Erkekler için takım elbise tasarlayan Hollandalı Suitsupply; daha önce de bir çok kez gündeme gelmişti. Markanın ilk dikkat çeken işi, 2016 yılındaki dev kadın görüntüleri üzerine yerleştirilmiş minyatür erkekleri kullandığı reklam kampanyasıydı. Geçtiğimiz yıl ise markanın kardeş firması olan ve kadınlara seslenen Suistudio, çok konuşulan bir çalışma yaratarak ön plana güçlü kadınları koyarak erkekleri objeleştiren bir yaklaşımla geldi. Suistuido’nun moda dünyasının alışıldık kalıplarını zorlayan, sorgulayan bakış açısı; Suitsupply’ın İlkbahar-Yaz 2018 kampanyasında da devam ediyor ve marka koleksiyonu tanıtmak için gay erkekleri kullanıyor.
Avrupa’da fiyat, kalite ve tarz birleştiren bir marka olarak saygın bir yere sahip olan Suitsuppy, korkusuz bir marka. Tartışmadan, olumsuz tepkiden korkmadan kendi bakış açısını sunmaktan çekinmiyor. Bu son kampanyasında da aynı duruş var. Eşcinsel aşkı betimleyen görselleri saklamadan, ima etmeden gayet açık ve net bir şekilde yayınlayan Suitsupply, beklendiği üzere özellikle sosyal medyada feci tepkilere de hedef oldu. Markanın umrunda mı? Pek değil gibi.
Marka Moda Dünyasının Kalıplaşmış Algılarını Zorluyor
“Find your perfect fit” sloganıyla yayınlanan kampanya, şık Suitsupply takım elbiseleri içerisindeki yakışıklı adamları gösteriyor. Aslında sıradan moda reklamlarından tek farkı bu yakışıklı adamların fıstık gibi bir kadınla etkileşim içerisinde olmak yerine birbirlerine ilgi gösteriyor olmalı. Onun ötesinde aslında hiçbir şey yok. Ne aşırı bir erotizm, ne fazla bir seksapel. Heteroseksüel bir ilişki içerisinde görsek bir kez daha dönüp bakmayacağım bir moda görseli, bahsedilen çift gay olunca “cüretkar” bulunabiliyor. Suistudio nasıl ki moda dünyasında kalıplaşmış güçlü erkek-detaylaştırılmış kadın algısıyla oynadıysa bu kampanya da aynı şekilde homoseksüellik ve heteroseksüellik kalıplarını sorguluyor.
Eşcinsel İki Erkek Mi? Olamaz!
Kampanyayı takdir edenler yok değil elbet ama kampanyayı yerden yere vuranlar da çok. Özellikle de öpüşen iki erkeğin görüldüğü fotoğrafın altında en iyisi “iğreenç” ile başlayan “Bu nedir, sırada keçiler ve adamlar mı var?”a seyreden bir yelpazede hakaret, homofobi ve hoşgörüsüzlük farklı sosyal medya platformları üzerinde gırla gidiyor. Çarşamba günü Instagram üzerinde yayına giren kampanyanın ertesi günü 12 bin takipçi kaybettiklerini de belirtiyor. Sadece sosyal medyada takipten çıkmakla yetinmeyenler de markaya boykot çağrıları yapıyor.
Marka; bütün bunlara şaşırmış veya hazırlıksız değil. CEO Fokke de Jong, bunu beklediklerini söylerken olumlu yorumlar geldiğini de belirtiyor. Hedeflerinin tepkileri kontrol etmek olmadığını açıklayan De Jong; gelen olumlu mesajların da kampanyanın pek çok insanı olumlu olarak etkilediğine dair bir işaret olduğunu söylüyor. Ve sadece bir öpücüğün yapabildiği bu inanılmaz etkiye dikkat çekiyor. LGBTQ hedef kitleye seslenmektense kapsayıcı olmak ve her tür ilişkiyi ve aşkı kutlamak istediklerini söyleyen De Jong, moda dünyasında LGBTQ görselliğinin kullanılmasının zamanın çoktan gelip geçtiğini de ekliyor.
Facebook, Instagram ve Twitter üzerinden yayına giren kampanya, dünya çapındaki Suitsupply mağazalarında da yer alacak. Suitsupply’ın önemli bir pazar payına sahip olduğu ama gay olmanın tabu olduğu veya LGBTQ hakları konusunda geriden gelen BAE ve Rusya gibi ülkelerde ise fotoğraflar yayına girmeyecek. Zira marka bu durumda oradaki mağazaların kapanmasının gerekeceğini söylüyor.
Aslına bakarsanız, bir markanın sadece öpüşen iki erkek (hatta çoğu zaman o bile değil, sadece yakın ilişkide iki erkek) göstererek bu kadar bir çılgınlığa yol açabilmesi ilginç. Nasıl olur da “erkeklere” seslenen bir marka, kendileri gibi olmayan bir başka grup erkeği de odağına alabilir? Heteroseksüel erkekliğin neden bu kadar kırılgan bir egoya sahip olduğu da, gay bir çift görünce neden bu kadar köpürdüğü de bilinmez. Ama pek de niş olmayan, genele seslenen büyük ve uluslarası bir markanın bu suları zorlayan bir çalışma yapması oldukça önemli. Üstelik takipçi kaybetmekten de boykottan da hakaretlerden de korkmadan vizyonunu hayata geçirmeye devam etmesi ne olursa olsun takdir edilmeye değer.