Fransa şu sıralar emeklilik yaşının yükseltilmesi, buna karşı yapılan protestolar ve polis şiddetiyle dünya gündeminde. Seniors 3000, Fransa’daki bu gündemin de etkisiyle oldukça ilgi görüyor. Zaten hikayeye yön veren başkarakterlerden biri de Macron’la benzerlikler taşıyan bir şirket sahibi. Daha sonradan bu karakterin ülkeyi de şirket yönetir gibi yönettiğine şahit oluyoruz. Filmin, elbette evrensel bir çekiciliği de var. Julien David bu filmde, kapitalist dünyanın üretkenlik ve verimlilik kılıfı altında iş hayatında yarattığı acımasız koşulları, zekice ve dikkatli bir şekilde tasvir etmiş. Bunu gerçekleştirmek için de yarı insan – yarı makine gibi bir metafor kullanmayı tercih etmiş. Ancak bunu oldukça absürt bir biçimde yapmış. Çünkü filmdeki yarı insan – yarı makineler, öyle havalı siborglar değiller. Daha ziyade printer – insan, tavan pervanesi insan, elektrikli süpürge – insan gibi işlevsel varlıklara dönüşen çaresiz çalışanlar.
İleri yaştaki Marlene ile x3000 model yazıcı arasındaki biyomekanik birleşme, “Seniors 3000” isimli yeni bir nesil yaratıyor
Biraz hikayeden bahsedeyim. Filmin başkahramanı Marlène’e, çalıştığı şirket tarafından çok yaşlı olduğu, üretken olmadığı ve artık şirkette kalamayacağı söyleniyor. Tıpkı ofisin emektar yazıcısı gibi o da kendini çöpte buluyor. Marlène yalnız ve işe yaramaz olma fikrinden kurtulmayı, toplumda hak ettiği yeri geri kazanmayı istiyor. Biyomekanik bir birleşme nedeniyle bir yarı insan – yarı yazıya dönüştüğü anda da şirkette kalmak için yeni yeteneklerini kullanıyor. Peki ama tüm bu çabaları yeterli olacak mı?
Filmde yaş ayrımcılığı, tüketim kültürü, kötü yönetimler ve daha pek çok çağdaş sorun işleniyor
Film dinamik ve eğlenceli yapısının altında başka alt metinler de taşıyor. Bunlardan biri iş hayatındaki yaş ayrımcılığı. 16 dakika süren filmin senaryosu 5 perdelik yapıda (açıklama, yükselen aksiyon, doruk noktası, düşen aksiyon ve çözüm) ilerliyor. Bu perdeler boyunca çok sayıda başka alt metin de yakalamanız olası. İzleyici, başkahramanın işini sürdürmek için aşırı önlemler aldığına tanık oluyor, bunun yeterli olup olmayacağına dair merak sürekli taze tutuluyor. Kahraman, kendini ne kadar zorlarsa zorlasın hep daha fazlası isteniyor. Çünkü bu kapitalist sistem ve bu sistemin “adamı” onu her zaman daha da sıkıştırmak için güdümlenmiş. Julien David bu malzemelerle adeta mizahi bir distopya filmi yaratmış. Ayrıca içinde bir anne-oğul sevgisi barındıran bir distopya bu.
Filmin başında açıkça gösterilen niyetlere rağmen, senaryo sürprizlerle izleyiciyi şaşırtmayı başarıyor. Ayrıca karikatürize stili ve espriler senaryoyu mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Filmin bu kadar etkili olmasındaki en büyük etken, bu iki katman arasındaki mükemmel denge. Filmi yalnızca eğlenmek için izleyenler bile, yavaş yavaş verilen mesajın anlamını kavramaktan kaçamıyor. David’in hem senaryoda hem de animasyonda görsel olarak yaptığı tüm şakaları yakalayabilmek için filmi birkaç kez izlemek gerekli belki de.
Vimeo’da Staff Pick olarak öne çıkarılan film, Short of The Week’de de haftanın kısaları arasındaki yerini almış.
Sistem eleştirisi içeren animasyonlar ilginizi çekiyorsa, aşağıdaki habere de göz atmak isteyebilirsiniz:
Görsel: Vimeo