Bu cumartesi otomotiv dünyasının son 10 yılda yarattığı en ilginç markalardan biri olan Fisker'ın tak-fişi hibrit modeli Karma'yı kullanma şansı buldum. Bu aracın bir çok önemli özelliği var. 2008'de ilk defa duyurulduğunda gerçekten bu kadar seksi ve agresif bir hibrit spor sedan henüz hayal bile edilemiyordu. Ne yazık ki Fisker, aracın lansmanını bir türlü planlanan zamanlarda gerçekleştiremeyerek ancak 2011'de üretime ve teslimata başlayabildi. İlk bin siparişin 2009'da alındığını düşünürsek epey uzun bir zaman.
Fisker Karma'nın Türkiye distribütörü BD Otomotiv Boyner ailesi tarafından kurulmuş bir şirket. Şirket Türkiye dışında Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Kıbrıs'ta da Fisker Automotive'in satışından sorumlu. BD Otomotiv aslında bir distribütör firma gibi değil, mevcut otomobil modellerini elektrikli hale getirebilen teknolojiler geliştiren ve elektrikli araçların şarj olması için gerekli altyapılar konusunda araştırma ve yatırım yapan bir şirket olarak tanımlıyor kendisini. Türkiye dışında İtalya'da da üretimi ve satışı bulunuyor bu dönüştürülmüş araçları için. Şirketin kurucusu Osman Boyner'in ABD'de Fisker'da bir yatırımı olduğunu da belirteyim.
Karma'ya gelirsek, aracı görünce insanın nabzının hızlanmaması mümkün değil. Adeta 8 yaşındaki bir çocuğun özgür yaratıcılığı ile fonksiyon tamamen bir kenara bırakılmışçasına çizilen hatları, Karma'yı gerçekten de sedan formunun sahip olabileceği en kusursuz silüete kavuşturmuş. Bu otomobili aracınızda aynada ya da sokakta yürürken görüp ikinci bir defa bakmamanız imkansız diyebilirim. Zaten neredeyse 5 metrelik boyu ve 22 inçlik jantlarıyla bir konsept otomobil aurasıyla sizi etkisine alması çok da zor olmuyor.
Yine de bu güzelliğe rağmen araç dışardan incelendiğinde işçilik ya da ürün detaylarının kusursuz olmadığı görülüyor. 195 bin Euro başlangıç fiyatı olan bir araçta artık gerçekten kusursuzluk aramaya başlıyorsunuz zira. Çok kaliteli malzemelerle ortaya çıkarılmış iç mekanda ise, aşırı tasarlanmışlık hissi rahatsızlık veriyor. Karma'nın dış görünüşünde sahip olduğu modern ama zamansız ölçüler, aracın içine geçildiğinde yerini fazlasıyla genel geçer bir tasarım diline ve zamanın ruhunu iyi yakalamış ancak bir kaç yıl içinde eksimiş görünecek detaylara bırakıyor.
Karma bir tak-fişi hibrit. Yani araç arka tekerlere aktarmayı aslında elektrikle aktarıyor. Fakat aracın bir de içten yanmalı motoru var, bu motor hem elektrik motoruna doğrudan güç aktarabiliyor, hem de elektrik pillerini şarj edebiliyor. İki motorun toplam gücü 400 beygiri bulsa da asıl şaşırtıcı olan -elektrikli otomobillere özgü olan- inanılmaz yüksek tork. Karma'nın 1.300Nm'lik bir torku var ki bu gücü gaza bastığınızda uzay aracını andıran bir elektronik sesle birlikte hissetmek insanı şok ediyor. Bu ölçüde bir tork için motorun kükremesini bekliyor insan.
Aracın içindeki bazı ilginç detaylar da dikkatimi çekti. Örneğin kapılar "open" yazan bir düğmeye basılarak açılıyor. Kapı ya da bagajların elektrikli destekle açılıp kapanması yeni değil ancak kumanda elemanları hep alışılmış kapı kollarını andıracak şekilde tasarlanır. Karma'da ise asansör kapısı açma düğmesi gibi bir düğmeye basıyorsunuz.
Fisker'ın Karma'da uyguladığı ilginç fikirlerden birisi, hibrit araçlarda bir standart olmaya başlayacağını düşündüğüm tavan güneş panelleri. Araçta standart olarak tavan bir güneş paneliyle geliyor ve bu panel hem iklimlendirme, hem de müzik sistemi ve farlar gibi diğer elektrik gerektiren donanımı besliyor. Bir başka Karma fikri de aracın içinde geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanılmış olması. Doğuştan lüks segmentte yer alan bir aracın bu detaylara verdiği önem de Leonardo Di Caprio gibi çevre konusunda doğru mesajlar vermeyi çokça önemseyen ünlüler için dikkatinden kaçmıyor tabii. Di Caprio'nun bir Fisker Karma müşterisi olması da Fisker'a çok ihtiyacı olan halkla ilişkiler desteğini sağlıyor.
Çok ihtiyacı olan diyorum, zira Karma'nın lansmanından bu yana bazı kalite sorunları yaşandı. Pil üreticisinin üstlendiği bir hata yüzünden ilk satılan bir çok aracı geri çağırıp pillerini ücretsiz olarak değiştirdi mesela Fisker. Bu operasyoun 55 milyon ABD dolarına mal olduğu tahmin ediliyor. Tesla'nın Roadster modelinin Top Gear testinde pilinin bitmesi mizanseni gibi Fisker da bir çok farklı durumla baş etmek zorunda. Tesla demişken, Fisker ve Tesla'nın arasında da ürün geliştirme ve teknolojiler konusunda bazı anlaşmazlıklar bulunuyor.
Fisker Karma sürüşünden diğer notlarım;
– Bir elektrikli araç kullandığınızı tork, geçişsiz vites ve ses sayesinde kesin olarak biliyor ve keyif alıyorsunuz
– Bu kadar teknolojik olmasına rağmen araçta bir şekilde bir Amerikanlık durumu da var ki bu da onu kendi kategorisinde farklı kılabilecek özelliklerden birisi
– 5 metrelik bir devi değil, orta sınıf bir sedanı kullanıyor gibi rahat bir sürüşü var
– Arkada kafam tavana değdi ki ben uzun boylu sayılmam
– İç mekan süper spor segmentinden ziyade gençler için yapılan küçük araçların cesaretiyle tasarlanmış ki bence bu uygun bir durum değil
– 4 kişi sehayat edebilirsiniz ama bagajı unutun
Not: Plug-in yerine tak-fişi demeyi tercih ettim, sektörde henüz bu yeni terimlerin Türkçe karşılıkları yaygınlaşmadığı için kulağınızı tırmaladıysa özür dilerim.