(Otomobillerle ilgili içerikler için Twitter üzerindeki Bigumigu Otomobil hesabımızı takibe almayı unutmayın)
Otomotiv sektörüyle ilgilenenler bilir ki bazı bölge ve ülkelerin uzmanlıkları belirli alanlarda yoğunlaşabilir. Örneğin Japonlar mühendislik harikası, çoğunlukla çevik, şaşırtıcı modeller üretirken Amerikalılar uzun yolları daha keyifli hale getirecek, rahat ve güçlü araçlarda uzmandır. Almanlar ise bu konuda şüphesiz üretim kalitesi ve mutlak kalite hissi ile ön plana çıkıyor. O kadar ki, bu araçları sadece kullanırken değil bir çoğunun sadece kabininde otururken bile kendinizi evinizde gibi hissedebiliyorsunuz. İstanbul Autoshow 2012 ile ilgili bu yazımın konusu ağırlıklı olarak Alman otomobilleri. Ancak önceki bir yazımda da belirttiğim gibi artık çok keskin çizgilerle menşeilerini ayırmak kolay değil. Bu yüzden bu yazıda aslen Amerikan olan ancak yerleşik bir Avrupa departmanı olan Ford, Almanlar ile üst segment araçlar konusunda rekabet edebilen ve bir dönem Ford Motor Company’nin sahip olduğu Volvo, BMW bünyesinde bulunan Mini, Volkswagen Group bünyesinde olan Seat ve Skoda marklarının yanında General Motors’a bağlı olan ancak Opel ile altyapı ortaklıkları olan Chevrolet modellerinden bahsedeceğim.
Üst segmentin belki de en mütevazi görünümlü araçlarına sahip olan Audi, bu sene oldukça önemli modellerinden biri olan A3’ü yeniledi ve fuarda sergiledi. Dışarıdan bakıldığında yeni A3 olduğunun anlaşılması oldukça zor olan araç iç mekanda gerçek anlamda yeniliğini hissettiriyor. Audi standındaki bir diğer önemli modelse henüz konsept aşamasında olan hibrid A1 e-tron.
Audi standına göre oldukça fazla ilgi çeken BMW standı, bu ilginin büyük bir kısmını i8 isimli konsept araca borçlu. BMW Vision EfficientDynamics konsept aracı temel alınarak geliştirme aşamasında olan aracın çok büyük değişimlere uğramadan piyasaya çıkacağı söyleniyor. Tasarımına bakılırsa bulunduğu her yerde dikkatleri üzerine çekecek olan araç, merak gözlerden rahatsız olmayacak kişiler için oldukça uygun duruyor. İ8 ile birlikte fuarda sergilenen bir diğer ilgi çekici otomobil ise 520Li modeli. Normal 520i modeline göre yaklaşık 15 cm daha uzun olan bu modelde tüm bu alan arka koltuktaki yolcuları için ayrılmış. Böylece 7 Serisi’ne gerek kalmadan arka koltukta seyahat etmeyi tercih edenler aradıkları rahata daha kolay ulaşabilecek. BMW’nin sportif kimliği düşünüldüğünde fuara yüksek performanslı sporcular getirmesi sürpriz olmadı. Standın arka tarafında yerini alan M5 ve M6 modelleri markanın şu anda yol otomobilleri olarak performans konusunda bulunduğu son noktada bulunuyorlar. Son dönemde sayıları artmaya başlayan spor-sedanlar arasındaki bir BMW modeli olan 640 Gran Coupé de özellikle rengiyle dikkat çekici.
Geçtiğimiz haftalarda yeni A Serisi’nin Türkiye lansmanını gerçekleştiren Mercedes oldukça kalabalık bir araç envanteri ile fuarda. Markanın üst düzey ‘roadster’i SLS, üstü açılabilir veriyonu ile, spor-sedan sınıfındaki modeli CLS ise “shooting-brake” gövde seçeneği ile katılımcıları karşısına çıktı. Son derece niş bir hedef kitlesi olan CLS Shooting-Brake her noktasında mensubu olduğu aileye yakışır şekilde lüksü ve kaliteyi birlikte sunuyor.
Aslen İsveçli olan Volvo ise yıllardır olduğu gibi yine güvenlik konusunu bir adım ileriye taşıyor ve dünyanın ilk yaya havayastığı ile donatılmış otomobili olan Volvo V40’ı fuarda sergiliyor. Üst sınıf kompakt bir araç olan V40 direkt olarak BMW 1-Serisi, Mercedes A-Serisi ve Audi A3’ün rakibi. Yeni V40’ın bir de hafif yükseltilmiş ve görsel detayları ismine yakışacak şekilde revize edilmiş Cross Country versiyonu bulunuyor.
Güvenilirlik konusunda senelerdir marka imajını geliştirerek ilerleyen Volkswagen bu yıl belki de kendisi için en önemli model olan Golf’ün yedinci jenerasyonunu tanıttı. Aynı Audi A3’te olduğu gibi VW Golf’te de yeniliği gerçek anlamda farkedebilmek için kabine girmek gerekiyor. Sürücüye doğru yönlendirilmiş ön konsolu yedinci jenerasyonun daha iyi bir sürücü-otomobili olduğu izlenimini veriyor. Yeni Golf ile ilgili önümüzdeki günlerde oldukça detaylı bir haberimiz olacak.
Golf standının bir diğer gözdesi ise hiç şüphesiz Beetle. Alçak tavan çizgisi ve öncekine göre daha agresif duran retro tasarımı ile bu sefer oldukça geniş bir kitlenin satın almak istediği bir araç haline şimdiden gelmiş gibi duruyor. Markanın sportif modeli Scirocco, GTS kodlu gövde kiti ile, küçük sınıftaki temsilcisi Polo ise R WRC isimli gövde kiti ile yoğun ilgi görüyor.
Başarılı bir stand hazırlayan Opel de bu sene kaydadeğer miktarda yeni otomobil sergiliyor. Özellikle genç kitleyi hedefleyen ve fuardaki en ilginç mankenlerin sunumunu yaptığı Adam modeli yoğun ilgi görüyor. Bir süredir piyasada olan Astra’nın sedan modeli ile birlikte yeni kompakt SUV’si Mokka’yı da tanıtan OPC koduyla anılan yüksek performans modellerini de fuara getirdi. Yanyana duran Corsa, Astra ve Insignia OPC modelleri yüksek performans ve kaliteyi birlikte arayanlar için ideal çözümler olabilir. Standın en son noktasında yer alan RAKe ve Ampera adlı araçlar ise teknolojik ile bize Opel’in yakın geleceğini gösteriyor.
Chevrolet ise küçük ve kompakt sınıf araçlarının ortasına yerleştirdiği Camaro modeli ile büyük bir ilgi topluyor. Cruze modelinin station wagon gövdeli modeli ile birlikte Opel Mokka’dan ve Ampera’dan izler taşıyan Chevrolet Trax ve Volt modelleri de Chevrolet standında katılımcıları bekliyor.
Fuarı adeta bir yeni model bombardımanına tutan Amerikan asıllı Ford ise OneFord projesi kapsamında artık Amerika ve Avrupa pazarlarına ayrı ayrı araçlar üretmek yerine buradaki farklı modelleri tek modelde birleştiriyor. Bunun avrupa pazarındaki ilk yansımaları ise Mondeo ve Kuga modelleri ile oldu. Amerika’da Fusion ve Escape isimlerini kullanan Mondeo ve Kuga modelleri yine oldukça iddialı geliyor. Ford satış adetlerinde büyük pay sahibi olan bir diğer model olan Fiesta ise geçirdiği makyaj operasyonu sonucunda yeni yüzü ile fuarda. Özellikle çocuklu ailelerin çok beğenisini kazanacağı düşünülen B-Max de B sütununu ortadan kaldırankapı mekanizması ile oldukça ilginç görünüyor.
Mini ise açıkçası hiç kendilerinden beklemediğim bir hamle yaparak Mini Clubman isimli versiyonu Mini ClubVAN adı altında ve saedce 2 koltuk ve büyük bir yükleme alanı ile piyasasa yeni bir ticari araç olarak sundu. Bununla birlikte Mevcut modeller arası geçiş modeli olan Paceman, hem şıklığı hem de boyutları ile son derece oldukça ideal bir araç görüntüsü veriyor.
Volkswagen Group’ta yer alan Skoda ve Seat firmaları ise öncelikli olarak neredeyse birbirinin aynısı olan Seat Toledo ve Skoda Rapid için çalışmalarını yürütecek gibi duruyor. Markaların ilgi çeken diğer modelleri ise genç imajı ile Seat Leon ve ideal bir şehir otomobili olan Skoda Citigo.
Fuarla ilgili yazılarımız devam edecek.
Bizi aynı zaman Twitter üzerindeki Bigumigu Otomobil hesabından takip edebilirsiniz.