda yapılan düzenlemeler sebebiyle karlılıklar yüzde doksan oranında azalmış, eczacılar bu elverişsiz ortamda hayatta kalabilmek için Facebook grupları üzerinden kendi aralarında alışveriş yapmaya başlamışlardı.
Bu alışverişlerin temelinde ölçek ekonomisi kavramı yatıyor. Kimi eczacılar belli ürünleri yüklü miktarlarda alarak istisnai indirimlerden faydalanabiliyorlar. Daha sonra piyasa şartlarından daha uyguna aldıkları bu ürünleri diğer eczacılara satarak hem kendileri stok maliyetlerinden kurtuluyorlar hem de meslektaşlarının daha karlı bir ticaret yapmasını sağlıyorlar.
Buradaki sorun ise şuydu: Facebook insanlar e-ticaret yapabilsin diye tasarlanmamıştı ve bu berbat bir kullanıcı deneyimine sebep oluyordu. Düşünsenize, ödeme sistemi yok, kargo standardı yok, hatta sepet bile yok. Tüm bunlar her bir siparişin saatler (!) sürmesine sebep oluyordu. Biz de her şeyi bırakıp bu sorunu çözme amacıyla yola koyulduk ve ortaya bugünkü Farmazon çıktı.
Diğer sorunuza gelince, emekleme döneminde iki önemli zorluk yaşadık. Birincisi eczacıların güvenini kazanmaktı. Bu zamana kadar kendilerine o kadar çok haksızlık yapılmış ki, bizi ilaç şirketlerinin veya depoların gönderdiği casuslar olarak görüyorlardı. Artık tam tersine, üyelerimize bizi nereden duyduklarını sorduklarımızda cevaben eczacı gruplarında “güvenilir” olarak bahsedildiğimizi ve bu yüzden denemek istediklerini duyuyoruz.
İkinci önemli sorun ise ekibi kurmaktı. O günleri hatırlamak bile istemiyorum ama bugünkü geri uç yazılımcımız olan Ayhan Güney ile çalışmaya başlayana kadar tam yedi yazılımcı değiştirdik. Daha sonra Ayhan aracılığıyla görsel iletişim tasarımcımız Murat Ersoy’u, Murat aracılığıyla da ön yüz geliştiricimiz Tuğkan Cengiz’i tanıyıp ortak olduk. Bu ortaklık hemen meyvesini verdi. Sitemizi sıfırdan tekrar yazarak, açıklamakta bile zorlandığım onlarca teknik problemi çözerek, yüzlerce saat kullanıcı deneyimine kafa yorarak ortaya yepyeni harika bir site çıkardık.
Bugün geldiğiniz noktaya ulaşırken geçtiğiniz en önemli aşamalar, atladığınız temel basamaklar nelerdi?
Danyal: Bir girişim kurarken birçok dönüm noktasından geçiliyor. Başlangıçta çok basit görünen şeyler insanı çok zorlayabiliyor veya zor olması beklenen bir şey kolay olabiliyor. Geçmişteki bu irili ufaklı dönüm noktalarını düşündüğümde aklıma üç önemli şey geliyor:
Birincisi, ortak hedefleri paylaşabileceğimiz ve aynı dili konuşabildiğimiz bir yazılımcı bulmaydı. Başlangıçta 8 ay kadar bunun sıkıntısını yaşadık ancak sonunda ilk internet sitemizin tüm yazılımını yapan Ayhan’la tanıştık.
İkincisi, 2015’in sonunda internet sitemizi yayınladığımız zaman eczacılar siteyi beklediğimiz gibi aktif kullanmadılar. Önceden birçok eczacı ile görüşüp konuşmamıza rağmen, hatta bütün siteyi onların isteklerine göre şekillendirmemize rağmen aktif kullanıcımız yoktu. Moralimiz çok bozulmuştu. Daha önce görüştüğümüz bütün eczacılarla tekrar görüşüp; siteyi neden kullanmadıklarını ve ne tür geliştirmeler yapabileceğimizi konuştuk. Bunun üzerine bedava kargo kampanyası yaparak ilk siparişlerini vermelerini ve sitemizi tanımalarını sağladık.
Üçüncüsü ise yeni sitemizi yayına almamızdı. Bu konuda mütevazi olamayacağım, ortaya harika bir iş çıkardık. Çünkü sadece kendi alanımızda değil, pazar yeri modeli ile çalışan tüm şirketlere örnek olabilecek bir site yaptık. Örneğin bir üyemizden gelen yorum aynen şu şekilde: “Ben kendi internet sitemi bile kullanamıyorum ama Farmazon’da ilk günden beri kolaylıkla alışveriş yapabiliyorum.”
Kolektifi ilk nereden duydunuz?
Melik: Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi’nden (KWORKS) duyduk. KWORKS’ün açıldıktan sonra kabul ettiği ilk grup girişimcilerden biri de bizdik. O zamanlar sadece fikir aşamasında olan Farmazon’u biz burada kurup büyüttük. Bir yıldan uzun bir süre burada pek çok değerli insan ile beraber çalışma fırsatı bulduk. Ayrılma vakti geldiğinde ise koordinatör Burak Yaman bize Kolektif House ile birlikte birkaç yer daha önerdi. Tabi Kolektifi gezip gördüğünüz an diğerlerinin pek şansı kalmıyor.
Ne zamandır Kolektiflisiniz?
Melik: Haziran ayından beri. O zamanlar henüz Levent açılmamıştı ve biz de konum olarak daha uygun gördüğümüz Şişhane’de karar kılmıştık. Şişhane’de bir gün çalıştıktan sonra Levent’in açılışı için düzenlenen Cem Yılmaz etkinliğine geldik ve anında aşık olduk. Hemen o akşam ofisimizi buraya aldık 🙂
Farmazon’un gelişiminde ve şu anki çalışma dinamiklerinde Kolektif’in yeni ve yaratıcı ofis anlayışının size ne gibi faydaları oldu?
Melik: Kolektif’e gelmeden önce ekip görüşmelerini ayarlamakta zorlanıyorduk. Herkes ofiste çalışmıyordu ve buluşacağımız yer, tarih, saat vs. derken her görüşme ayrı bir problem oluyordu bizim için. Kolektif’e gelmeye başladığımızdan beri böyle bir problemimiz kalmadı çünkü herkes kendi motivasyonuyla zaten burada oluyor. Bu sayede ekip içi iletişimimiz de oldukça arttı.
Bu motivasyonu artıran en önemli etken ise Kolektif’in içinde bulunan ekosistem. Yatırımcılar, girişimciler, yazılımcılar… herkes yanıbaşımızda. Buna Kolektif ve Geyik Coffee’nin güler yüzlü ekibi ile birbirinden renkli etkinlikler de eklenince ortaya çıkan şey daha çok bir üniversite kampüsüne benziyor.
Farmazon’un bu yıl içinde hedefleri neler?
Danyal: Şu anki ilk hedefimiz sitemizi eczacılara duyurmak ve aktif kullanıcı sayımızı artırmak. Önümüzdeki bir yıl içerisinde 4 bin eczacı sayısına ulaşmayı hedefliyoruz. Diğer hedefimiz ise eczacıların ilaç alışverişlerini daha karlı bir hale getirecek farklı bir ürün geliştirmek.
Türkiye’de Farmazon’un yaptığı işi yapmanın zorlukları ve kolaylıkları var mı? Neler?
Danyal: Türkiye’de Farmazon’un yaptığı işi yapmanın en büyük zorluğu mevcut yasalar ve olası düzenlemeler. Eczacılık sektörü serbest piyasa kurallarına pek uyan bir sektör değil. Başka sektörlerde çok rahat yapılabilecek birçok şey burada yasak. Daha kötüsü ise yeni çıkan bir yasa ile yaptığınız iş bir günde değişmek zorunda kalabilir. Mesela ilaç alışverişini Farmazon’dan çıkarmamız bunun bir örneği.
Görsel: Farmazon