Yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı
İyiliğin Reklamı Olur Mu? [Sosyal Fayda Zirvesi 2018]

İyiliğin Reklamı Olur Mu? [Sosyal Fayda Zirvesi 2018]

Katılımcılar gün boyunca dünya için, bizler için önemli olan maddelerin, konuların üzerinde durdu.

2030 yılı dünya için önemli bir yıl. 2030 yılı için ülkelerin ve markaların büyük hedefleri var. Ve bu hedefler ekseninde birçok zirve, eğitim, panel gerçekleştiriyorlar. Kişileri ve girişimleri eğitiyorlar. Çünkü dünya artık yorgun. Bize diyor ki; biz bu şekilde yaşamaya devam edersek ben artık gelecek nesillere sizlere olduğu kadar cömert davranmayacağım. Dünyanın yorgunluğunu geri çevirmeye çabalamaksa biz insanların yapabileceği şeylerden. 15 Ekim’de Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve TBWA For Good iş birliğinde gerçekleşen Sosyal Fayda Zirvesi 2018’de bunun etrafında dolandı durdu.

UNDP’nin İyi Niyet Elçisi Mert Fırat, Halit Ergenç, Gökçe Bahadır, Serenay Sarıkaya, Harun Tekin ve Yekta Kopan gibi katılımcılar gün boyunca dünya için, bizler için önemli olan maddelerin, konuların üzerinde durdu. Bir kesim fazla harcıyorken bir kesimin açlıktan öldüğü üzerinde duruldu. Türkiye’de de 2013’ten beri bununla ilgili çalışmalar yapılıyor. “2030’da nasıl bir dünya hayal ediyoruz? Nasıl bir dünya görmek istiyoruz?” gibi sorular aslında 5 yıldır ülkemimizin gündemlerinde.

Görmek İstediğiniz Dünyayı Yaratın

Sürdürülebilirlik, yeni iş alanları, empati toplulukları, kutuplaşmanın yok olması gibi konu maddeleri ile ilgili ilk kez dünya ülkeleri 2015’te uzlaşmaya vardılar. Bu, tüm insanlık tarihinde bir ilk. Buna bu yüzden yetkililer evrensel ajanda diyormuş. Orada alınan kararlar özel sektör, politikalar, ekonomiler hakkına değil. Bunlar insanlar vatandaşlar hakkında ve hepimiz buna dahiliz.

Zirvenin açılış konuşmasında yer alan Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem, Türkiye’nin en cömert ülke olduğunu belirtti. Geçtiğimiz yıl dünyaya 8 milyar dolar yardımda bulunmuşuz ki bu ABD’den dahi fazla. Onlar 6 milyar dolar bağışlamışlar. Fakat yine de çuvaldızı kendimize döndürdüğümüzde gönüllülük konusunda ülkede sıkıntılar olduğunu söyledi. Ortaya konan projeler için ümit verici tanımını yapan bakan, gençlerin gönüllülük konusunda daha fazla katılım gerçekleştireceğine inanıyor.

Gençleri ve genç hissedenleri gönüllülüğe özendirmek içinse bazı ödül mekanizmaları düzenliyor devlet. Mesela üniversite öğrencilerine 2 kredi hediye ediyor. Ayrıca 700 bin öğrenci yurtlarda kalıyor onları da projelere dahil etmek amaç. Ve bir de sözlerini noktalarken ekliyor bakan, aktivizm sanal olmamalıdır diye. Sanal aktivizmle mücadele etmeli, gençleri gerçek aktivizme yönlendirmeliyiz diyor.

En Zayıfımız Kadar Güçlüyüz

“İnsanlık olarak en zayıfımız kadar güçlü, en güçsüzümüz kadar güvendeyiz” diyen Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Begüm Doğan Faralyalı, sözlerinde güvenin üzerinde durdu. Sahnede olduğu süre boyunca dünyanın güven bunalımı yaşadığından bahsetti. İnsanlığın varoluşsal bir krizde olduğunu vurgulayan Faralyalı, 2016’daki bir araştırmayı örneklendirerek Türkiyede %80’in kutuplaşmayı desteklediğini belirtti.

Konuşmacılara göre ortak dünya için gerekenler samimiyet, diyalog, empati ve iş birliği değerleri. Ayrıca hem kişisel hem de toplumsal olarak adalet, saygı, ahlak ve güvene ihtiyacımız var. “Kadınların Artan Gücü” oturumundaysa Avukat Ece Güner Toprak, Türkiye’deki bazı sayılara değindi.

Daha Fazla Kadın Daha İyi Bir Dünya

Bakanlar Kurulu’nda 2 kadın bakan var ve 133. sıradayız. Bu yaz yargıya 100 kişi atandı ve sadece 1’i kadın. 129 devlet üniversitesinde sadece 2 kadın rektör var. Paneldeki bir diğer konuşmacı olan Koton Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Yılmaz ise Koton’un sahip olduğu değerleri açıklayarak istenirse bu sayıların tersine çevrilebileceğine dair umut verdi. Çünkü Koton’da çalışanların %63’ü kadın, %50’si kadın yönetici. Ve 20 binden fazla kadın çalışana sahip Koton. Ayrıca ev kadınları için yarı zamanlı çalışabilecekleri iş modelleri de kurguluyorlar.

Peki ya kadınların iş hayatına daha fazla eklenmesi ne demek oluyor? Kadın erkek eşitliği olursa 28 milyar dolar ek değer yaratılabilir mesela. Bunlar için peki ne yapmalı? Birinci adım devlet kadının eşitlik ve eşit hakları konusunda daha bilinçli yollar yaratmalı. İki, kadının yaşam hakkını korumalı. Çünkü ülkemizde kadınların %36’sı hayatlarında bir dönem şiddet görüyor. Üç, kadınların güçlü olması için eğitim şart. Çünkü okur yazar olmayan kesimin %86’sı kadın. Ayrıca kaçak çalışanlar kadınlar.

Kadınlar için Kadınlar Karar Almalı

Kadınlar için kadınlar karar almalı diyor konuşan kadınların hepsi bu zirvede. Doğru da söylüyorlar. Bir toplum eşitse her bir birey için onu temsil eden kişilerin sayısı artmalı. Yapay zeka konusunda ise oturumlarda insanın araç yapıcı olduğu üzerinde duruldu. Tüm uzmanlar aslında korktuğumuz şeyin araç değil yansımamız olduğunu belirtti. İnsanın ateşten ve tekerlekten beri bir şeyler için araç olduğunu belirttikleri konuşmalarda teknoloji iki ucu keskin bir ok olduğu da vurgulandı.

Ve tabii ki yardımlaşma, gönüllülük gibi konularda herkesin yaşadığı bir iç sıkıntısına da değindiler bu zirvede. “İyilik bul, denize at; balık bilmezse haluk bilir” gibi birçok söz var bilirsiniz. Ya da tüm dini kitaplarda yaptığın iyilikten bahsetme derler. Fakat günümüz dünyasında bir iyilikten bahsetmek markalarla kişileri bir teraziye koyduğumuzda aynı mı işlemelidir? Hayır. Çünkü bir markanın aslında iyilik elçisi de olduğunu bilmeliyiz.

Fakat yine de hala aynı kafa var. En az bütçeli ve reklamı olmayan işi ödüllendiriyoruz. Çünkü iyiliğin reklamı olmaz. Vicdanen reklamı yapılması negatif bir etki yaratıyor. Yaklaşık iki bin yıl kadar evvel, yeni ahitte, birisine sadaka verirken sol eliniz sağ elinizin yaptığını bilmesin denmiş. Ama işte dikkat edin lütfen, iki bin yıl önce.

Eski Kafalılığa Gerek Yok, Markalar İyiliklerini Paylaşmalı

Tüm iyiliklerin sessizce yapılması dinlerde var. İyiliği yalnızca iyilik için yap. Onuruna yakışır bir şekilde yap. Bize öğretilenler hep böyle. Fakat söz konusu markaların yaptıklarıysa, sosyal sorumlulukta önemli olan çok insana ulaşmak. Ve değişim için etki elzem. Farkında olmak elzem. Bu yüzden yöntemi de paylaşmalıyız.

Ölçekleyebildiğimiz verileri diğer markalarla ve kurumlarla da paylaşabilmeliyiz ki bizim yaptığımız iyilikten onlar da faydalanabilsin. Çünkü markalar işlerini paylaşıma açarlarsa o zaman reklam olmaktan çıkar ve iyiliğin de reklamı olur. Sorunları paylaştığımız gibi çözümleri de paylaşmalıyız.

Diğer üzerinde durulan konularsa girişimleri desteklememiz yönünde. Çünkü kendi sınırlarımız içerisinde girişim desteklersek böylece bizler de veri biriktirmete başlar ve dijital çağda önemli değerler üretebiliyor oluruz.

Görsel: Bigumigu